Mesajı Okuyun
Old 28-08-2008, 09:40   #5
Av.Hıdır YILDIRIM

 
Varsayılan

T.C
Y A R G I T A Y
Onbirinci Hukuk Dairesi

E. 1995/2056
K. 1995/3648
T. 17.4.1995


ÖZET: Zorunlu trafik sigortasında sigortacı, işletenin hukuki sorumluluğunu
üzerine almıştır. Sürücü veya yardımcıları, zorunlu mali sorumluluk dışında
kalmadıklarından, bunlar da, işletene karşı tazminat isteğinde
bulunabilirler.

Bu sebeplerle, kazada araç sürücüsü ölmüşse, sigorta şirketinden tazminat
bedelini isteyebileceği gibi ölen sürücünün belli oranda kusurlu olması,
sigortacının sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Alacak, ticari iş niteliğindeki sigorta sözleşmesinden kaynaklanmış
olduğundan, reeskont oranında ticari temerrüt faizi yürütülmesinde usulsüzlük
yoktur.

(818 s. BK. m. 45)
(2918 s. Trafik K. m. 85, 86, 91, 92)
(6762 s. TTK. m. 3, 21)
(3095 s. Faiz K. m. 2/3)

Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Ankara Asliye Üçüncü Ticaret Mahkemesi)
'nce verilen 29.12.1994 tarih ve 715-1036 sayılı hükmün temyizen tetkiki
davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde
verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup
düşünüldü:

Davacı vekili; müvekkillerinin murisinin davalı sigorta şirketine zorunlu
trafik mali mesuliyet sigortasıyla sigortalı araçta sürücü iken, 5/8 oranda
kusurlu olduğu kazada öldüğünü ileri sürerek, davalının sigorta limitiyle
sınırlı olarak davacı eş için (64.000.000) TL., her bir çocuk için
(8.000.000) TL. olmak üzere toplam (84.000.000) TL. sigorta tazminatının
davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı sigorta vekili; müvekkili şirketin aracın işletilmesinden dolayı üçüncü
kişilerin uğrayacağı zararları teminat altına aldığını, murisin aracın
sürücüsü durumunda olup, üçüncü kişi durumunda olmadığını, kendi kusuruyla
ölümüne sebebiyet verdiğini, olayda da reeskont faiz istenemeyeceğini
savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; iddia, savunma, sigorta poliçesi, sigorta murakabe kurulu yazılı
görüşü, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından dava dışı Nurettin'e ait ve
davacıların murisinin sürücü olduğu ve davalıya mali mesuliyet sigortasıyla
sigortalı araç nedeniyle davacıların tazminat talep edip etmeyeceği konusunda
Başbakanlık Sigorta Murakabe Kurulu'nun uygun görüş bildirildiği, motorlu
araç sürücüsünün uğradığı zararların zorunlu mali mesuliyet sigorta kapsamı
içinde kalıp kalmadığı hususunda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda
(KTK) ve poliçe genel şartlarında açık bir hüküm bulunmadığı, işletenin
sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olup, KTK.nun 85, 86 ile BK.nun 45/3'e
göre davacılar da üçüncü kişi durumunda olup, uğradıkları zararın kusura göre
3/8'ini talep etme hakları olduğu kabul edilerek, davacı eş için (60.152.477)
TL. ve her bir çocuk için (8.000.000)'er TL.nin davalıdan reeskont faiziyle
birlikte tahsiline, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, taraflar arasındaki
uyuşmazlık, davalı şirkete zorunlu trafik sigortası ile sigortalı araç
sürücüsünün neden olduğu trafik kazasında kendisinin ölümü sonucu onun
desteğinden yoksun kalanlarının aracın işleteninden dolayısı ile onun hukuki
sorumluluğunu üzerine alan sigortacıdan sigorta tazminatı isteyip,
isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Bilindiği üzere zorunlu trafik sigortasında sigortacı, KTK.nun 91. maddesiyle,
işletenin aynı Yasanın 85/1. maddesinde öngörülen hukuki sorumluluğunu
üzerine almış bulunmaktadır. Anılan maddeye göre ise, bir motorlu aracın
işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına sebep olursa işletenin bu
zarardan sorumlu olacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır. Sigortacının bu
kapsamdaki sorumluluğunu sınırlayan aynı Yasanın 92. maddesinde araç
sürücünün bu kapsamın dışında kaldığına ilişkin hüküm bulunmadığı gibi,
sigorta poliçesi genel şartlarında da bu yolda bir sınırlama getirilmemiştir.
O halde, sürücünün ölümü nedeniyle sigortacının sorumluluğu ilke olarak
benimsenmelidir.

Davalı sigorta şirketi, davacıların murislerinin kusurundan
yararlanamayacaklarını savunmuş iseler de, dosya içindeki Adli Tıp Kurumu
raporuna göre, muris sürücü bu olayda 5/8 oranda kusurlu bulunmaktadır.
Sürücüsünün 5/8 oranında kusurlu olması, kusurun tamamının kendisinde
olmaması nedeniyle KTK.nun 86. maddesi gereğince işleten ve dolayısı ile onun
sigortacısının sorumluluğunu bertaraf edemez. Nitekim, mahkemece de zarardan
davacılar murisinin kusur oranına göre indirim yapıldıktan sonra tazminata
hüküm kurulmuş bulunmaktadır.

Esasen doktrinde de sürücü ve yardımcılarının işletene karşı tazminat
isteminde bulunabilecekleri dolayısı ile onun sigortacısının da sorumlu
olması gerektiği kabul edilmektedir (Bkz., Dr. S. Arkan, Sigorta Hukuk
Dergisi, C. 1, sayı 3-4, sh. 268; Ç. Aşçıoğlu, Trafik Kazalarında Hukuki
Sorumluluk ve Tazminat Davaları, Ank. 1989, sh. 86 vd.). Ayrıca, dosya
içindeki Sigorta Murakabe Kurulunun 27.6.1994 gün ve 1983 sayılı mütalaası da
aynı yönde olduğuna göre, davalı sigorta vekilinin bu yöne ilişen temyiz
itirazları varit görülmemiştir.

Ayrıca, davalı vekili hükmedilen tazminata reeskont oranında temerrüt faizi
yürütülmesine de itiraz etmişse de, uyuşmazlık konusu alacak ticari iş
niteliğinde sigorta sözleşmesinden kaynaklanmış bulunmasına ve davacılar
vekili de dava dilekçesinde reeskont oranında ticari temerrüt faizi talep
etmiş bulunmasına göre, davacılar yararına reeskont oranında ticari temerrüt
faizi hükmedilmesi TTK.nun 3, 21. maddeleri ile 3095 sayılı Yasanın 2/3.
maddesine uygun bulunduğundan davalı sigorta vekilinin bu yöne ilişen temyiz
itirazları yerinde görülmemiştir.

O halde, yukarıda yapılan açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın
dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir
isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının
reddiyle kararın onanması gerekmiştir.

S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalı sigorta vekilinin
bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün
(ONANMASINA), 2.742.000 lira temyiz ilam harcından peşin harcın mahsubu ile
temyiz edenden alınmasına, 17.4.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.