Mesajı Okuyun
Old 12-10-2006, 14:10   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Sevgili Dostum Fevzi,

Bu konuda söylenecek o kadar şey var ki...Daha bu sabahki duruşmamda aynı sorunla karşılaştım.Hakim azil ile ilgili bir davada dosyayı avukat bilirkişiye göndermişti.Bugün hakime "Dosyayı bilirkişiye gönderecekseniz hiç olmazsa Borçlar Hukuku Kürsüsü'nden bir profesöre gönderin" dedim. Aldığım cevap;"Avukat bey, onlar uygulamadan uzak" oldu. Ben de "Ben bir avukat bilirkişinin azil konusunda sizden(Burayı vurguyla söyledim. ) ve benden daha bilgili olduğuna inanmak istemiyorum." dedim. Ara karar "Verilen itiraz dilekçesi incelendikten sonra karar verilmesine" şeklinde yazıldı.

Bu konuda çok şey yazıldı dedim ya...Sayın Av.Hulusi Metin'in aşağıya alıntısını yaptığım yazısı bunlardan birisi ve ben çok beğendim. Link adresini aradım bulamadım. Ancak, daha önce bilgisayarıma kaydetmiştim. Bugünkü dava ile birlikte 2 davamda da kullandım. Kendisi nadiren THS'ye uğramakta olduğu için, teşekkür etme ve yayınlama izni alma fırsatım olmadı. Yine yayınlarken umarım tamamını ve hatasız yayınlamış olurum.

Saygılarımla

Sevgili Fevzi, güzel iltifatların ve sesini duymak için 3 defa aradım. Ama sana ulaşamadım.Sıramı savdım...

Sayın Av.Hulusi Metin'in THS deki yazısı:

Alıntı:
Bilirkişilik Yasası

Bilirkişiler “Hâkimden etkili, hasımdan tehlikelidir”ler. Bilirkişinin oy ve görüşü yargıcı bağlamaz (HUMK.m.286) ise de, gerçek öyle değildir!

Hukuk düzenimizde “Bilirkişi saltanatı”nın varlığı yadsınamaz. Çalışması sürdürülen “Bilirkişilik Kanunu”nun
(1)bu saltanata son vermesi dileğimiz ve umudumuzdur.

Yargı’da sorun var. Yargılama sürecinde sorun var. Sorunun çözümüne yardımcı olması gereken bilirkişilik kurumunun “kendisinin” sorun olduğunu söylemek, “malûmu ilân” olsa da söyleyelim: Bilirkişi konusunda sorun var (2).(Bu konudaki ilk yazımız Cumhuriyet'te 14.Nisan.1991 tarihinde yayımlanmıştır). Zaten yasaya yapılmış olan ekleme de bunun bir kanıtı sayılmadır. (HUMK.m.286, Ek fıkra)(3).

Yargıtay hemen her konuda bilirkişi kurulunda hukukçu bilirkişi bulunmasını istemekte ya da buna göz yummaktadır. Oysa yasa koyucu, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektirmedikçe, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına olur vermemiştir (HUMK.m.275). Çoğu yargıcın bilirkişiye sorulacak soruları dahi belirlemeden (HUMK.m.279), “iddia ve savunma doğrultusunda incelenmek üzere, dosyanın bilirkişiye verilmesine…” buyruğu da yasaya aykırılığın bir başka örneğidir.

Yargıcın, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanması yasa gereğidir (4721 s.K.m.1/son). Ancak, yargıcın bilimsel görüşlerden yararlanması için, bilirkişi kuruluna bir hukukçunun (hele bir avukatın) katılmasının yasaya açıkça aykırı olduğu kanısındayız. Hukukçu bilirkişiye başvurulması yolu, “kabul edilebilirlik” sınırını çoktan aşmıştır. Bu uygulama yasaya aykırıdır. Dahası yargıca güvensizliğin; onun hukuk bilgisinin yetersizliğinin itirafıdır. Eğer ille de bir hukukçuya başvurulacak ise, bu kişinin üniversitelerden seçilerek, bilirkişinin yetkinlik ve yeterliği yönlerinden nesnel bir ölçütün oluşturulması gerekir. Bir avukattan hukuksal görüş alarak karar verilmesi, Anayasaya (m.141) ve yasaya (HUMK.m.275) aykırıdır. Ya yasa hükmü değiştirilmeli, ya da hükmüne uyulmalıdır.

