Mesajı Okuyun
Old 26-10-2007, 14:32   #7
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan Malİye BanakliĞi Tarafindan MÜkellefİn Banka Hesaplarina Uygulanan Bloke İ



MALİYE BAKANLIĞI TARAFINDAN BANKA HESAPLARINA UYGULANAN BLOKE HUKUKA AYKIRI MI ?

Ülkemizde uzun yıllardan beri uygulaya gelen vergi uygulamalarının keşmekeşliği, keyfi çıkarılan ancak sık sık değiştirilmeye mahkum olan kanun maddeleri ve gücünü yasadan alan bakanlar kulurulunca yükseltilip indirilen vergi oranları daha sayılabilecek bir çok yanlış uygulamalar ve ülkemizdeki vergi yükünün bariz ağırlığı ile tıkanan ekonomi ve tahakkuk eden vergisini ödeyemeyen mükellefin bu gün maruz kalıp feryat dediği çaresizliği ile ticari faaliyetinin durduğu noktada hakkını arayamadığı bir uygulama ile karşı karşıya kalmıştır. Maliye Bakanlığı Eline geçirmiş olduğu sopayı caydırıcı olmaktan öteye adeta teammüden öldürmek için mükellefin kafasında kullanmıştır. Maliye bakanlığı tahsil gücünü kendisine yetki veren 6183 sayılı AATUHK dan almaktadır. Ancak anılan kanunu incelediğimizde, kanunun kendisine vermiş olduğu yetkiyi aşmış olduğunu, devlet olma gücünü amacına kısmen de olsa aykırı olarak kullanmaya başlamıştır. Mükelleflerin uygulamadan gördüğü zararı, ticari faaliyetinin sekteye uğradığı, vadesi gelen çeklerini ödeyemediği, tahsile verdiği çeklerden tahsil edilecek para ile ödeyeceği işçi ücretini ödeyemediği, kira elektrik ve haberleşme giderlerini karşılayamadığı, çalışanlarının ekonomik güçlük içine itildiği, çocuğuna okul harçlığı veremeyeceği bir tarafa ödeyemediği bakkal borcu ile bir daha ekmek bile alamayacağı duruma düşeceğine mı yanacaksınız bilemem, ancak şunu çok iyi biliyorum ki maliye bakanlığının uygulaması devletin tahsil gücünü vatandaşına karşı kısmen de olsa hukuka aykırı kullandığıdır.
Bankalara yazılan emir gereği Mükelleflerin bütün hesap hareketlerinin dondurulmasına sebebiyet verilmesi kanunun hangi maddesi ile açıklanabilir acaba, Kanun Maliye bakanlığına tahsil yetkisini vermiş olduğu kural ve şartları teker teker açıkça açıklamıştır. Kanun ruhuna aykırı hareket etmek hukuk devletinin hukuksuzluk uygulamasına itilmiş olması demektir. Napalım Mükelleflerin tamamı kepenk indirecek, işçi çıkışları meydan gelecek, üretim duracak, hizmet aksayacak daha sayılabilecek kaçınılmazlar ve dolayısıyla hayat bir derecede felç olacak, bütçe açıklarını bu şekil bir uygulama ile bir dafada kapatmaya çalışmak beraberinde getireceği hukuki uyuşmazlıkların maliyetine de katlanmak anlamına gelecektir. Zira astarı yüzünden pahalıya da mal olabilecektir. Hukuka uygunolmayan bu uygulamayı hak arama hakkı kullanmak isteyen btin mükellefkerin maliye idaresi aleyhine açacakları davalar sonucu olası durumların da değerlendirilmesi gerekliliğnden uzak düşünülmüştür kanımca, Burada kanun maddelerini teker teker sayıp yorumlamaktan ziyade kanunun sadece maddelerinin tekrar gözden geçirilerek yanlış uygulamay son verilmesi gerekliliği üzerinde durmak istiyorum….
Sorun kanunun sadece 79 maddesi uygulaması ile ilgili görünmektedir bu gün itibariyle, anılan kanunun 79 maddesini olduğu gibi aşağıda açıklamak gerekirse;
Kanunun 79 Maddesi
………….
Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri; amme borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine doğrudan veya mahallindeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edileceği gibi Maliye Bakanlığınca belirlenecek tutarın üzerindeki alacaklar için doğrudan bankaların genel müdürlüklerine de tebliğ edilebilir. Haciz bildirisi bankanın genel müdürlüğüne de tebliğ edilmiş ise tüm şubelerini kapsayacak şekilde beyanda bulunma yükümlülüğü bankanın genel müdürlüğüne aittir.
