Mesajı Okuyun
Old 24-06-2003, 20:19   #32
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
İnceleme 3 Kadın Var

3 kadın var

3 kadın var.
"Avrupalı Türkiye"nin tekzibi gibi duruyorlar.
Vücutları kan içinde, esmer tenlerinde bıçaklar...
İkisi şokta, biri mezarda...
3 kadın var.
Ruhlarında onulmaz yaralarla "Uyum yasalarınız yalan" diye bağırıyorlar.
***
Birinin adı Gülbahar...
DEHAP İstanbul kadın kolları yöneticisi...
10 gün önce Fatih'te polis olduğunu söyleyen kişilerce kaçırıldı güpegündüz... Gözleri bağlanıp sorguya çekildi, tecavüze uğradı, üzerinde sigara söndürüldü ve kan revan içinde terk edildi.
Polis, bırakın bir açıklama yapmayı, Gülbahar'ın başına gelenleri protesto eden DEHAP'lıları sille tokat döverek, üstlerine köpek sürerek, gaz püskürterek "Kaçırmaya ne hacet, göz önünde de yapıyoruz" mesajı verdi.
Gülbahar, "insan haklarına saygılı polis" ütopyasının tekzibi gibiydi.
***
İkinci kadının ismi N. Ç... ("naçar" mı demeli?)
Henüz 12'sinde, Mardin'de 28 erkeğin tecavüzüne uğradı.
Hem de bu, bir gün değil, bir hafta değil, tam 7 ay boyunca sürdü...
N. Ç.'nin itirafı üzerine açılan "Utanç davası"nda sanık sandalyesi şehrin protokol zirvesi gibiydi:
Kaymakamlık görevlileri, ilköğretim müdürleri, askeri ve mülki erkan...
Küçük kıza boşaltılan köylerde, eski hükümet konağında, hatta kaymakamlıkta tecavüz etmekle suçlanıyorlardı.
Sonra ne olduysa oldu, sanık avukatları davadan çekildi ve tüm sanıklar beraat ettirildi.
Halen Çocuk Esirgeme Kurumu'nda barınan N. Ç., geçen hafta Adalet Bakanı'na yazdığı mektupta şöyle diyordu:
"Ben daha oyun çağında bir çocuğum. Babam, dedem yaşındaki onlarca adamın tecavüzüne uğradım. Sizden para pul değil, sadece suçluların cezalandırılmasını istiyorum. Beni de bir çocuğunuz kabul edin.
Başka çocukların hayatı kararmasın."
N. Ç., "sağlıklı yeni nesiller" idealinin iflası gibiydi.
***
3. kadının adı Şemse...
68 doğumlu, sessiz, esmer bir kız...
Mardin'de 57 yaşında evli bir adamla kaçtı.
Karnında, birlikte kaçtığı adamdan bir bebek vardı.
Yolda Şemse'nin akrabalarına yakalandılar.
Yakalayanların arabası taş ve bıçak yüklüydü.
Linç başladı.
57'lik Helal orada kan kaybından öldü.
Şemse recmedildi, ancak "öldürmeyen Allah, öldürmedi", korkunç yaralarla bitkisel hayata girdi.
Tam 7 ay yaşamla ölüm arasında asılı kaldı.
Yakınlarının hevesle beklediği ecel nihayet geçen hafta geldi.
Ailesi almadı cenazesini. Şemse'yi Diyarbakırlı kadınlar defnetti.
Hafta sonu Reuters, bu ortaçağ infazını bütün dünyaya bildirdi.
Şemse, "çağdaş bir Türkiye" umudunun sonu gibiydi.
***
Gazetede, televizyonda, tartışma programlarında vitrine çıkarılanlardan farklı kadınlar bunlar...
Başka bir Türkiye'nin kadınları...
İkisi şokta, biri mezarda, "Avrupalı Türkiye"nin tekzibi gibi yatıyor ve ağır yaralı bedenleriyle "Uyum yasalarınız yalan" diye haykırıyorlar.

CAN DÜNDAR 24 Haziran 2003 Milliyet