Mesajı Okuyun
Old 21-06-2009, 19:43   #2
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın faruksa,

Alıntı:
çalıştığı sağlık ocağına 01/04/2009 tarihli bir üst yazı ve ekinde görüş yazısının gönderildiği bu yazının herhangi bir yazılı tebliğ işlemi olmadan kendisine tebliğ edildiğini öğrendim.

Danıştay 5. Dairesi, 11.06.2004 T., 2003/5993 E., 2004/2832 K: "Davacı, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi hemşireliğinden Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi hemşireliğine naklen atanmasına ilişkin 12.7.2002 tarihli işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle uğradığı özlük ve parasal kayıpların yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.

Ankara 2. İdare Mahkemesinin 30.6.2003 günlü, E:2002/1404, K:2003/1039 sayılı kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinde, dava açma süresinin, idari işlemin bildirim tarihinden itibaren 60 gün olduğu; bu sürenin yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmü getirildiği; bakılan davada, idarece dava konusu işlemin 26.7.2002 tarihinde davacıya tebliğ edilmek istenildiği; ilgilinin sözü edilen tebligatı almaktan kaçınması üzerine bu durumun 26.7.2002 tarihli tutanakla kayıt altına alındığı; bu suretle yazılı bildirimle beklenen amacın gerçekleştiği; sözü edilen tarihi izleyen 27.7.2002 gününden itibaren 60 gün içinde dava açılması gerekirken, bu süre geçtikten sonra 25.9.2002 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenemeyeceği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, davanın süresinde olduğunu ileri sürmekte ve anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7/1. maddesinde, Danıştay'da ve idare mahkemelerinde idari dava açma süresinin, kural olarak, altmış gün olduğu belirtilmiş; Anayasanın 125. maddesinde ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinin 2/a. bendinde de, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükme bağlanmak suretiyle idari davalarda dava süresinin başlamasında "yazılı bildirim" in esas alınması öngörülmüştür.
Anılan kural, yönetilenlere menfaatlerini ihlal eder nitelikteki işlemlerin idare tarafından açık ve anlaşılır bir biçimde duyurularak bir yandan onlara bu işlemlere karşı idari yollara veya dava yoluna başvurmaları konusunda inceleme ve düşünme imkanı sağlamak, öte yandan gereksiz, müphem ve mükerrer başvurulara meydan vermemek amacını taşımaktadır. Ancak bu kural idare mahkemesi hakiminin uygulamayı, uygulamanın sonuçlarını, dosyada mevcut bilgi ve dava konusu işlemin ve bununla ilgili diğer işlemlerin özelliğini değerlendirerek bunları yazılı bildirime karine olarak almasına ve belli bir tarihi yazılı bildirimin yapıldığı en son tarih olarak kabul etmesine engel değildir.
Bakılan davada, Mahkemece; dava konusu işlemin 26.7.2002 tarihinde davacıya tebliğ edilmek istenildiği; ilgilinin sözü edilen tebligatı almaktan kaçınması üzerine bu durumun 26.7.2002 tarihli tutanakla kayıt altına alındığı, bu suretle yazılı bildirimden beklenen amacın gerçekleştiği gerekçesine yer verilerek, dava süresi, tutanak tarihini izleyen günden itibaren başlatılmış ise de, sözü edilen tutanakta dava konusu işlemin, yazılı bildirimden beklenen amacı gerçekleştirecek şekilde tüm unsurlarıyla ilgilisine aktarıldığı ve bu suretle duyurulduğu yolunda bilgi bulunmadığı; idarece, Dairemizin 23.3.2004 tarihli ara kararına cevap olarak gönderilen belgelerden davacının sözü edilen evrakı tebellüğden kaçınması üzerine ilgili evrakın Tebligat Kanunu'nun 21. ve Tebligat Tüzüğü'nün 30. maddeleri uyarınca davacıya tebliğ edildiğine dair bilgi ve belge de sunulmadığı anlaşıldığından, söz konusu tutanağa dayanılarak dava açma süresinin başlatılmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Belirtilen durum karşısında, dava dilekçesinde gösterilen bildirim tarihine ( 2.8.2002 ) göre süresinde açılan davada, İdare Mahkemesince uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken, süre aşımı yönünden davanın reddinde hukuki isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, Ankara 2. İdare Mahkemesince verilen 30.6.2003 günlü, E:2002/1404, K: 2003/1039 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin l/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek işin esası hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, kullanılmayan 12.800.000.- lira harç pulu ile 6.500.000.- lira posta ücretinin isteği halinde davacıya iadesine, 11.6.2004 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
AZLIK OYU :
Temyize konu edilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği görüşü ile aksi yönde verilen çoğunluk kararına katılmıyorum."
Saygılarımla...