Mesajı Okuyun
Old 24-08-2006, 10:34   #1
meada

 
Varsayılan Sinema ve Toplum

Amerikan kültürünün temeli çizgi filmlerdir derler.Doğrudur da.Herkes bilir Tom Miks-Teksas'ları.Böyle böyle bir Amerikan kültürü oluşturdu adamlar.Kolonilikten çıkıp bağımsızlıklarını ilan ettiler.Yoksa beş yüz yıllık bir kıta amerika ve birkaç yüz yıldır ülkeden sayılmakta.Her milletten adamı alıp bir bağ oluşturdular ve bunda çizgi romanlar çok etkili oldu.
Bugün ben bunun yerini sinemanın aldığını düşünüyorum.Şimdi de Holiwood Amerikan kültüründe ve o kültürün geliştirilmesinde en etkili araçların başında geliyor.Amerikanın Irak savaşına girmesinden birkaç yıl öncesine kadar Amerikan halkı tüm anketlerde savaşa karşıydı.Ama birden Holiwood devreye girdi george walker bush arkasında %60 dolaylarında bir halk kitlesi ile savaşın içinde buldu kendini.Hem de sudan bahanelerle ve hiç bir sebep yokken.Benim en çok dikkatimi çeken o dönemde savaş ve kahramanlık filmleriyle-Bir Zamanlar Askerdik(mel gibson)/Kara Şahin Düştü(tom sizemore-eric bana-josh hartnett)/Güneşin Göz Yaşları(buruce wiiles)- ve Amerikanın savaş kahramanları diyebileceğimiz arnold schvarzenegger,silvester stallone gibi ünlülerin savaş taraftarı demeçleri olmuştu.
Bu da gösteriyor ki sinema kitleleri bir araya getirmek ve onları yönlendirmek için vazgeçilmez bir güç.Ayrıca müthiş bir ekonomik kaynak.En vasat filmler bile amerikaya milyon dolarlar kazandırmakta.Avrupa bunu farketti ve holiwood'la tek tek baş edemeyeceğini düşünerek AB seviyesinde birlik olarak Avrupa sinemasını ilerletme kararı aldılar.
Ben ülkemizde de bu alanda aktif çalışmalar yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum.Filmleri iki kategoride değerlendirirsek sırf kendimize yönelik filmlerle kültürümüzü muhafaza edebilir ve geliştirebilir,uluslararası platformda beğeni toplayacak filmlerle de hem ülkemizi,hem kültürümüzü dünyaya tanıtma ve kabullendirme fırsatı buluruz.Çoğu ülkede insanlar bizi hakkımızdaki olumsuz propagandalar sebebiyle pis,kötü,barbar,yobaz biliyor.Fakat ülkemiz kır çiçekleri gibi çok renkli ve bir o kadar ahenkli bir toplumsal yapıya sahip.
Ayrıca bu bizim için ülkemizi savunmak adına boynumuzun borcudur.Kötülerin kazanması için iyilerin seyirci kalması yeterlidir derler.Hakkımızdaki bu olumsuz propagandalara ve yanlış kültürel mesajlara daha fazla seyirci kalırsak,bugün üzerinde -İsrail bombası başınıza böyle düşer,danieladan sevgilerle-müslümanlara ölüm-canınız cehenneme-hepinizi cehenneme yollayacağız- yazılı füzelerle yanarak can veren lübnanlı bebeklerin yerinde yarın bizin evlatlarımız,sevdiklerimiz yer alacaktır.
Halbuki ne kadar da müsait bir tarihi ve kültürel yapımız var.Bizdeki bir çanakkale dünyada yok.Mitolojinin yarısı bu coğrafyada geçer.Yaşanan olayların hepsi ibreti alemlik ve ilgi çekici olaylardır.Sırf devletin bekası için iki oğlunun ölüm fermanını imzalayan Muhteşem Süleyman'ın Gözyaşlarını,basiretini,sırpsındığındaki gece baskınını,malazgirti,kosovaları, istanbulun fethini,gerek o dönemde yaşamış kahramanların hayatı olarak dar bir çerçeveden veya genel bir bakış açısıyla sinemaya yansıttığımızı düşünsenize.Hepsi kapalı gişe oynar.Biraz efekt,biraz teknoloji ve birkaç dünya yıldızını oynatacağınız bir filmle dünyayı sarsabilirsiniz.Hem filmi yapan kazanır,hem de ülkemiz ve kültürümüz kazanır.
Dilerim ünlü yönetmenlerin biraz duygusallık kattıkları ve sırf kendi ideolojilerini yansıtmak amacında oldukları şu sığ dönemden çıkarız da Türk Sineması aslında çok kolay bir tırmanışla çıkabileceği dünya sinemasının zirvesindeki yerini alır.
Av.Serkan Durmuşoğlu