Mesajı Okuyun
Old 03-08-2018, 12:08   #5
Av. Mehmet Demirezen

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Fazladanödemeyeçözüm
Dava tarihinde bir kısım alacakların yargılama sürecinde zamanaşımına uğrayacağı kesin zaten, iş ilişkisi 4 yıl 7 ay sürmüş,sonuçta kanun adaleti değil somut olay adaleti var,bilirkişi raporunu tanzim ettiği tarihte de bir kısım işçilik alacakları zaten zamanaşımına uğramış, bilirkişi raporuna karşı itirazlarda ise zamanaşımı definde bulunulmamış, bu sebeple biz de davacı taraf olarak davamızı ıslah ettik,şimdi davanın esasına girildikten, taraf delilleri toplandıktan, tanıklar dinlendikten, bilirkişi raporu da alındıktan, uzun bir yargılama süreci geçirildikten(tam 2 yıl), zaman, emek ve para harcandıktan sonra, karar aşamasına yaklaşıldığı sırada, davanın kaybedileceğinin ve yüksek bir tazminat ödeneceğini anlayan davalının yasal sürelerde ısrarla kullanmayı unuttuğu, atladığı, sustuğu zamanaşımı savunmasını şimdi yapması kötüniyetli bir davranış(HMK.m.182)değil midir?


Siz ıslah talebinde bulunmadan karşı taraf zamanaşımı defiinde neden bulunsun ki? Belkide ıslah talebinde bulunmayacaksınız. Islah talebinde bulunup bulunmayacağınız hem davalı hem de mahkeme açısından tamamen bir faraziye.Bilindiği üzere hukukta faraziyeler üzerinden karar verilmez. Karşı tarafı bir faraziyeye karşı ''ıslah talebinde bulunma olasılığına karşı'' zamanaşımı definde bulunmamasından dolayı kötü niyetle itham ediyorsunuz..

Alacağın yargılama aşamasında zamanaşımına uğrayacağını bilmeniz ve ona göre (bilirkişi tarafından tespit yapılmamış olsa dahi) ıslah talebinde bulunmanız gerekiyordu. Malesef bu konuda sorumluluk davacıya ait.
Bu konuda yargıtay kararı bulabileceğinizi sanmıyorum