Mesajı Okuyun
Old 05-02-2018, 08:02   #1
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan Hukukçu Bilirkişi Yasağı, UYAP'a eklenen Hesap Portalı Ve İşçilik Alacağı Davalarında Son Durum

Değerli meslektaşlar merhaba,

Sanıyorum, henüz bu konudan muzdarip olmaya başlayan meslektaşım yok ki sitede (benim tespit ettiğim kadarı ile) bir başlık haricinde bu konu hiç tartışılmamış. Konuyu çok önemli ve biraz da sorunlu görüyorum. Kendi dosyamdan örnekle sizlere durumu izah etmek ve görüşlerinizi almak isterim.

2017 yılında açmış olduğum işçilik alacağı davasında kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin alacağı ve bakiye ücret alacağı talep etmiş idim.

Dosya 2017 yılında bilirkişiye tevdii edilmiş, eksiklerle ve usuli hatalarla dolu bir rapor hazırlanmıştır. Örneğin bilirkişi, çalışma süresine davalılarca hiçbir itiraz sunulmamış olmasına rağmen, işin başlangıcını, kendi inisiyatifi ile gerçek başlangıçtan 3 ay sonrası olarak belirlemiştir. Bunun yanında, meslek odasından gelen yazı cevaplarına ve dosyadaki diğer delillere rağmen, karşı yanca aksi yönde hiçbir ispat vasıtası da sunulmadığı halde, meslek odasınca bildirilen asgari ücretin altında bir bedeli, kendi kendine ücret olarak belirlemiştir. (İkili hesaplama dahi yapmamış, "ücretin ....-TL olduğu ihtimaline dayanarak hesaplama yapılmıştır" şeklinde de açıklamasını eklemiştir.)

Tarafımızca bilirkişi raporuna itiraz ile itirazlarımızı karşılar ek rapor alınması, bu talebimiz kabul edilmediği takdirde dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdii talep edilmiştir. Ancak bu arada takvimler Ocak 2018'i göstermiş ve talebimiz reddedilerek ıslah için tarafımıza 1 haftalık süre verilmiştir.

Şimdi;

Hakimin, ek rapor tanzimine ilişkin talebimizi red sebebi rapora itirazlarımızın geçerli kabul edilmemesi mi yoksa UYAP'a eklenen hesap portalı üzerinden (hukukçu bilirkişi yasağı da gözetilerek), itirazlarımı dikkate alacak şekilde hesabı hakimin kendisinin yapabileceği mi hiçbir fikrim yok; bunu bilebilmek için zihin okumam gerekiyor!

Öyle bir durum ortaya çıktı ki rapordaki hesap ile bizim hesabımız arasında yaklaşık 160 bin TL'lik bir fark söz konusu. Hakimin ücret olarak hangi rakamı baz alacağını, çalışma süresine esas süre ile ilgili neyi belirleyeceğine dair de hiçbir belirleyici etken yok. (İşverenin SGK beyanları, hem çalışma süresi hem ücret yönünden eksik.) Dosyayı tam bedelden ıslah etmem halinde çıkacak karşı vekalet ücretini düşünmek bile istemiyorum. İşi ek davaya bıraksam, bu kez de zamanaşımı riski karşımıza çıkacak.

Bu geçiş sürecinde, müvekkillerin canının yanmaması için biz avukatlar ne yapmalıyız? Asiye nasıl kurtulur?