Türk Ulusu adına yargı hakkını kullanan yargıcın bilmesi gerekli hukuksal konuda bilirkişiye, hukukçu bilirkişiye, hele avukata başvurması (meslek için onurlandırıcı olsa da) yasayı çiğnemektir. Öte yandan davaların en az giderle ve en kısa sürede sonuçlandırılması yargının görevidir. Mahkemeler ve Yargıtay, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141. maddesinde yargıya yüklenen bu görevde özensizlik göstermekte, pahalı adaletin gerçekleşmesine, “Bilirkişi saltanatına” neden olmaktadırlar. Bilirkişi konusuna sessiz kalmanın Yasa Koyucuyu da rahatsız ettiği kuşkusuzudur. “Bilirkişi Kanunu” çalışmaları bu bakımdan umut verici somut bir adım sayılabilir.

Yargılama sürecinde yargıcın hangi konularda ve neden bilirkişiye başvurduğu ve Yargıtay’ın bilirkişiye ve raporlarına nasıl baktığı, bilirkişi ve raporlarının yarattığı sorunlar, kararlarda açıkça görülmektedir. İşin ironik tarafı da, sorunun çözümünün aslında bu kararların içinde olmasıdır. “Böyle gelmiş, böyle gider” demekten vazgeçildiği gün, “bilirkişi sorununun” sona ereceğine inananlardanım.

Üzerinde çalışılan “Bilirkişi Kanunu”nun yasalaşmasıyla tüm tartışmalara son verecek yeni bir dönemin başlayacağını umut ediyorum. Bu yazımız “hukuki yorum ve nitelendirmede yardımcı olmak üzere hukukçu bilirkişi”ye başvurulmasının yolunu açan yorumculara (4) armağan (ithaf) ve arz olunur.
----
(1)Bilirkişilik Kanunu Tasarısı
“Uyuşmazlıkların çözümünde önemli rolü olan bilirkişilik kurumunun, kötü bir şekilde veya amacı dışında kullanılmasının adaletin tesisini engellemesi yanı sıra, kamuoyunda yargıya ve dolayısıyla Devlete olan güvenin zedelenmesine yol açması nedeniyle, bilirkişilik kurumunun arzulanan şekilde işlemesini sağlayacak gerekli yasal düzenlemeleri ve değişiklikleri yapmak üzere bir kanun tasarısı hazırlamak amacıyla, yüksek mahkeme üyeleri, bilim adamları ve uzmanlardan oluşturulan Komisyon, çalışmalarına devam etmektedir.” (www.kgm.adalet.gov.tr).

(2)Adalet Bakanı Cemil Çiçek, vatandaşın yolsuzlukla mücadele duyarsız kaldığından yakınarak, "Her meslek grubu 'kol kırılır yen içinde kalır' dediği, derbi maçını seyreder gibi kenarda seyrettiği, bilirkişi kepazeliği ortadan kalkmadığı sürece yolsuzlukla mücadele edilmez" dedi. Radikal, 07.01.2004

(3)HUMK.m.286-Ehlivukufun rey ve mütalâaları hâkimi takyit etmez.
(Ek fıkra: 5020 - 12.12.2003 / m.1) Mahkemeye sunulan bilirkişi raporunun maddî olgu ve fiilî gerçeklerle bağdaşmadığı yönünde kuvvetli emare ve şüphelerin bulunduğu kanaatine ulaşıldığı takdirde, bu bilirkişiler hakkında diğer kanunlardaki hukukî ve cezaî sorumluluklar saklı kalmak şartıyla 19.4.1990 tarihli ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu hükümleri uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının tasdikli bir örneği yetkili Cumhuriyet savcılığına gönderilir.

(4)Yargıtay 15. HD.,E. 2004/4609,K. 2005/1507,T. 16.3.2005.