Mesajı Okuyun
Old 18-05-2020, 17:20   #2
AV.SERTANn

 
Varsayılan

Motorlu araç kazasi soz konusu oldugundan arastirmis oldugunuz gibi Trafik Kanunu uygulanacaktir.Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Esas: 2005/9378, Karar: 2006/10181 İçtihat
Özeti
Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar. Davacı, zarar görenlere 13.06.2001 ve 14.03.2002 tarihlerinde ödeme yapmış ve davalı sigorta şirketine karşı 12.06.2002 tarihinde dava açmış olmakla; dava, zamanaşımı süresi dolmadan açılmıştır.
(Karar Tarihi : 12.10.2006)
"Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 1.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 01.03.2005 tarih ve 2002/556-2005/21 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mutlu Pınar Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirkete ait aracın davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk poliçesi ile sigortalı olduğu sırada meydana gelen trafik kazası nedeniyle zarar görenler tarafından müvekkili aleyhine açılan tazminat davaları sonucu verilen kararlara dayalı olarak müvekkili tarafından ödemelerde bulunulduğunu, ödenen tazminatların sigorta poliçesi kapsamında kalan kısmının rücuen tahsili gerektiğini ileri sürerek fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla 1.115.519.250 TL alacağın kaza tarihinden, yargılama giderleri ve harçların ise sigorta şirketinin sorumlu olduğu miktara isabet eden kısımlarının karar tarihlerinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiş, yapılan ıslah ile de talep edilen miktar 1.538.447.907 TL'ye yükseltilerek, bu miktarın faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, ayrıca müvekkili tarafından vefat ve araç hasarı karşılığı olmak üzere toplam 1.750.000.000 TL'nin ödendiğini, davacının ancak tedavi gideri için ödediği 215.519.250 TL ile çalışma gücü kaybı nedeniyle ödediği tazminattan poliçe limiti uyarınca tazminata hakkı bulunduğunu, müvekkilinin temerrüde düşmemesi nedeniyle de ödenmesi gereken tazminata dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının kesinleşmiş mahkeme kararları uyarınca zarar görenlere ödediği miktardan davalı sorumluluğunda kalan 1.115.519.250 TL'nin kaza tarihi olan 21.08.1997 tarihinden, kesinleşen yargı kararları uyarınca hükmedilen yargılama giderlerinden davalının sorumluluğuna isabet eden 422.928.657 TL'nin ise karar tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması ile kaza tarihinde yürürlükte bulunan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın "zamanaşımı"na ilişkin 17/son maddesinde motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu haklarının kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrayacağının düzenlenmiş olmasına göre davacının zarar görenlere 13.06.2001 ve 14.03.2002 tarihlerinde yaptığı ödemeye dayalı olarak davalı sigorta şirketine karşı 12.06.2002 tarihinde açtığı davada anılan madde hükmü uyarınca zamanaşımının gerçekleşmediği, ıslah edilen miktar yönünden temyiz sırasında yapılan zamanaşımı def'inin ise davalıya ıslah dilekçesinin tebliğ edilmesine rağmen ıslah istemine yanıt verilmediğinden yargılama sırasında ileri sürülmeyen zamanaşımı def'inin temyiz sırasında ileri sürülmesinin mümkün olmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Dava, davalıya zorunlu mali sorumluluk poliçesi ile sigortalı aracın karıştığı kaza sonucu üçüncü kişilerin uğradığı maddi zararların davacı tarafından mahkeme kararlarına dayalı olarak tazmin edilmesi nedeniyle ödenen miktarın davalı şirketten poliçesi kapsamında rücuen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davalı sigorta şirketinin kaza ve karar tarihlerinden itibaren işleyecek faizle sorumlu tutulmasına hükmedilmiştir. Ancak, KTK.nun 98 ve 99 uncu maddeleri ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 12 nci maddelerinde trafik sigortacısının, rizikonun ihbarı ve gerekli belgelerin iletildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde zararı gidermekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. Bu durumda davalı sigorta şirketine anılan düzenlemelere uygun şekilde ihbarda bulunulduğunun davacı tarafından ispat edilmesi halinde davalının ihbar tarihinden 8 iş günü sonra temerrüdü gerçekleşeceğinden davalının bu tarihten itibaren faizle sorumlu tutulması, eğer bu yönde bir ihbar bulunmaz veya bulunulduğu hususu ispat edilemez ise bu kez de davalının dava tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü ile dava tarihinden itibaren faizden sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken; sorumluluğu akitten kaynaklanan davalı sigorta şirketinin yazılı şekilde haksız eylem ve tarafı olmadığı karar tarihlerinden itibaren faizle sorumlu tutulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.

3- Davacı vekilinin temyiz itirazına gelince; mahkemece davacı taraf yararına 184.61 YTL nisbi vekalet ücreti tayin ve takdir edilmişse de bu miktar hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 12. maddesine aykırı olup, asliye mahkemelerinde görülen davalar için belirlenmiş maktu vekalet ücretinin altında kaldığından davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile kararın bu nedenle de davacı yararına bozulması gerekmiştir.

KARAR : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine; 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına, 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle ise davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, 12.10.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."