Mesajı Okuyun
Old 26-02-2014, 19:36   #2
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Mahkemenin kararı doğru... Tüketici Mahkemesi görevli değildir; Yargıtay bu görüştedir.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

E. 2005/13-165
K. 2005/120
T. 2.3.2005

DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 9. Ticaret Mahkemesince görevsizliğe dair verilen 19.09.2002 gün ve 2002/188-885 sayılı kararın incelenmesi Davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 15.10.2003 gün ve 12494-12046 sayılı ilamı ile ;
(... Davacı, davalı ile aralarında 22.7.1999 tarihli devre mülk satış sözleşmesi yapıldığını, ancak sonradan dava konusu devre mülkü almaktan vazgeçtiğini ve sözleşmenin 10. maddesine göre ödediği paranın tahsili için davalı hakkında icra takibinde bulunduğunu, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mahkemenin görevsizliğine, talep halinde dosyanın İstanbul Tüketici mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun kapsam başlıklı 2. maddesinde "bu kanun, birinci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü hukuki işlemi kapsar" yazılıdır. 3. maddesinde ise kanunun uygulanması ile ilgili tanımlar yapılıp, bu arada "ticaret konusu taşınır eşya" mal olarak tanımlanmıştır. Tüketici mahkemeleri başlıklı 23. maddesinin 1. fıkrasında ise "bu kanunun uygulanmasıyla ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır" hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda devre mülk satışı taşınmaz satışı olup 4077 sayılı kanunun kapsamı dışındadır. O nedenle de taşınmaz satımına ilişkin uyuşmazlıklarda genel mahkemeler görevlidir. Öyle ise mahkemece işin esası incelemeli ve ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Aksine düşüncelerle ve yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir... )
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Ayrıca ilk karar görevsizliğe ilişkin olup, direnme kararında yer alan gerekçe ve açıklamalar da göreve ilişkin olmasına karşın; gerek kısa, gerekse gerekçeli kararın hüküm sonucunda "yetkisizlik" ifadesinin kullanılmış olması da usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. Bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 02.03.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.