Mesajı Okuyun
Old 26-01-2009, 17:27   #9
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Yukarıdaki açıklamalardan sonra,davacının yeni bir dava açmak zorunda kalması halinde "kesin hüküm itirazında bulunabilir miyim?" diye merak ettim.

Bulunabilirmişim!

Artık her gerekçeli kararı ayrıntılı olarak okuyorum...(Daha fazla okuyorum)

Aşağıda karar sunuyorum.

Saygılarımla..


T.C.

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/1694

K. 2007/2739

T. 15.3.2007

• DAHA ÖNCE HÜKME BAĞLANAN KONUNUN İNFAZ EDİLEMEMESİ ( Önceki Davalarda Yargıtay Yoluna Başvurularak Giderilebilecek İstekler İçin Bu Yola Başvurmaksızın Hükmü Kesinleştiren Davacıların Açtıkları Davanın Hukuki Yarar Yokluğu Nedeniyle Reddi Gereği )

• HUKUKİ YARAR YOKLUĞU ( Önceki Davalarda Yargıtay Yoluna Başvurularak Giderilebilecek İstekler İçin Bu Yola Başvurmaksızın Hükmü Kesinleştiren Davacıların Açtıkları Davanın Bu Nedenle Reddi Gereği )

• KESİN HÜKÜM ( Davacılar Haklarına Kavuşmak İçin Daha Önce Hasımları Aleyhine Dava Açarak Lehlerine Hüküm Sağladıklarından ve Bu Hüküm Kesinleştiğinden Aynı Konuda Yine Lehlerine Hüküm Verilmesi İçin İkinci Davayı Açamayacağı )

1086/m.237


ÖZET : Eldeki davadaki sorun daha önce hükme bağlanan istek konusunun tapu dağılımındaki oranlama nedeniyle infaz edilememesinden kaynaklanmaktadır. Hem bu davanın konusu hem de daha önce açılan davalardaki konu mülkiyet aktarımına ilişkindir. Davacılar haklarına kavuşmak için daha önce hasımları aleyhine dava açarak lehlerine hüküm sağladıklarından ve bu hüküm kesinleştiğinden aynı konuda yine lehlerine hüküm verilmesi için eldeki bu ikinci davayı hukuki yarar yokluğu nedeniyle açamazlar. Önceki davalarda Yargıtay yoluna başvurularak giderilebilecek istekler için bu yola başvurmaksızın hükmü kesinleştiren davacıların açtıkları davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerekir.
DAVA : Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.2.2000 gününde verilen dilekçe ile tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.9.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ve müdahil vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacılar dava dışı yüklenicinin 228 ada 3 parsel sayılı taşınmazda bina yaptığını, yapılan binadan bağımsız bölüm satın aldıklarını, 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/548, 1995/288, 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/425, 1995/378 ile 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/1086 ve 1995/281 esaslarında dava açarak yükleniciden aldıkları bağımsız bölümüne karşılık adlarına arsa payı tescilini sağladıklarını, hükümlerin kesinleştiğini, ancak hükmen kazandıkları payların tapuda infaz edilerek adlarına geçirilmediğini, hükmen tescili sağlanan payların bilirkişi aracılığı ile hesaplanarak birbirini tamamlar şekilde adlarına tesciline karar verilmesini, olmadığı takdirde yapının kat irtifakının kurularak dairelere isabet edecek payın adlarına tapuya tescilini istemiştir.
Mahkemece binanın onaylı projesinin bulunmadığı, yapı ruhsatı ve iskan ruhsatı olmadığından 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesi hükmünce yıkılacak yerlerden olması nedeniyle dava reddedilmiştir.
Hükmü davacılar ve müdahil davacı temyiz etmiştir.
Görüldüğü üzere, davacılar daha önce değişik mahkemelerde açtıkları davalarda mahkemeden hukuki himaye talep ederek haklarının hüküm altına alınmasını sağlamışlar, mahkemece verilen tapu iptali ve tescil kararları kesinleşmiştir.
Eldeki davadaki sorun daha önce hükme bağlanan istek konusunun tapu dağılımındaki oranlama nedeniyle infaz edilememesinden kaynaklanmaktadır. Hem bu davanın konusu hem de daha önce açılan davalardaki konu mülkiyet aktarımına ilişkindir. Davacılar haklarına kavuşmak için daha önce hasımları aleyhine dava açarak lehlerine hüküm sağladıklarından ve bu hüküm kesinleştiğinden aynı konuda yine lehlerine hüküm verilmesi için eldeki bu ikinci davayı hukuki yarar yokluğu nedeniyle açamazlar. Önceki davalarda Yargıtay yoluna başvurularak giderilebilecek istekler için bu yola başvurmaksızın hükmü kesinleştiren davacıların açtıkları davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerekir. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin davacıların önceden hükmen sağladıkları haklarını da ortadan kaldıracak şekilde davanın değişik gerekçeyle reddedilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Ancak, kurulan hüküm sonuçta davanın reddine ilişkin bulunduğundan davacıların ve müdahil davacının temyiz itirazlarının reddi ile sonuç olarak usul ve yasaya uygun hükmün HUMK.nun 438/son maddesince gerekçesi düzeltilerek DEĞİŞTİRİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, 15.03.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.