Kanun maddesinin bu fıkra hükmü ile ; Mükelleflerin yani amme borçlularının bankalarda bulunan hesaplarında şayet mevcut ise, alacaklarına haciz bildirisi ile haciz işleminin uygulanmasına izin verilmektedir. Haciz bildiriminin uygulandığı anda mevcut bir mevduat ya da alacak varsa şayet, usulüne uygun bir şekilde tutanak altına alınmak suretiyle haciz işlemi uygulanır, bir gün, bir hafta, bir ay ya da süresiz olarak ya da tahakkuk edecek ve miktarı belli olmayan ödeme emri bile gönderilmemiş bir amme alacağı için uygulanamaz, uygulanması istenmesi açıkça hukuka aykırıdır, bu gibi durumlarda sadece Maliye Bakanlığı tek başına değil bankalar da aynı şekilde hukuka aykırı hareket etmiş olacaktır.
Haciz bildirisi kendisine tebliğ edilen banka şubesi o gün hesabında para bulunan amme borçlusunun borca yetecek kadar parasını amme idaresine usulüne uygun olarak ödemek zorundadır burada eleştirilecek bir durum yoktur. Ancak hesabında parası bulunmuyorsa amme borçlusunun, bankanın durumu 7 gün içerisinde amme idaresine bildirmekle mükellef tutulmuştur, bu mükellefiyetini yerine getirmemekle birlikte, haciz bildirisinin tebliğinden sonraki günlerde de devam etmek suretiyle amme borçlusunun bütün hesaplarını bloke edip çeklerini ödememesi karşılıksız bırakması ya da emre muharrer bonosunu ödemesi halinde hukuka aykırı davranmış olur ve müşterisinin maruz kaldığı zararları tazminle mükellef olur. Bu durumda hem vergi idaresi hem de banka hukuku çiğnemiş olacaktır. Amme idaresi borçlusunun banka hesaplarını süresiz olarak bu tür bir uygulama ile bloke etme yetkisine haiz değildir. Sadece kanunun yukarıda sayılan fıkra hükmü ile haciz işlemi uygular ve bir sonraki işlemi için geçerli olmasını isteyemez açıkça hukuk ihlali yapmış olur. Yine aynı her hangi bir şekil de geçmişte bir şirket ortaklığı,müdürlüğü ya da şahsi mükellefiyeti nedeniyle vergi dairesine vergi borcu yüklenilen bir kişinin mükellefiyeti terk edip ya da şirket ortalığı devam etmekle birlikte ücretli olarak bir başka işverene bağlı olarak çalışıp ücretleri aylık periyotlarla bankalara yatan kişilerin de durumları bu uygulama ile içler acısı…. Bankaya yatan ücretin tamamına bloke konulmuş gerekçesiyle maaşını alamayan kişilerinde hakları açıkça ihlal edilmiş ve hukuk burada gerçekten de hiçe sayılmıştır. Bu gibi durumlarda olan kişilerin de haciz işleminin uygulandığı anda varsa banka hesabında kanunun 71 ‘inci maddesi hükmü gereği haczine kanunca izin verilen miktar ancak haczedilebilir, gerisi kişiye ödenmesi gerekmektedir. Ve borç bitene kadar bu şekilde uygulama devam edebilir. Almış olduğu ücretin tamamına haciz uygulanması hukuka aykırıdır. Bu ve yukarıda anlatmaya çalıştığım durumla karşı karşıya kalan mükelleflerin haczi uygulayan vergi dairesine bilgi aldıkları tarihten itibaren kanununda belirtilen süre içinde yazılı olarak işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile müracaat etmeleri ve alacakları yazılı yanıt karşısında durumun devamına karar verilmesi halinde ise idare mahkemesine dava açarak yürütmenin durdurulması ile işlenin iptalini istemeleri kendilerine tanınan hukuki bir haktır.Ayrıca 48 md ye göre tecil ve taksitlendirme talebinde bulunmaları da yasaca tanınan bir haktır.idare edindiğim bilgilere göre mükellefin bu haklı taleplerini bile reddetmektedir. Hukuk devletinin devlet gücünü hukuka aykırı bir şekilde uygulaması düşünülemez…