Mesajı Okuyun
Old 16-04-2020, 13:08   #3
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avsuzhan
Merhabalar. Müvekkilim alacağı 2018 yılının Ekim ayında doğmuş. Borçlu ise muvazaalı bir şekilde borcun doğumundan iki ay sonra anlaşmalı olarak eşiyle boşanmış, halihazırda zaten eşinin adına kayıtlı olan mallar üzerindeki edinilmiş mallara katılma rejimi gereği olan payından feragat etmiştir. Yapılan feragat muvazaalıdır. Bunu ispatlayabiliriz. Ancak ortada tapu devri yok. Sadece katılma payından feragat var ki bu da aslında alacaklılarından mal kaçırmadır.Bu olayda yapılan feragate karşı tasarrufun iptali davası açabilir miyiz? Daha önce böyle bir dava açan veya bilgisi olan meslektaşlarımın cevaplarını bekliyorum.

Ankara BAM kararından:
"İlke olarak taraflar arasında bir anlaşmazlığı hükme bağlayan ilamlara karşı tasarrufun iptali davası açılamaz. Ancak tarafların iradelerinin uygunluğu ile bir mahkeme hükmünün elde edilmesi halinde nizalı bir yargıdan bahsedilemez. Bu gibi hallerde tarafların uygun iradesi hükmün oluşmasına yetmektedir. Alacaklısından mal kaçırmak amacında olan borçlu bu durumda amacına uygun bir mahkeme kararı elde edebilecektir. Eldeki iş bu davada, davalı borçlu ile diğer davalı eşi, boşanma davasına esas olmak üzere bir protokol hazırlamış ve bunu mahkemeye sunmuşlardır. Davacı alacaklı, anılan protokol ile borçlu tarafından eşine devredilen taşınmaz ve araçlar hakkındaki tasarrufların iptalini istemiştir. Davacının asıl amacı, boşanmaya ilişkin mahkeme hükmünün iptali değil, taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun iptalidir. Tasarrufun tarafları, eski karı-kocadır. Boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmiş değildir. Tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı belirlenmiştir. Bu gibi hallerde borçlunun alacaklısından mal kaçırabilme imkânı vardır. Bu nedenle, boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmediğine ve tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı belirlenmiş olduğundan yapılan tasarruf işlemlerinin mahkeme ilamının icrası niteliğinde olmayıp, alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik olduğundan ilk derece mahkemesince davanın kabulü ile yapılan tasarrufların iptaline karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediğinden davalı J. P. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiştir."