Mesajı Okuyun
Old 02-06-2009, 12:30   #8
nephilis

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Dava zamanaşımı esas alınmaktadır.

Saygılarımla

Ben bu ara açacağım Trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat davası için yaptığım içtihat taramasında şöyle bir karara rastladım.Kararda uzamış zamanaşımı tespitinde dava değil, ceza zamanaşımının dikkate alındığı belirtilmiş..Buyrun..

Alıntı:
YARGITAY
Dördüncü Hukuk Dairesi
Esas No: 2002/8851
Karar No: 2002/11854
Karar Tarihi: 22/10/2002

İlgili Kanun Maddesi: (1086 s. HUMK. m. 83, 202/2) (818 s.BK. m. 41,45) (765 s. TCK. m. 455)

• TRAFİK KAZASI NEDENİYLE TAZMİNAT
• ISLAH
• ZAMANAŞIMI DEFİ

ÖZET: 1- Zararlandırıcı eylem sonucu doğan zararın daha önce açılan davada istenmeyen bölümünün sonradan verilen bir dilekçeyle istenmesi ve dilekçenin ıslah dilekçesi olduğunun ileri sürülmesi, istemin konusu itibariyle bu dilekçenin ayrı bir dava olma özelliğini ortadan kaldırmaz. Bu nedenle, bu bölümdeki tazminat talebine ilişkin olarak da zamanaşımı definin ileri sürülmesi mümkündür.
2- Trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle uğranılan zararın tazmini amacıyla açılan davada, dosyada mevcut iddianameden sürücünün TCK.nun 455/2. maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu davası açıldığı ve sevk maddesindeki suçun uzamış (ceza) zamanaşımının 10 yıl olduğu anlaşıldığına göre; mahkemece ceza davasına ilişkin dosya getirilerek uzamış (ceza) zamanaşımının buna göre belirlenmesi gerekirken, dayanaksız bir şekilde bu sürenin beş yıl olarak kabulü doğru değildir.
3- Zamanaşımı nedeniyle de olsa, reddedilen dava yönünden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.
(1086 s. HUMK. m. 83, 202/2) (818 s.BK. m. 41,45) (765 s. TCK. m. 455)

Davacı Şükran ve diğerleri vekili avukat Nesimi tarafından, davalı Milli Savunma Bakanlığı aleyhine 29.5.1995 gününde verilen dilekçe ve birleşen davalarda trafik kazası nedeniyle tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.5.2002 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili, duruşmasız olarakta davalı vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların asıl ve birleşen davalara ilişkin karar bölümüne yönelen temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Tarafların ıslah yoluyla açılan ek davaya yönelen temyiz itirazlarına gelince; davacı, 20.6.2001 tarihli ıslah dilekçesiyle artakalan maddi zararını istemiş olup, davalı süresinde zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. Zararlandırıcı eylem sonucu doğan zararın daha önce açılan davada, istenmeyen bölününün 20.6.2001 günlü dilekçeyle istenmesi ve dilekçenin "ıslah" dilekçesi olduğunun ileri sürülmesi, istemin konusu itibariyle bu dilekçenin ayrı bir dava olduğu özelliğini ortadan kaldırmaz. Böyle olunca da, bir dava dilekçesinde bulunması gereken koşulların aranması, yine bir davaya karşı ileri sürülebilecek savunmaların buna karşı da sürülebileceği kabul edilmelidir. Bu bağlamda bunun yeni bir istemi ve tazminat miktarını içermesi itibariyle bu bölüm için zamanaşımı itirazının ileri sürülebileceği usul kurallarına uygun bir sonuçtur.

Somut olaya gelince zararlandırıcı olay 12.11.1993 tarihinde meydana gelmiştir. Dosyadaki iddianame itibariyle ölen desteğin dışında on iki yaralı bulunduğundan bahsedilerek sürücünün TCK.nun 455/2. maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır. İddianamede belirtilen sevk maddesindeki suçun uzamış (ceza) zamanaşımının on yıl olduğu anlaşılmakta ise de ceza dosyası mahkemece araştırılmamıştır. Şu durum karşısında olaya ilişkin bulunan Şemdinli Asliye Ceza Mahkemesinin 1994/46 esas sayılı ceza davasına ilişkin dosyada getirtilerek uzamış zamanaşımı süresinin buna göre belirlenmesi gerekirken, mahkemece dayanaksız bir şekilde bu sürenin beş yıl olarak kabulü ile ıslah yoluyla açılan davanın zamanaşımından reddedilmesi doğru görülmediğinden kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.

Öte yandan kabul biçimi itibariyle, zamanaşımı nedeniyle de olsa reddedilen dava yönünden davalı yararına avukatlık ücreti takdir edilmemiş olması da doğru görülmemiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın ıslah yoluyla açılan ek davaya ilişkin bölümünün (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle taraflar yararına (BOZULMASINA), tarafların diğer temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddiyle asıl ve birleşen davalara ilişkin karar bölümünün (ONANMASINA) ve temyiz eden davacılar vekili için takdir olunan 250.000.000 lira duruşma avukatlık ücretinin davalıya ve davalı vekili için takdir olunan 250.000.000 lira duruşma avukatlık ücreti ile onama harcının da temyiz eden davacılara yükletilmesine ve peşin alınan harcın bundan mahsubuna, 22.10.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.