Mesajı Okuyun
Old 11-09-2008, 14:36   #4
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Katılımcı

Kadın evlendiğinde evlilik öncesi soyadı yasa zoru ile elinden alınmakta ve eşinin soyadını almaya zorlanmaktadır.

Oysa evlenen erkek bekarlık soyadını muhafaza etmektedir.

Burada benzer durumda olan ve aynı statüdeki kişilere cinsiyetlerine göre farklı bir uygulama yapılmakta ve bu da kadın aleyhine ayrımcılık yaratmaktadır.

Yasal düzenlemedeki bu durumun nesnel,haklı ve meşru hiç bir gerekçesi de bulunmamaktadır.

Taraf olduğumuz ve iç hukukumuz haline gelen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Kadınların uluslararası kabul gören hak bildirgesi olan Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ilkeleri ve ayrıca Anayasa cinsiyetler arası eşitliğin sağlanmasını hedeflemektedir.

Avrupa Konseyi üyesi devletler içinde yalnızca Türkiye, kadına soyadın konusunda bir sınırlama koymaktadır. Evli kadınlar Türkiye’de, taraflar aksi şekilde bir karara varsalar dahi, bekarlık soyadlarını yalnız başına kulllanamamaktadır.22 Kasım 2001 tarihli yasal değişiklik de bu uygulamayı değiştirememiştir.Evlilik statüsünün kendi isimlerini değiştirmesini istemeyen kadınların hakları bu şekilde gözardı edilmektedir.

Türkiye bir yandan kadın erkek eşitliği eğimini sözleşmeler ve yapılan Medeni Kanun değişikliği ile açıklarken olan evlenen kadının soyadı konusunda eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı ilkesine aykırı düzenlemeyi ısrarla korumakta ve evlenen kadına eşinin soyadını almasını dayatmakta ve kadının özsaygısını zedelemektedir.


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi benzer gerekçeler ile Tekeli davasında mevcut düzenlemenin ayrımcılık yasağını ihlal ettiği sonucuna varmıştır.

Bu karardan sonra ve karara dayanarak ,başvurucu evlilik öncesi soyadını tek başına kullanma olanağına kavuşmuştur.

SONUÇ:
Bu kararı dayanak göstererek nüfus idaresine başvurmanızı, reddi halinde başkaca iç hukuk yolunu denemeye gerek kalmadan doğrudan A.İ.H.Mahkemesine başvurmanızı öneriyorum.

Çünkü ;tek başına evlilik öncesi soyadınızı kullanmanın yasal bir olanağı olmadığı gibi,bu konuda düzenleme devam ettiği sürece etkin bir iç hukuk yolunu tüketmek de mümkün görünmemektedir.