Mesajı Okuyun
Old 10-09-2004, 15:58   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Selamlar

Mahkeme önüne gelen olayda suçun işlenip işlenmediği hususunda kanaatini oluşturmak amacıyla maddi vakıaların değerdirmesini pozitif hukuk çerçevesinde yapacaktır.Burada "öncelikle anayasa ve sonrasında hukuka ve kanun" etrafında yapılacak muhakeme neticesinde karara varılacak, kanun anayasaya aykırı görülürse anayasa mahkemesi'ne başvurulacak, aksi halde kanuna uygun olarak karar verilecektir."HUKUK" olgusu "USUL ve İSPAT" ilkelerini de içereceğinden , tezin -antitezle karşılaştırılarak yapılan incelemesinde - ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında kanaate varılacaktır. Eğer sav ispatlanmışsa ve eğer hakim bu hususun doğruluğuna "VİCDANEN" varabiliyorsa ceza verecek, aksi halde "şüpheden sanık yararlanır, ispat edilmeyen fiil sebebiyle sanığa ceza verilemez" kuralı gereğince beraate dair hüküm kuracaktır.

Ceza yargılamasında basit mantıkla değil geniş ve objektif bilimsel inceleme sonucunda "duygusal ve spontan" karar verilmek gerekir; zira "maddi gerçek" ve "adalet" kesin sebepleri olan sonuçlar değildir.Hukuk usulunde eğer yazılı belgeniz yoksa belli bir miktarın üzerindeki bir hukuki işlemi ispat edemezsiniz, sonucu davanın reddidir ama ceza usulünde örneğin "Eğer a= b ise ve b=ceza ise a=ceza" sonucuna varmak her ne kadar "mantıklı" görülebilirse de hakkani ve doğru olmayabilir.

Karar vermek vicdan işidir; eğer bir olayda sanığa isnat edilen fiilin gerçekten onun tarafından işlenip işlenmediği şüpheden çok maddi delillerle ispatlandığına hakim "vicdanen" kanaat getirmişse ceza verilmek, aksi halde beraate hükmetmek gerekecektir."Şüphe"nin olduğu yerde de "vicdan"ın rolü olmak gerekir, zira buna karar verecek olan da odur.