Mesajı Okuyun
Old 05-10-2016, 16:35   #21
av__emrah

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan antipersonel
Uzlaşma konusunda değerli paylaşımlara bakıyorum fakat net,somut bir cevap göremedim. Hukuki ve fiili el atma halinde uzlaşma hallerinin son hali nedir.


Aşağıdaki paylaştığım yazı bana ait değildir. Bir üstadımızın forumdaki yazısını kopyalayıp, bilgisayarıma kaydetmiştim. Ne yazık ki ismini hatırlamıyorum fakat bu yazısı için tekrar kendisine teşekkür ediyorum. (Affına sığınarak yazıyı buraya da kopyalıyorum.) Bu konuyla ilgili tüm soru işaretlerini gideren bir yazı. Sizin de sorunuzun cevabı var.


Alıntı:
Kamulaştırmasız el atma önceleri yasalarda yer almamakta bu konu 16.05.1956T.1/6 sayılı İçt.Brl.Kararı ve Yargıtay Kararları ile düzenlenmekte idi.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa 18.06.2010 tarih 5999 sayılı kanunla eklenen Geçici 6.madde ile bu maddede değişiklik yapan 24.05.2013 tarih 6487 sayılı kanunun 21.maddesi ve 13.02.2011 tarih 6111 sayılı kanunun geçici 2.maddesi ile kamulaştırmasız el atma düzenlemeleri yasalarımıza girmiştir. Ayrıca konu ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 01.01.2012 T. 2010/83 E.2012/169 K. Sayılı ve 13.11.2014 T. 2013/95 E,2014/176 K.sayılı iki kararı bulunmaktadır.
Bu yasal düzenlemeler ile Anayasa mahkemesinin kararları ve kamulaştırmasız el atma davalarına bakan Yargıtay 5 ve 18 HD.lerinin kararları incelendiğinde,adli yargının görevine giren fiili el atmalar yönünden:
1.) Uzlaşma şartı
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa 5999 sayılı kanunla eklenen geçici 6.maddesinde 01.10.1956 ila 04.11.1983 arası kamulaştırmasız el atmalarda tazminat talebinde bulunulması halinde “öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesi esastır” şeklinde hüküm konulmuştur. 6111 sayılı kanunun geçici 2.maddesinde de, geçici 6.maddedeki hükmün 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ait davalarda da uygulanması öngörülmüş ise de, bu madde Anayasa Mahkemesinin 01.01.2012 T. 2010/83 E.2012/169 K. Sayılı kararı ile iptal edildiğinden, iptal kararından sonraki davalarda, 04.11.1983 tarihinden sonrası el atmalar için uzlaşmaya gidilmesi zorunluluğu kalmamıştır.
Bu dönemde Yargıtay 18.HD. dava açılmadan önce uzlaşma yoluna gidilmesini dava şartı olarak kabul etmiştir. 5.HD. uzlaşmayı esas kabul etmekle beraber, davacının uzlaşma başvurusu yapmadan da doğrudan dava açabileceğini benimsemiştir.
Sonradan çıkarılan 24.05.2013 tarih 6487 sayılı kanunun 21.maddesi ile geçici 6.maddede değişiklik yapılarak 1’nci fıkrada , 09.10.1956 ila 04.11.1983 arası kamulaştırmasız el atmalarda “ Bu maddeye göre yapılacak işlemlerde öncelikle uzlaşma usulünün uygulanması dava şartıdır” denilmiştir. Bu cümlenin iptali için yapılan başvuruyu Anayasa Mahkemesi 13.11.2014 T. 2013/95 E,2014/176 K.sayılı kararı ile ret etmiştir.
Böylece 09.10.1956 ile 04.11.1983 arası kamulaştırmasız el atmalarda uzlaşmanın dava şartı olduğu hususu kesinleşmiş olup, 5.HD.sinin uzlaşma olmadan da dava açılabileceği şeklindeki görüşünün yasal dayanağı kalmamıştır. 04.11.1983 tarihinden sonraki el atmalarda ise uzlaşma şart olmaktan çıkmıştır.

