Mesajı Okuyun
Old 27-11-2020, 15:03   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Ortada "şarta bağlı" bir sözleşme vardır. Yüklenici iskan ruhsatını aldığı takdirde tescile hak kazanacaktır. Yüklenici ilk davada iskan ruhsatı almadan tescile hak kazandım diyerek davasını vaktinden önce açmıştır. Şimdi ise iskan ruhsatı şartını yerine getirdim diyerek davasını açacaktır. Her iki davanın sebepleri (dayanılan vakıalar) ayrı olduğundan ortada kesin hüküm bulunmamaktadır.

İskan ruhsatı alınma şartı sözleşmede bir vadeye bağlanmamış veya bağlanıp da verilen süre geçmemiş ise ; şart yerine getirilmeden vaktinden önce açılan davanın iskan ruhsatı şartı yerine getirilerek zamanaşımı süresi içinde sonradan açılmasında bir engel bulunmadığını düşünüyorum. Aşağıdaki kararda da Yargıtay iskan ruhsatı alındığında yeniden dava açılabileceğine işaret etmek istemiştir. TBK.nun 147/6 m.sindeki 5 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı iskan ruhsatının alınıp dairenin arsa sahibine teslim edildiği tarih olacaktır.

T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 1998/5229
K. 1999/672
T. 25.2.1999


KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Sözleşmenin 5.sayfasının teslim tesellüm bölümünde yer alan hükme göre, davacıya ait son villa tapusunun verilmesinin arsa sahibinin villalarının tamamının teslim edilip oturma ruhsatlarının alınmasına bağlı bulunduğu, oysa, iskan ruhsatını almakla yükümlü bulunan davacı yüklenicinin bu mükellefiyetini henüz yerine getirmediği anlaşıldığından şu aşamada henüz tescile hak kazanmadığı ortadadır. Bu nedenle açılan tapu iptal ve tescil davasının kabulü yerinde olmadığından mahkemece iskan ruhsatının alınması için yükleniciye uygun bir mehil verilip, iskanı alındığında tapunun iptal ve tesciline aksi takdirde "iskan alındığında ayrıca dava açma hakkı saklı tutularak" davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulü doğru görülmemiş davalı karşı davacı arsa sahibi lehine bozulması gerekmiştir. ( Cengiz KOSTAKOĞLU, İçtihatlı İnşaat Hukuku ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri,2017,sh: 905)