Mesajı Okuyun
Old 17-03-2011, 13:17   #8
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan radiokid
Sayın yeshilim, ben bir yerde, olayımızla paralellik arzeden bir yargıtay kararı okumuştum, ama şu an onu bulamıyorum.Hafızam beni yanıltmıyorsa içeriği '' belirli süreli sözleşmeyle çalışan işçinin sözleşmesini 18. maddeye göre feshedip, işçiye kıdem ve ihbar tazminatlarını ödeyen işveren, sözleşmeyi belirsiz süreye dönüştürmüş kabul edilir ve işçi işe iade davası açabilir'' şeklindeydi. Sizin görüşünüz de bu doğrultuda mı?Bahsettiğim yargıtay kararı sizde mevcut mu?

Böyle birşey işinize yarar mı?


T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/26205
K. 2008/5307
T. 18.3.2008
DAVA : Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi B.Kar tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : İş sözleşmesinin geçerli neden olmadan davalı işveren tarafından feshedildiğini belirten davacı işçi, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı işveren vekili, davacının iş sözleşmesinin belirli süreli olduğunu, proje tamamlandığını, sözleşmenin proje tamamlanması ile sona ereceğinin belirtildiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, savunmaya değer verilerek, davacı ile belirli süreli iş sözleşmesi imzalandığı ve sözleşmede sürenin proje tamamlanması koşuluna bağlandığı, davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışması nedeni ile 4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışması gerekir.

4857 sayılı İş Kanununun 11. maddesinde, "İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar" şeklinde düzenleme ile bu konudaki esaslar belirlenmiştir.

Borçlar Kanunundaki düzenlemenin aksine iş ilişkisinin süreye bağlı olarak yapılmadığı hallerde sözleşmenin belirsiz süreli sayılacağı vurgulanarak ana kural ortaya konulmuştur. İş sözleşmelerinin belirsiz süreli olması asıl, belirli süreli olması istisnadır. Yasada belirli süreli işlerle, belirli bir işin tamamlanması veya belli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilecektir. İşçinin iş güvencesi dışında kalması için başvurulan kötüniyetli uygulamalar korunmamalıdır.

Belirli süreli iş sözleşmesinden bahsedilebilmesi için, sözleşmenin süreye bağlanmış olması ve belirli süreli iş sözleşmesinin yapılması için objektif nedenlerin bulunması gerekir. Objektif neden olsa bile, sözleşmenin akdedildiği tarihte, iş ilişkisinin sona ereceği tarih belli değil veya belirlenebilir de değil ise, belirsiz süreli iş sözleşmesi söz konusu olur. İş sözleşmesi taraflarca açık olarak belirli bir süreye bağlanmasa bile, işin amacından belirli süreli olduğu anlaşılıyorsa, sözleşmenin örtülü olarak süreye bağlanması söz konusu olur (BK mad. 338/1).

Salt süreye bağlı bir iş sözleşmesinin mevcut olması hemen işe iade davasının reddi sonucuna götürmemelidir. Zira, 11 inci madde, belirli süreli iş akdini yapma serbestisini sınırlandırmış ve bu tür sözleşmelerin yapılabilmesi, söz konusu hükümde belirtilen objektif koşulların varlığına bağlanmıştır. Dolayısıyla iş sözleşmesini belirli süreye bağladıklarında, hakim, objektif ve esaslı koşulların var olup olmadığını incelemelidir. İş sözleşmelerinin belirsiz süreli olmasının asıl sonucu olarak, belirli iş sözleşmesinin varlığını ileri süren taraf bunu ispatla yükümlüdür.

Belirli iş sözleşmesinin varlığının kabulü için hangi durumların objektif neden olarak kabul edilebileceği İş Kanunu'nun 11 inci maddesinde örnek kabilinden sayılmıştır: İşin niteliği gereği belirli bir süre devam etmesi, belirli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması. Kanun'da gösterilen bu nedenler tahdidi olarak değil; örnek kabilinden verilmiş; benzer hallerde belirli iş sözleşmesi kurulması imkanı açık tutulmuştur. Zira, söz konusu hükümde açık olarak "..gibi objektif koşullara bağlı olarak" ifadesine yer verilmiştir.