2.) Değerlendirme yöntemi
Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 6.maddenin 2’nci fıkrasında ve buna yollama yapan 6’ncı fıkrada "09.10.1956 ila 04.11.1983 arası kamulaştırmasız el atmalarda bedelin taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınarak dava tarihindeki değeri esas alınarak tespit edileceği " hükmü yer almıştır.
Değerlendirmede taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınacağına dair hükmün iptaline dair dava Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 T. 2013/95 E,2014/176 K.sayılı kararı ile ret edilmiştir.
Esasen bu tanım yeni bir tanım değildir. Eskiden beri de 5.HD.sinin oluşturduğu içtihat bu şekilde idi. 04.11.1983 den sonraki el atmalar için yasada bir hüküm bulunmamakla beraber bu kural içtihat ile hukukumuza yerleşmiş bulunduğundan aynı kural 04.11.1983 den sonraki kamulaştırmalarda da uygulanmaktadır.
18.HD.si bu kuralı aynen yazılı olduğu gibi uygularken, 5.HD.sinin yorumu biraz farklıdır. 5.HD.sinin önceki Başkanlarından Bekir YILDIRIM
“Dairemizin eskiden beri bu konudaki yorumu şu şekildedir. a. ) Taşınmaz el atma tarihinde arazi olmasına karşın dava tarihinde arsa niteliğini kazanmış ise taşınmaza idarece el atılmamış olsa ve maliki tarafından aynen bırakılsa idi zaten arsa olacağından arsa olarak kabulü ile bedele hükmedilmesi gerekir. b. ) Taşınmaz hem el atma hem de dava tarihinde arazi niteliğinde ise bu durumda el atma tarihinde niteliğine bakılması gerekir. Şöyle ki: aa) taşınmaz el atma tarihinde fıstık ağacı bulunmayan arazi ise, dava tarihinde taşınmazın bulunduğu bölgede fıstık bahçeleri vardır diye fıstık gelirine göre değil, münavebe ürünlerinin net gelirine göre değer biçilmelidir. bb. ) taşınmaz üzerinde el atma tarihinde 2 yaşında kayısı fidanları varsa,25 sene sonra açılan davada kayısı gelirine göre değil yine ekilebilir münavebe ürünlerine göre bedel belirlenmeli 2 yaşındaki kayısı fidanlarının dava tarihindeki bedeline hükmedilmelidir." diyerek dairenin görüşünü özetlemektedir. (Kamulaştırma ve kamulaştırmasız Elatma Davaları,2012 sh: 738,739)
Diğer yandan ,Geçici 6.maddenin 12’ncu fıkrasında yer alan imar uygulamalarından doğan bedel ödemesinde idarece tayin edilecek bedele yasal faiz uygulanarak bedelin tespitine dair hüküm Anayasa mahkemesinin 13.11.2014 T. 2013/95 E,2014/176 K.sayılı kararı ile iptal edildiğinden ayrıcalıklı bir bedel tespiti yöntemi imkanı kalmamıştır.
3.) İlamın icrası
Kesinleşen mahkeme ilamlarının icrasında, Geçici 6.maddenin 8.fıkrası ile , kamu hizmetlerini aksatmayacak şekilde bütçeden belli bir pay ayrılarak ödemelerin bu pay üzerinden yapılması ve ayrılan payın talepleri karşılamaması hâlinde ödemelerin gelecek yıllara aktarılarak taksitle ve garameten yapılması taksitli ödemelerde yasal faiz ödenmesi öngörülmüştür. Bu fıkraya yönelik dava Anayasa mahkemesinin 13.11.2014 T. 2013/95 E,2014/176 K.sayılı kararı ile ret edilmiştir. Bu hüküm 09.10.1956 ila 04.11.1983 arası kamulaştırmasız el atmalarda uygulanacak bir hükümdür.
İlamların icrasında, yukarıdaki sınırlayıcı hükmün Geçici 6.maddenin 13’ncü fıkrası ile 04.11.1983 tarihinden sonraki kamulaştırmalarda da uygulanması öngörülmüş ise de 13 fıkra Anayasa mahkemesinin 13.11.2014 T. 2013/95 E,2014/176 K.sayılı kararı ile iptal edilmiş olmakla , 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem için Yargıtay 12.HD.sinin “Kamulaştırma bedelinin arttırılması ilamlarında olduğu gibi, kamulaştırmasız el atma ilamlarında da ilamın kesinleştiği tarihe kadar geçen dönem için ilam uyarınca yasal faiz, kesinleşme tarihinden sonraki dönem için ise kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması suretiyle bedele yönelik hükmün icra edileceğine “ dair görüşü devam etmektedir. (12.HD. 30.04.2012 T. 2012/4504 E.2012/14546 K)
4.)Harç ve Vekalet Ücreti
kamulaştırmasız el atmadan doğan bedel davalarında değişen bir hüküm de harç ve vekalet ücreti ile ilgilidir.
Önceki yargı kararlarında, bu gibi davalar nispi harç ve nispi vekalet ücretine tabi idi.Geçici 6 ‘ncı maddede 6487 sayılı kanunun 21.maddesi ile yapılan değişiklik sonucu 7’nci fıkra ile “Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir “ hükmü konulmuştur. Bu madde hükmü 01.10.1956 ile 04.11.1983 arası kamulaştırmasız el atmalarda uygulanacaktır.
13 fıkra ile “ bu fıkra kapsamında ki taşınmazlar hakkında açılan her türlü davalarda “ denilip “ 04.11.1983 den sonraki dönem için açılan kamulaştırmasız el atma davaları” da kapsam içine alınmak suretiyle “7’nci fıkra hükümleri uygulanır “ denilerek 04.11.1983 den sonraki dönemdeki davalar da maktu harç ve maktu vekalet ücreti kapsamına alınmıştır.
Ne varki; 13 fıkra Anayasa mahkemesinin 13.11.2014 T. 2013/95 E,2014/176 K.sayılı kararı ile “09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihlerini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem için de uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği” gerekçesi ile iptal edilmiş olmakla ,bu durumda 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi harç ve vekalet ücretinin hükmedilmesi gerekir. “ ( 5.HD.23.03.2015 T.2015/2672 E.2015/5635 K.)