Mesajı Okuyun
Old 14-09-2010, 17:11   #4
Admin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Sosyal Hukuk Devletinde, bu tür bilgilendirmelerin Barolardan önce Adalet Bakanlığı tarafından yapılması gerekir diye düşünüyorum.
Size katılıyorum ve Adalet Bakanlığının yanına müşterek davalı olarak Milli Eğitim Bakanlığını eklenmesini de öneriyorum. Ama benim bu konuyu açarken amacım devletin eğitme ve bilinçlendirme ödevinin ötesinde sivil toplum örgütlerinin bu konularda neler yapabileceğini tartışmaktı.

Örneğin geçen seneki grip salgını ihtimali karşısında sağlık bakanlığı geniş bir bilgilendirme kampanyası yaptı ve bu zaten onun görevi kabul edildiği için çok da üzerinde durulmadı. Her ne kadar Adalet Bakanlığı benzerlerini hukuk konusunda yapmıyorsa da, en azından yeni çıkan mevzuatlar konusunda bilgilendirme vs. anlamında buna benzer çalışmaları Adalet Bakanlığı da yapmalıdır diye düşünüyorum (Bu arada ilginçtir ama Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri hakkında kanunun Adalet Bakanlığının görevlerini düzenlediği 2. maddesinde Bakanlığa yüklediği böyle bir görev de yok!) Ama Sağlık Bakanlığının bu çabalarının yanında özellikle uzman doktorların oluşturduğu dernek ve vakıfların çok değişik konularda geniş bir bilinçlendirme çalışması yaptığını da görüyoruz. Oysa hukuk sektöründe benzer hiçbir çaba ya da organizasyon yok. Olan çabalar da halka yönelik bilinçlendirme yönünde değil, yasaların değiştirilmesine yönelik baskı yönünde oluşuyor.

Mesela Barolar ve TBB'nin yıllarca uğraştı ve Avukatlık kanunu 35. maddeyi değiştirip anonim şirketlere avukat tutma zorunluluğu getirdi. Ama kağıt üzerinde kalan ve pek çok şirketin de "başka amaçlar taşımakla" itham ettiği bu yasal zorlamalar üzerinde çabalamak yerine bir anonim şirket olup avukatınız olmamasının ne kadar ne kadar kabul edilemez ve aleyhinize bir durum olduğu konusunda bilinçlendirmek hem avukatlar, hem şirketler açısından daha yararlı olmaz mıydı?

Eğer Göğüs Hastalıkları uzmanları TBMM üzerinde lobi oluşturup yeni bir yasa ile sigara içip 40 yaşını geçenlerin kanser riski açından her yıl bir göğüs hastalıkları uzmanına görünmesini yasal olarak zorunlu hale getirseydi, bu yasaya uymayanlara da ceza verilmesini sağlasaydı amaçları ne olursa olsun kendilerine menfaat sağlamakla suçlanırlar, istediklerinin tam aksi yönde de ciddi bir kamuoyu baskısıyla karşılaşırlardı. Ama hiç böyle bir yasal baskı kurmaya çalışmadan, "40 yaşını geçtiniz ve sigara içiyorsunuz. Akciğer kanseri riskinizin hemen yanınızdaki kişiden 9 kat fazla olduğunu ve eğer BUGÜN teşhis edilirse tedavi edilme şansınızın %85 olduğunu ama önümüzdeki sene doktora giderseniz felç ihtimalinizin %43 artacağını biliyor musunuz? Bir Göğüs Hastalıkları Uzmanıyla Görüşün! Bugün!" yazılı bir billboard oluşturmakla sadece daha fazla kişinin hayatını kurtarmakla kalmıyorlar, aynı zamanda da kamuoyu açısından "düşman" değil, "kahraman" olmayı başarıyorlar. Biz ise, -belki işimiz yasalar olduğundan- sanırım her toplumsal değişim sadece yasalarla yapılacağına sanki şartlanmışız ve sadece yasal düzenlemelere odaklanıyoruz. Oysa toplumsal değişimler yasalardan önce kafalarda başlıyor diye düşünüyorum.

Özetle, devletin bu konudaki sorumluluğunu bir kenara bırakacak olursak, sivil toplum kuruluşları ve özellikle de avukatların mesleki örgütleri bu konularda neler yapabilir onu da tartışmalıyız kanaatindeyim.