Mesajı Okuyun
Old 25-03-2010, 22:23   #2
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan M. Emre Bulut
Saygıdeğer Meslektaşlarım bir konuda görüşlerinizi almak istiyorum,

Malumünüz olduğu üzere TMK 713/2 maddesi gereğince taşınmazların olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinilmesi mümkündür. Böyle bir davada davalı vekili sıfatıyla yürütülen davam acele bir şekilde 3. celsede karara bağlandı. (Ben hala inanamıyorum) Cevapların ardından hemen keşif ve keşiften sonraki ilk celsede rapora karşı diyeceklerimiz için mehil talebimize karşın karar verildi.

Müvekkillerin miras bırakanı 20 yıldan fazla süre önce vefat ediyor. Miras meseleleri yüzünden bugüne kadar intikal gerçekleşmiyor ve bu dava açılıyor. Dosyada sadece keşifte dinlenen tanık beyanları var. Başkaca yazılı vs. delil yok. Resmi satış, köy senedi, kadastro tutanağı, vergi yatırma vs. hiçbir yazılı delil yok. Yargıtay' ın birkaç kararında yazılı delil olmaksızın kabul edilen bu davaların bozulduğunu hatırlıyorum. Bu konuda elinizde varsa Yargıtay Kararları arıyorum ve değerli fikirlerinizi diliyorum.

Tüm meslektaşlarıma verecekleri yanıttan dolayı peşinen teşekkürlerimi iletirim

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 13.06.2006 T., Esas: 2006/2675, Karar:2006/4132: "Davacı vekili, davalıların miras bırakanı Beşiktaşlıyan kızı İbrakse adına 1/4 payı kayıtlı bulunan 498 ada 60 parsel kapsamında kalan 300 m2 yeri imar ve ihya ettiğini, 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarrufta bulunduğunu, taşınmazın bu bölümüne ait kayıt malikinin adına yazılı paya ilişkin tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini ileri sürerek iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemeye sunduğu ıslah dilekçesi ile taşınmazın tamamının 124 pay kabul edilerek İbrakse adına olan 31/124 payın iptali ile 1/124 payın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar vekilleri, tapulu bir taşınmazın olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılamayacağını, ayrıca davacıların taşınmazı işgal etmeleri nedeniyle işgal tazminatı ödediğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, tapulu bir taşınmazın zilyetlikle kazanılmayacağı, ifrazının mümkün olmadığı, imar planında yeşil alan olarak bırakıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK'nın 713/2. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK'nın 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, "aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir" denilmiştir.
Somut olayda; davacı vekili, anılan maddeye dayanarak istekte bulunmuştur. TMK'nın 713/2. maddesinde, tapuda kayıtlı bulunan bir taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedin o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tescilini isteyebilir. Diğer yönden, kayıt malikinin ölmüş olması halinde ona ait tapu kaydının veya bir paya ilişkin tapu kaydının hukuki değerini yitirmesi mümkündür. Kayıt malikinin mirasçılarının hayatta olması işlemeye başlayan kazanmayı sağlayan zilyetliği kesmez. Somut olayda, kayıt maliki ölmüş olup davalı olarak gösterilen davalı gerçek kişileri bırakmıştır. Kayıt malikinin ölüm tarihinden dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre de geçmiştir. Kayıt, intikal görmediğine göre, koşullarının oluşması halinde bu yerin kazanılması mümkün olabilir.
Tüm bu açıklamalar karşısında mahkemenin ret gerekçesi yerinde değildir. Ne var ki; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bu tür uyuşmazlıklarda, dava konusu payı kapsayan 498 ada 60 parselin kadastro tutanağı ve tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren bütün el değiştirmeleriyle birlikte getirtilip dosya arasına konulması, intikal durumunun gözetilmesi gerekir. Somut olayda; dava konusu yer 25.01.1988 tarihinde Hazine adına tescil edilmiş, Sarıyer Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 26.02.2001 tarih, 55/75 Esas ve Karar sayılı hükmüyle tekrar eski kayıt malikleri adına tescil edilmiştir. Dava dosyası bulunduğu yerden getirilerek dosya arasına konulmalı, mahkemece tek taraflı olarak bu yerin Hazine adına tapuya tescilinin TMK'nın 713/2. maddesi karşısında intikal sayılıp sayılmayacağının değerlendirilmesi gerekir. Diğer yönden davalılar vekilleri, davacıların dava konusu yeri işgal ettiklerini ve işgal tazminatı ödediklerini savundukları halde, mahkemece bu konuda taraf delilleri sorulmadığı gibi, herhangi bir araştırma da yapılmamıştır. Tüm bunlardan ayrı, tapu kaydının mahsus sütununda Sultanbayazıt Vakfından mukataalı olduğu yazılıdır. Tapu kaydındaki bu açıklamalar üzerinde durulması, tavize tabi olup olmadığının araştırılması, taşınmazın bulunduğu yöreye ait orman sınırlandırma harita ve tutanakları getirtilerek dosya arasına konulduğuna göre dava konusu yer ve çevresinin 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 1. maddesi hükmü uyarınca orman sayılan yerlerden olup olmadığının yöntemine uygun biçimde araştırılması, iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin eksiksiz olarak toplanıp birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir."

Saygılarımla...