Mesajı Okuyun
Old 06-12-2012, 17:33   #5
av.heimatlos

 
Varsayılan

Üstad tşk ederim. sizi yoruyorum ama bende araşrırken bir yargıtay kararı gördüm

"İFLASIN AÇILMASINDAN SONRA İŞ DAVASININ YÜRÜTÜLECEĞİ
ÖZET: İş Mahkemesinde görülmekte olan işçi alacaklarına yönelik dava sırasında
işverenin iflası halinde dahi, davaya iş mahkemesinde devam edileceği, işverenin
işçi alacaklarına ilişkin dava açılmadan önce iflası halinde; …alacağın iflas masasına
kaydedilmesi durumunda Asliye Ticaret Mahkemesi’nde kayıt kabul davası açılması
gerekir.
Y. 9. HD. E: 2009/44751 K:2010/26566 T: 30.09.2010

Davacı, davalı işyerinde 10.10.1989 – 02/01/2005 tarihleri arasında aralıksız
çalıştığını ileri sürerek işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir. Davalı
davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne
karar verildiği davacının temyizi üzerine ilk kararın bozulduğu bu ilk karardan sonra
Yargıtay bozma kararından önce davalı şirketin iflasına karar verildiği bozma
kararına uyan mahkemece davalının alacağının masaya kaydedildiği gerekçesiyle
karar verilmesine yer olmadığına karar verdiği, bu kararın davacı tarafından temyiz
edildiği dosya kapsamı ile anlaşılmıştır.
İflasın açılması maddi hukuka ilişkin ilişkileri ve hükümleri cebri şekilde etkilediği
gibi Medeni Usul ve İcra Hukuku kuralları üzerinde de etki yaratır. Bu etkilerden
biri de görev kurallarında meydana gelen değişikliktir. Görev kurallarındaki
değişikliği dava açıldıktan sonra işverenin iflas etmesi hali ve iflas kararı verdikten
sonra işçinin işverene dava açması hali bakımından ayrı ayrı incelemek gerekir.
İflasın açılması ile müflisin taraf olduğu hukuk davalarının ikinci alacaklılar
toplantısının on gün sonrasına kadar duracağı genel kural ise de (İİK m. 194) yine
bu hükmün müstacel haller, tazminatsız ceza davaları, şeref ve haysiyete
tecavüzden cismani zararlardan doğan tazminat davaları ile evlenme ahvalı şahsiye
veya nafaka davalarının uygulanamayacağı kabul edilmiştir. İcra ve İflas
Kanunu’nun 194. Maddesinde ayrık tutulan müstacel hallerden maksat, acele
görülmesi gereken ve durduğu takdirde verilecek hükmün faydasız kalacağı
gerçeğidir. Bu davalarda hakim takdir hakkını kullanarak müstecaliyet kararı
vermek suretiyle yargılamaya devam eder. İşçinin alacaklı olduğu iş hukukuna
ilişkin bir dava, işçinin sosyal durumu itibariyle İİK 194. Maddenin gayesine uygun
görülerek acele işlerden sayılmalı ve ikinci alacaklılar toplantısı beklenmeksizin
yargılamaya devam edilmelidir. Bunun yanında kanunun lafzına göre davacıların
müflise karşı davaya devam edeceği izlenimi hasıl olmakta ise de masaya dahil mal
ve haklar bakımından müflisin yetkisiz kalması keyfiyeti kendisinin müstacel de
olsa bu davalara taraf olmaya devam etmesine manidir. Bu durum karşısında
birinci alacaklılar toplantısı yapılmış ve iflas dairesi teşekkül etmişse müstacel
davalar ikinci alacaklılar toplantısı beklenmeden iflas idaresine karşı; birinci
alacaklılar toplantısı henüz yapılmamış ve işin müstecaliyeti icabı iflas idaresinin
seçimini dahi beklemeye durum müsait değilse, bu takdirde iflas dairesi müflisin
yerini alarak davaya iflasın açılmasından önce davanın görüldüğü iş mahkemesinde
