Mesajı Okuyun
Old 08-05-2012, 11:58   #4
GECE

 
Varsayılan

Arkadaşlar ben bir karar buldum. Sizlerle de paylaşıyorum:
YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ - Esas: 2006/8581, Karar: 2006/8874, Karar Tarihi: 18.09.2006
“ALACAK DAVASI - DAVA DİLEKÇESİNİN DAVALIYA TEBLİĞİNİN İHTARNAME ANLAMINDA OLDUĞU - DAVALININ DAVA DİLEKÇESİNİN TEBLİĞ EDİLDİĞİ TARİHTE TEMERRÜDE DÜŞMÜŞ OLDUĞUNUN GÖZETİLMESİ GEREĞİ”
ÖZET: Hakemde açılan davada, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş olduğundan davalının, bu dava dilekçesinin davalıya tebliği ihtarname anlamında olmakla tebliğ edildiği tarihte temerrüde düşmüş olduğu gözetilerek hüküm kurulması gerekir.
(818 S. K. m. 101)
Dava: Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 3.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 21.06.2004 gün ve 2003/210-2004/763 s. kararın Yargıtay’ca tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Dilek Ç. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve bütün belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Karar: Davacı vekili, müvekkili aracı kurum ile davalı arasında yatırım hesabı sözleşmesi ve kredili menkul kıymet işlemleri çerçeve sözleşmesi imzalandığını, hisse senedi alım-satım işlemleri sonucunda davalı hesabının öz kaynak limiti altına düştüğünü, öz kaynak açığının tamamlanması bildiriminde bulunulduğu durumda gereğinin yerine getirilmediğini, daha önce hakemde açtıkları aynı konudaki dava müvekkili lehine sonuçlandığı durumda Yargıtay tarafından kararın kanuni sürelerin geçirildiği gerekçesiyle usulden bozulduğunu, bu yüzden bu davayı açmak zorunda kaldıklarını ileri sürerek 56.340.281.481.-TL alacağın temerrüt gününden itibaren işleyecek sözleşmede yer alan temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının mevzuata aykırı işlemlerinin geçersiz olduğunu, davacının müvekkiline ilişkin senetlerin bir bölümünü ihbarda bulunmaksızın taban fiyatlardan re'sen satması, bakiye hisse senetlerinin satışını da zamana yayarak satışı daha düşük fiyattan gerçekleştirmesi, bu arada hesaba temerrüt faizi yürütmeye devam etmesi sebebiyle müvekkilini zarara uğrattığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasındaki sözleşmeler gereğince davacının davalının talimatları doğrultusunda hisse alım-satımları yaptığı, davalı hesabının sürekli borç bakiyesi verdiği, işlemlerde bazen limit aşımlarında bulunulduğu, limit aşımı işlemlerindeki borç miktarının kredili işleme dönüştüğü ve bu biçimde mevzuata aykırı işlemler yapıldığı bilirkişi raporuyla tesbit edilmiş ise de, söz konusu işlemlerin ve hesap ekstrelerinin davalıya telefonla ve sair tebligatlarla bildirildiği, davalı bu işlemleri bildiği anlaşıldığından bu konudaki itirazlarının yerinde görülmediği, davacının öz kaynak açığının kapatılması konusunda keşide ettiği ihtarnamenin davalıya tebliğ edilemediği, ihtarname keşide ettikten sonra davacının davalıya ilişkin 1000 lot hisse senedini satmış olması sebebiyle bu meblağın tenzili ile davacının 4.449.481.481.-TL alacağı kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne bu meblağın dava gününden itibaren işleyecek aylık 2.44 sözleşme faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, yatırım hesabı ve kredili menkul kıymet işlemleri çerçeve sözleşmelerinden kaynaklanan tazminat istemine ait olup, temyize konu uyuşmazlık faiz başlangıç gününden kaynaklanmaktadır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne ve öz kaynak açığının kapatılması için davalıya gönderilen ihtarname tebliğ edilemediğinden hükmolunan meblağa dava gününden itibaren sözleşme faizi yürütülmesine karar verilmiştir. Davacı aracı kurumun aynı konuda davalı aleyhine hakemde açtığı dava kabulle sonuçlanmış ancak Yargıtay 19. hukuk Dairesince 3. hakem seçildikten 6 iş günü içerisinde ilk toplantı yapılmadığı ve toplantıyı izleyen 30 tarih içerisinde karar verilmediği gerekçesiyle karar bozulduğundan temyize konu bu dava açılmıştır. Hakemde açılan davada, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş olduğundan davalının, bu dava dilekçesinin davalıya tebliği ihtarname anlamında olmakla tebliğ edildiği tarihte temerrüde düşmüş olduğu gözetilmeden yazılı gerekçeyle bu tarihten çok sonraki bir gün olan temyize konu davanın açıldığı tarihin esas alınması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple davacı yararına bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarda 1 nolu bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 nolu bentte açıklanan sebeplerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.09.2006 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı