Mesajı Okuyun
Old 13-04-2011, 14:18   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
18.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/11187
Karar: 2003/48
Karar Tarihi: 20.01.2003

İSİM DEĞİŞİKLİĞİ İSTEMİ - İSİM VE SOYADI DEĞİŞİKLİKLERİNE İLİŞKİN DAVALARIN İKİNCİ KEZ AÇILABİLECEĞİ - HAKLI NEDENİN VARLIĞI HALİNDE SOYADIN DÜZELTİLEBİLECEĞİ

ÖZET: Medeni Kanunun 27. maddesine göre, haklı nedenin varlığı halinde, soyadın düzeltilmesi mümkün olup, Yargıtay uygulamalarında kişinin toplum içerisinde bilinip tanındığı soyadı ile anılmayı ve onu kayden de taşımayı istemesinin haklı neden teşkil edeceği kabul edilmiştir. İsim ve soyadı değişikliğine ilişkin davaların doğum tarihinin düzeltilmesi ile ilgili davalarda olduğu gibi ikinci kez açılamayacağına dair bir yasa hükmü de bulunmamaktadır.

(4721 S. K. m. 27)

Dava dilekçesinde isim değişikliği istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Karar: Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı, dava dilekçesinde Aras ismini kullandığını, çevrede bu isim ile tanınıp bilindiklerini ileri sürerek, nüfus kaydında Arsak olan isminin Aras olarak düzeltilmesini istemiştir.

Medeni Kanunun 27. maddesine göre, haklı nedenin varlığı halinde, soyadın düzeltilmesi mümkün olup, Yargıtay uygulamalarında kişinin toplum içerisinde bilinip tanındığı soyadı ile anılmayı ve onu kayden de taşımayı istemesinin haklı neden teşkil edeceği kabul edilmiştir. Çünkü herkes, etrafında tanındığı ve çağrıldığı soyadını yasaya aykırı olmadıkça resmen ve kayden taşımak hakkına sahiptir.

Mahkemece dava; davacının murisinin 1959 yılında isim değişikliği davası açıp davacının şimdiki ismini aldığı, Nüfus Kanununa göre ikinci kez değişikliğin mümkün olamayacağı nedeniyle usul ve yasaya uygun bulunmadığı gerekçesi ile reddedilmiş ise de; önceki dava davacıların murisi tarafından açılmış olup isim ve soyadı değişikliğine ilişkin davaların doğum tarihinin düzeltilmesi ile ilgili davalarda olduğu gibi ikinci kez açılamayacağına dair bir yasa hükmü de bulunmamaktadır.

Bu durumda mahkemece, yasal bir sakınca da olmadığı halde işin esası incelenerek, deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yerinde bulunmayan gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.1.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı