Mesajı Okuyun
Old 16-05-2008, 16:37   #4
av.sally

 
Varsayılan

T.C.
DANIŞTAY
5. DAİRE
E. 1986/1443
K. 1988/700
T. 10.3.1988
• TEMYİZ AŞAMASINDA İLERİ SÜRÜLEN GÖREVSİZLİK İTİRAZI ( Yargılama Safhasında Uyuşmazlık Konusu Olmayan Bu Hususun İncelenip İncelenemeyeceği )
• GÖREV İTİRAZI ( Yargılama Safhasında Uyuşmazlık Konusu Olmayan Bu Konunun Temyiz Safhasında İleri Sürülememesi )
• UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ ( Görev Konusunun Uyuşmazlık Mahkemesince İncelenebilmesinin Şartları )
2247/m.10
ÖZET : Görev itirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi durumunda, görev konusunun uyuşmazlık mahkemesince incelenebilmesi temyizen bozulmuş ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğuna karar verilmiş olmasına bağlıdır.

İsteğin Özeti: İzmir 1. İdare Mahkemesinin 3.7.1986 günlü, E: 1985/283, K: 1986/508 sayılı kararının; dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteğinden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Temyizen incelenmesi istenilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, bu nedenle isteğin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: S.A.

Danıştay Savcısı G.D.`nin Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmektedir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

Türk Milleti Adına Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü: Dava, ... Tarım Satış Kooperatifleri Birliği Bakanlık murakıbı olan davacının görevine son verilmesine ilişkin olarak tesis edilen ve Danıştay 5. Dairesince iptal edilen işlem nedeniyle açıkta kalınan sürede yoksun kalınan aylık ve diğer mali hakları karşılığı olarak 1.700.000 lira maddi ve duyulan elem ve üzüntü karşılığı 300.000 lira manevi tazminata hükmedilmesi isteğiyle açılmıştır.

İzmir 1. İdare Mahkemesinin 3.7.1986 günlü, E: 1985/283, K: 1986/508 sayılı kararıyla, kamu idarelerinin yerine getirmekle yükümlü bulundukları kamu hizmetlerinin yürütülmesi sırasında kusurlu davranışlarının hizmet kusuru doğuracağı, bu nedenle verilen zararın tazmininin Anayasa hükmü gereği olduğu, davacının görevine son verilmesine ilişkin işlemin Danıştay kararı ile ilgili nedeniyle zararların tazmini gerektiği 238 sayılı kanun hükmünde Kararname ile 18.6.1984 tarihinde Bakanlık murakıplığı kaldırılmış ise de, bu tarihe kadar davacının görevle ilgisinin devam ettiğinin kabul edilmesinin zorunlu olduğu gerekçesiyle 17.4.1981-18.6.1984 tarihleri arasındaki mali hakları toplamından bu süre içinde elde ettiği gelirler düşülerek kalan 1.263.271 liranın maddi tazminat olarak takdiren 50.000 liranın da manevi tazminat olarak davacıya ödenmesi hükme bağlanmış, fazlaya ilişkin istem ise reddedilmiştir.

İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.

Davalı idare, temyiz dilekçesinde Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1986/1 sayılı kararı gereğince uyuşmazlığın çözümünün iş mahkemelerinin görev alanına girdiğini bu nedenle Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini öne sürmekte ve kararın öncelikle bu yönden bozulmasını istemektedir.

İdari yargıda görev konusu kamu düzeninden taraflarca ileri sürülmese bile, davanın her evresinde mahkemelerce re`sen nazara alınması zorunludur. Buna göre, bir davaya bakmakta olan mahkeme görevsizlik kararı vermediği sürece o davaya bakmanın kendi görev ve yetki alanında bulunduğunu da kabul etmiş demektir. Başka anlatımla, bir davaya bakmakta olan idari yargı mercii görevsizlik kararı vermediği sürece, o mahkemenin uyuşmazlığın çözümünde kendisini görevli ve yetkili görmüş olduğunun kabulü gerekir. Bu hususu saptamak için mahkemenin ayrıca görevli olduğuna dair bir karar yani "görevlilik kararı" vermesi gerekmektedir. Buna karşılık 2247 sayılı, Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanunla konunun bir başka açıdan ve değişik düzenlemeye tabi tutulmuş olduğuna değinmek gerekir. Adı geçen Yasanın "Olumlu Görev uyuşmazlığı çıkarma" başlığını taşıyan 10. maddesi "görev uyuşmazlığı çıkarma" adli, idari ve askeri bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı veya Başkanın sözcüsü tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir.

Yetkili Başsavcı veya Başkanın sözcüsünün Uyuşmazlık Mahkemesinden istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, ... idari yargı yerlerinde dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları şarttır.

Görev itirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi halinde, görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesince incelenebilmesi, temyizen bu kararın bozulmuş ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğuna karar verilmiş bulunmasına bağlıdır, hükmünü taşımaktadır.

Maddenin ikinci fıkrasında açıkça vurgulandığı üzere, idari yargı mercilerine açılan bir davada yargı merciinin re`sen yaptığı ilk inceleme üzerine uyuşmazlığın çözümünü kendi görev alanına girdiği sonucuna vararak dava dilekçesini işleme koyması halinde idarenin "dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan" görevsizlik itirazında bulunması ve bu itiraz üzerine Mahkemenin konuyu inceleyerek "görevlilik kararı" vermesi olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmanın koşulları olarak öngörülmüş, üçüncü fıkrada ise görevsizlik itirazının mahkemece yerinde görülmesi halinde izlenecek yöntem saptanmıştır. Maddenin bir bütün olarak ele alınması halinde ise ortaya yasa koyucunun temyiz aşamasında olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına izin vermemiş olduğu sonucu çıkmaktadır.

Olayda, davalı idare, İdare Mahkemesine verdiği savunmalarda görevsizlik itirazında bulunmamış, bu tür bir itiraz yapılmadığı için de Mahkeme kendisinin davaya bakmakla görevli olduğu yolunda ayrıca bir karar vermemiş ve uyuşmazlık esastan çözümlenmiştir. Mahkemenin bu yoldaki kararında gerek görev ve yetki gerek esas bakımından usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi, 2247 sayılı Yasanın 10. maddesinin ikinci fıkrasının görev itirazının yapılacağı yeri ve bu itirazın yapılma evresini belirleyen hükmü karşısında temyiz aşamasında ileri sürülen görevsizlik itirazının 2247 sayılı Yasa açısından incelenmesine de olanak görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, İzmir İdare Mahkemesince verilen 3.7.1986 günlü, E: 1985/283, K: 1986/508 sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından, temyiz isteminin reddiyle anılan kararın ONANMASINA, 10.3.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

danx