Mesajı Okuyun
Old 22-05-2009, 00:31   #27
Nusret

 
Varsayılan

Bu konuyla ilgili Adli Tıp'ın link verdiği Mehmet Uçum'un yazısını bir kez daha okudum, önceden de biliyordum ve esefle karşılamıştım.

Bizdeki güya "iş güvencesi" ilişkin yasal düzenleme ve Yargıtay içtihatları ile davaların seyri, güvenceyi sağlamak şöyle dursun işçiyi daha da mağdur eder bir konumdadır. İptal edilen fesihle ilgili ilgili son sözü söyleme hakkını haksız feshi yapan işverene veren, uyuşmazlıkları mahkemelerde yıllarca süründüren (güya toplam 4 ay olacaktı), sendikal müdahale varsa sendikal baskıya maruz kalan işçinin sözleşmesi feshedilmemişse sendikal tazminat açmasına izin veren ama baskının doruğu olan işten atılma gerçekleştiğinde eğer şartları varsa işe iade dışında bağımsız bir sendikal tazminat davası açmaya izin vermeyen bir sistem nasıl iş güvencesi sistemi olarak adlandırılmayı hakkedebilir ki?!

Bu ucube düzenleme ve uygulamada belki de işçinin yararına diyebileceğimiz tek şey, yasanın lafzından hareketle işe iade başvurusunda bulunan ve başvurusu kabul edilen işçinin işe başlamaması halinde bile boşta geçen süredeki ücret ve diğer haklarını alabileceğini kabul eden Yargıtay kararlarıdır. Tekrar belirteyim, 4857/21'in lafzi yorumu böyle bir karar verilmesine izin verir niteliktedir. Binbir türlü propagandayla lanse edilen bir düzenlemenin kof çıkması karşısında işçinin elinden bir kırıntıyı da almaya çalışan Uçum'un yazısında beyan ettiği düşünceyi kabul etmek mümkün değildir. Çünkü bu, elde kalan tek kırıntıdır. Gerçi biz kırıntıyı değil tamamını istiyoruz, ama elimizdekilerin de alınmasına izin veremeyiz.