Mesajı Okuyun
Old 07-02-2015, 13:49   #10
Gemici

 
Varsayılan Paralel Toplum

Ehrenmord (Namus Cinayeti) kavramının Almanca diline yerleşmesinde Hatun Sürücü cinayetinin büyük payı var. Hatun Sürücü bundan 10 yıl önce 07. Şubat 2005 tarihinde kardeşi tarafından başına üç kurşun sıkılarak, Berlinde sokak ortasında öldürülmüştü. Olay Alman kamuoyunu halen meşgul ediyor. Sürücü için bugün öldürüldüğü Berlin'de bir anma toplantısı yapılacak.

Sürücü'nün katli söz konusu olunca Alman basını şunları belirtiyor: 'Aile kızlarının batı yaşamına yönelik özerk yaşamını kabul etmek istemiyordu. Sürücü zorla evlendirildiği eşinden ayrılmış, başörtüsünü çıkarmış ve oğlunu tek başına büyütüyordu. Partilere katılıyor ve elektrik tesisatçısı olarak meslek eğitimi yapıyordu. Cinayet ailenin namusunu temizlemek amacı ile işlenmişti'.

Bu türden olaylar olunca Alman basını belirli durumlarda 'Paralel Toplum' kavramını kullanıyor. Bu Paralel Toplum ifadesi özellikle Berlin için geçerli. Berlinde kendi içine kapalı, Alman kültürüne yabancı, Türkiyedeki toplumsal gelişmeden bile habersiz ve tutucu bir çevre var. Alman toplumu ile fazla 'aldısı verdisi' olmayan bu paralel toplumun en büyük derdi genelde kadınları ve kızları ile olan 'Kültür Çatışması'; Ailedeki tutucu ve baskıcı yaşama dayanamayıp baş kaldıran kadınlar ve kızlar, kurtuluşu kendilerine özgürlükçü ve insan haklarına dayalı bir yaşam tarzı vaad eden batı kültürüne yönelmekte görüyor ve ailenin değerlerini red ediyor. Değerlerini korumak ve ele güne rezil olmamak isteyen aile değerlerine karşı isyan bayrağı açan bu fertlerini yola getirmenin tek çıkar yolu olarak onları cazalandırmayı görüyor.

Samuel P. Huntington'un Türkçeye Medeniyetler Çatışması veya Kültürlerin Çatışması adı altında Türkçeye çevrilen eseri Clash Of Civilizations çatışma alanı olarak dünyayı, devletleri ve kültürleri konu ediniyor. Almanyadaki 'Kültür Çatışması' mevzilerininin sınırları ise aileler içinden geçiyor. Bir tarafta örf ve adete bağlı konserveleştirilmiş geleneksel yaşam biçimi, diğer tarafta insan haklarına ve bireyciliğe dayalı özgürlük istemleri. Ezilen, katledilen ve kendilerine yaşam hakkı tanınmayan ikinciler şimdiki durumda bu kavganın kaybedenleri. Ne zamana kadar mı?
İnsanı kadın erkek, beyaz siyah, küçük büyük, müslüman -hıristiyen - yahudi hindu-budist , dinli dinsiz, zengin fakir ayırımı yapmaksızın sadece insan olark gören ve herkese eşit haklar tanıyan toplumsal bir düşünce yapısı oluşuncaya kadar. Bu oluşuma kadar daha birçokları örf ve adetin ve törenin gazına gelerek birçok canlar alır. Namusunu temizlediği için de itibar görür!
Toplumun katili katil olarak adlandıracağı ve kader kurbanı diye nitelendirmiyecaği günler gelmiyecek değil elbette. Bunun için toplumun aydın kesiminin, yargının ve devlet yöneticilerinin ciddi bir şekilde beraberce çalışması ilk adımı oluşturur.

Saygılarımla