Türk hukuk mevzuatında, belirli iş sözleşmelerinin yapılmasını zorunlu kılan veya buna imkan sağlayan düzenlemeler de bulunmaktadır. Örneğin, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun 9. maddesinin 1 nci fıkrasına göre, Kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler ile kurucu veya kurucu temsilcisi arasında yapılacak iş sözleşmesi, en az bir takvim yılı süreli olmak üzere yönetmelikle belirtilen esaslara göre yazılı olmak üzere belirli süreli yapılır. Böylece, iş sözleşmesinin özel okul öğretmenler, müdür ve diğer yöneticileri ile yapılacak iş sözleşmelerinin belirli süreli olması ve bir yıldan az süreli olmaması zorunludur.

İş Kanunu'nun 11 nci maddesinin 2 ve 3 üncü fıkralarında zincirleme yapılan belirli süreli iş sözleşmelerinin esaslı bir nedene dayanması halinde belirli süreli olma özelliğini koruyacağı; aksi takdirde belirsiz süreli iş sözleşmesi sayılacağı düzenlenmiştir. Belirli süreli iş aktinin yapılmasının objektif nedeni varsa ve bu neden devam ediyorsa veya yeni bir neden ortaya çıkmışsa belirli süreli iş sözleşmeleri yenilenebilir şeklinde değerlendirilmelidir. Zincirleme iş sözleşmelerini belirli süreli niteliğini koruyabilmeleri için her birinde aranan objektif nedenlerin aynı olması da şart değildir.

Taraflar arasında, İş Kanunu'nun 11 nci maddesinin 1 ve 2 nci fıkraları anlamında esaslı neden olmadan akdedilen belirli süreli sözleşme, belirsiz süreli sayılacağından, işveren, sürenin sona ermesiyle sözleşmenin sona erdiğini bildirdiğinde, işçi, sözleşmenin belirsiz süreliye dönüştüğünü, işverenin bildirim şartına uymadan iş sözleşmesini feshettiği gibi geçerli bir sebep gösterilmeden feshedildiğini ileri sürerek bir aylık hak düşürücü süre içerisinde dava açabilecektir. Bir aylık hak düşürücü sürenin başlangıcı işverenin belirli süreli sözleşmeli gibi kabul ederek sürenin geçmesiyle sözleşmenin sona erdiğini bildirdiği, belirsiz süreli sözleşmeye dönüştüğü için işverence bildirim süresine uyulmadan yapılan bir fesih anlamı kazanan bildirimin yapıldığı tarihtir.

Dosya içeriğine göre, makine mühendisi olan davacı işçi ile, imzalanan belirli süreli 15.02.2005 tarihli iş sözleşmesinde, sözleşme süresinin İsdemir Yeni kireç Fabrikası Projesinde projenin ve personelin söz konusu projedeki ihtisas alanı ile ilgili işlerinin tamamlanması ile son ereceği belirtilmiştir. Davalı işveren projenin tamamlandığını belirterek iş sözleşmesini 17.10.2006 tarihinde feshetmiştir. Projenin fesihten 2 ay sonra tamamlandığı da anlaşılmaktadır. Ancak aynı sözleşmede, taraflar başka projelerde birlikte çalışmak istedikleri takdirde yeniden sözleşme yapmak sureti ile çalışabilirler kuralı yanında, işverenin ihtiyaç halinde sözleşmeye esas projenin haricindeki projelerde de davacı işçiyi görevlendirilebileceği, işverenin merkezi ve şubelerinde görev verilebileceği hükmüne de yer verilmiştir. Nitekim davacı çalışma süresi içinde sözleşme konusu proje dışında da çalıştırıldığını iddia etmiştir. Yukarda açıklandığı üzere salt süre yada bir işin tamamlanması tek başına sözleşemeye belirli süreli olma özelliğini vermeyecektir. Sözleşmenin diğer hükümlerinde davalı işverenin başka projelerinin bulunduğu, işverenin bu projelerde görevlendirebileceği anlaşılmaktadır. Sözleşmedeki bu hükümler iş sözleşmesinin belirsiz süreli sözleşme olduğunu göstermektedir. Sözleşme salt İsdemir Yeni Kireç Fabrikasındaki projenin tamamlanmasına bağlı tutulmamıştır. Davacının belirli süreli olamayan iş sözleşmesi ile çalıştığının kabulü gerekir. Davalı işveren, sürenin sona ermesiyle sözleşmenin sona erdiğini bildirip, bunun dışında fesih nedenini açık ve kesin olarak belirtmediğinden, feshin geçerli nedene dayanmadığı anlaşılmaktadır. Davanın kabulü yerine yazılı şekilde reddi hatalıdır.