devam olunur. Böylece işçinin alacağının tahsili amacıyla iş mahkemesinde açılan
davadan sonra işverenin iflasına karar verilmesi mahkemenin görevini etkilemez
ise de, işveren müflisin yerine geçecek olanı etkiler.
İflas kararı verildikten sonra işçi işçilik haklarından doğan alacağının dayanağını ve
miktarını iflas idaresine bildirir. Alacaklıların alacaklarını kaydettirmeleri için İİK’in
219/2 maddesinde öngörülen 1 aylık sürenin bitiminden sonra, iflas idaresi
alacakların doğru olup olmadığını incelemeye başlar. Maddi yönden inceleme
sonucu kabul edilen her alacak tespit edilen sıraya göre sıra cetveline kaydedilir.
Kabul edilmeyen alacaklar da red sebebleri ile birlikte sıra cetvelinde gösterilir.
İflas idaresi İİK’in 232. maddesinde öngörülen sürede düzenlediği sıra cetvelini iflas
idaresine verir ve alacaklıları aynı Kanunun 166/2 maddesindeki usule göre ilan
yoluyla haberdar eder. Ayrıca iflas masasına müracaat sırasında tebligatı gösterir
adres vc tebligat masrafları için avans yatıranlara sıra cetveli tebliğ edilir. Sıra
cetveline itiraz davalarında dava açma süresi, görev ve yetki İİK’in 235.
maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre dava açma süresinin ilandan itibaren
başlıyacağı belirtildikten sonra, ayrıca İİK’in 223/3. maddesi hükmünün saklı
olduğu belirtilmiştir. Saklı tutulan hükme göre, iflas masasına müracaat eden
alacaklılar tebligatı kabule elverişli adres gösterir, yazı ve tebligat masrafları için
avans yatırmışlarsa sıra cetveline itiraz davası açma süresi bu alacaklılar hakkında
sıra cetvelinin kendilerine tebliğinden itibaren başlar. Davanın 15 gün içinde
açılması gerekmektedir. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden
dikkate alınır. İcra ve İflas Kanunu’nun 235/1. maddesine göre sıra cetveline itiraz
davası iflas kararı veren Ticaret mahkemesinin bulunduğu yerdeki her hangi bir
Ticaret Mahkemesinde açılabilir. Görevin belirlenmesinde dava değerinin önemi
olmadığı gibi, buradaki mahkemenin yetkisi de kamu düzenine ilişkindir.
Bu durum karşısında iş mahkemesinde görülmekte olan, işçi alacaklarına yönelik
dava sırasında, işverenin iflası halinde dahi, İİK’in 194. maddesi uyarınca, davaya iş
mahkemesinde devam edileceği, işverenin işçi alacaklarına ilişkin dava açılmadan
önce İflası halinde ise, yukarıda belirtilen şekilde hareket ile, alacağın iflas
masasına kaydedilmemesi halinde, Asliye Ticaret mahkemesinde kayıt kabul davası
olarak açılması gerekir.
Bu açıklamadan sonra somut olaya geldiğimizde, ikinci alacaklılar, toplantısı
yapılmış olmakla, İflas İdare memurlarına duruşma günü bildirilerek davaya devam
ile, davalının iflas tarihi itibarı ile oluşan ana para ve faiz borcu ve masraflar
toplamı, bilirkişiden alınacak rapor ile belirlenip, sıra cetveline kaydedilen miktar
kadar; bu miktardan az ise, önceki karar gibi, sıra cetveline kaydedilen miktardan
çok ise, üzerindeki bakiye kısmın Müflis Şirketten tahsilinin sağlanması konusunda
karar verilmesi gerekir iken eksik inceleme ile karar verilmiş olması bozmayı
gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin
alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.9.2010 gününde
oybirliğiyle karar verildi.

kafam iyice karıştı