4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1- Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2- Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3- Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4- Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5- Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6- Davacının yapmış olduğu 28.50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7- Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 500-YTL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine,
SONUÇ : Kesin olarak 18.3.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.




T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1998/9–647

K. 1998/687

T. 7.10.1998

• İHBAR TAZMİNATI ( Belirli süreli akitler )

• BARAJ İNŞAATI ( Belirli süreli akitler )

• İBRANAMEDEN SONRA ÜCRET TALEBİ

ÖZET:1. Hizmet sözleşmesinde, sözleşme süresi belirli bir tarih yazılmak suretiyle gösterilmeyip, “baraj inşaatının bitimine kadar” ibaresinin kullanılması sözleşmenin belirli süreli olarak kabulünü gerektirmez.
2. Davacı işçinin ihbar tazminatını alıp, başka hiçbir alacağı kalmadığını, beyan ettikten sonra sözleşmenin belirli süreli olduğundan söz ederek geri kalan süre için ücret isteğinde bulunması mümkün değildir.
3. Kural olarak ihbar tazminatı süresiz akitlerin feshinde sözkonusu olur. Davacı ihbar tazminatını aldığına göre, akdin süresiz olduğunu benimsemiş sayılır.
DAVA : Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana 2. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 4/11/1997 gün ve 1996/119 – 1997/633 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 10/3/1998 gün ve 1997/20294 – 1998/3771 sayılı ilamı:( ... Davacı ile davalı işveren arasında 8/12/1993 tarihinde düzenlenen hizmet sözleşmesinde Berke Barajı inşaatının bitim tarihine kadar davacı işçinin mühendis olarak aylık 2000 Amerikan doları ücretle çalıştırılacağı öngörülmüş fakat daha sonra davalı işverenin yönetim kurulu kararı uyarınca 12/7/1995 tarihinde sözleşmesi fesh edilerek kendisine yıllık ücretli izin parası, ihbar ve kıdem tazminatları ile diğer bir kısım işçilik hakları ödenerek 1/8/1995 tarihinde ibraname düzenlenmiştir. İbraname metninde davacı bütün haklarını aldığını ve artık başka bir alacağı bulunmadığınıda açıklamış ve imzalamıştır.

Davacı işçi inşaatın bitiminden önce sözleşmesinin fesh edildiğini ileri sürerek bakiye süre için Borçlar Kanununun 325. maddesine göre istekte bulunmuş, mahkemece istek doğrultusunda hüküm kurulmuştur.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık sözleşmenin süresinin belirli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekirki, hizmet sözleşmesinde sözleşme süresi belirli bir tarih yazılmak suretiyle gösterilmiş değildir. Davacının barajın bitim tarihine kadar çalışacağının öngörülmesiyle yetinilmiştir. Baraj inşaat uzun süre devam eden, inşaat işine endeksli olarak çalışmanın öngörülmesi sözleşmenin süresinin belirli olmadığını gösterir. Gerçekten somut olayda da inşaatın uzun süre devam ettiği görülmektedir.

Öte yandan davacı işçinin işine son verilirken kendisine ihbar tazminatınında ödenmiş olduğu görülmektedir. İhbar tazminatını alıp, başka hiçbir alacağının kalmadığını beyan eden bir kimsenin daha sonra sözleşmenin belirli süre olduğundan söz ederek, geri kalan süre için ücret isteğinde bulunması olanağı yoktur. Davacının bu tutumu çelişkili davranış oluşturur ki, bunun hukuken kabulü mümkün değildir.

Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında isteğin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle; 1/8/1995 tarihli ibranamede davacının ihbar tazminatını aldığı açıktır. Kural olarak ihbar tazminatı süresiz akitlerin feshinde sözkonusu olur. Davacı ihbar tazminatını aldığına göre aktin süresiz olduğunu benimsemiş sayılır.

Öte yandan, davacının ibraname düzenlediğinin aynı gününde davalı işverene gönderdiği ihtarname içeriği itibariyle aktin feshinden sonraki haklara ilişkin olduğundan az yukarıda açıklanan ibranamenin hukuki geçerliliğini etkilemez. Bu nedenlerle yukarıda ve bozma kararında yazılı gerekçelerle birlikte direnme kararının bozulması gerekir.

SONUÇ : Davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oyçokluğuyla karar verildi.