Mesajı Okuyun
Old 27-03-2008, 17:53   #3
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/13995
Karar: 2005/12763
Karar Tarihi: 23.12.2005

ÖZET: 2918 sayılı KTK. nun 85/1 nci maddesinde bir aracın işletilmesinden doğan sorumluluk, 85/3 ncü maddesinde ise işletilme halinde olmayan motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından doğan sorumluluk düzenlenmiştir. Somut olayda ilk halli gereken husus davalı işletenin sorumluluğunun bir tehlike sorumluluğu mu, yoksa kusur sorumluğumu olduğu hususudur. Mekanik sistemin benimsenmesi gerek ise de, bunun her somut olayın ve özellikle sürücüsünün amacı nazara alınarak değerlendirilmesi gerekeceği de açıktır. Örneğin kırmızı ışıkta beklemek durumunda olan bir araç sürücüsünün aracı stop etmesi veya sürücünün yol kenarındaki bir yerden adres sormak, herhangi bir şey almak için aracı kısa süreli hareketsiz bırakması, yani aracı terk maksadı taşımaması durumunda işletenin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olmadığını kabul etmek de yasa koyucunun amaçları ile bağdaşmayacaktır. Aracın işletilme halinde olmadığının, dolayısıyla sorumluluğunun bir tehlike sorumluluğu değil, kusur sorumluluğu olduğunun kabulü gerekir ve bu durumda da davacı tarafın KTK. nun 85/3 ncü maddesindeki durumların yani olaya işleten veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurunun veya araçtaki bozukluğun neden olduğunu kanıtlaması gerekir. Trafik sigortacısı işletenin sadece tehlike sorumluluğundan kaynaklanan mali sorumluluğunu üstlendiğinden ve aynı Yasa'nın 85/3 ncü maddesinde düzenlenen kusur sorumluluğu sigorta kapsamı dışında bulunduğundan park halinde olan ve işletilme halinde sayılmayan araçtan sirayet eden yangın sonucu kasko sigortalı araçta meydana gelen hasar ZMSS kapsamında bulunmadığından, mahkemece bu davalı aleyhine açılan davanın reddi gerekir.

(2918 S. K. m. 85, 91)

Dava: Taraflar arasında görülen davada B. Asliye 6. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 30.12.2003 gün ve 2002/888-2003/1501 sayılı kararı onayan Daire'nin 07.04.2005 gün ve 2004/5316-2004/3367 sayılı kararı aleyhinde davalılar vekilleri tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, davacıya kasko sigorta poliçesi ile sigortalı aracın davalı M. 'ye ait ve diğer davalıya ZMSS poliçesi ile sigortalı araçta çıkan yangının sirayetiyle hasarlandığını, davalının asli kusurlu bulunduğunu, hasar bedeli 21.200.000.000 TL. nin ödendiğini belirterek, hurda bedelinin tenziliyle ( 17.950.000.000 ) TL. nın ödeme tarihi 11.07.2002'den itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar vekilleri, davanın reddini istemişlerdir.

Mahkemece, davanın kabulüne 17.950.000.000 TL. nın ( davalı sigortanın limitle ve dava tarihinden itibaren faiziyle sorumlu olması kaydıyla ) ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte müştereken müteselsilen davalılardan tahsiline ilişkin olarak verilen karar, davalılar vekillerinin temyizi üzerine Dairemizce onanmış, bu kez davalılar vekilleri ayrı ayrı karar düzeltme isteminde bulunmuşlardır.

1- Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere, rizikoyu doğuran olaya ilişkin itfaiyece düzenlenen yangın raporu ve kollukça düzenlenen olay ve görgü tespit tutanağında saptanan bulgu ve verilere aykırı düşen davalı tanığının keşifteki anlatımına itibar edilmemesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalılardan M. vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Ancak, taraflarca çekişmesiz olduğu üzere yangın apartman önünde park halinde bulunan bu davalıya ait araçta başlamış ve buradan da davacı tarafa kasko sigortası ile sigortalı bulunan araca sirayet ederek kasko sigortalı aracın hasarına neden olmuştur.

2918 sayılı KTK. nun 85/1 nci maddesinde bir aracın işletilmesinden doğan sorumluluk, 85/3 ncü maddesinde ise işletilme halinde olmayan motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından doğan sorumluluk düzenlenmiştir.

2918 sayılı Yasa'nın 85/1 nci maddesinde düzenlenen sorumluluğun bir tehlike sorumluluğu olduğu doktrinde ve uygulamada duraksamaya meydan vermeyecek şekilde kabul edilmektedir. Anılan Yasa'nın 85/3 ncü maddesinde düzenlenen sorumluluğun ise bir tehlike sorumluluğu olmayıp, madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere bir kusur sorumluluğu olduğu ihtilafsızdır. Şu halde somut olayda ilk halli gereken husus davalı işletenin sorumluluğunun bir tehlike sorumluluğu mu, yoksa kusur sorumluğumu olduğu hususudur. Bu noktada üzerinde durulması gereken en önemli husus ise aracın işletilme halinde olmasından neyin anlaşılması gerektiğidir. Bu hususta bir kısım yazarlar aracın işletilme halinde olmasından anlaşılması gerekenin (ki bu görüş mekanik görüş olarak adlandırılmaktadır.) tehlikenin motorlu aracın mekanik aksamının çalışması, özellikle motor ve ışık düzeninin çalışması veya bunlar çalışmasa dahi aracın kendiliğinden de olsa ( örneğin park halinde bulunan bir aracın freninin veya vitesinin boşalarak kendiliğinden hareket etmesi gibi ) hareket halinde olmasını ararken, karşı görüşte olanlar ise aracın trafiğe çıkarılmasının ve karayolunda bulunmasının işletilme halinde olduğunun kabulü için yeterli bulunduğunu ve dava konusu olayda olduğu gibi karayolu sayılan yerlerde park halinde bulunan bir aracın işleteninin sorumluluğunun da tehlike sorumluluğu olduğunu kabul etmektedirler. ( Bu konudaki tartışmalar için Bkz. Tekinay/Akman Burcuoğlu-Altop, Borçlar Hukuku, İst. 1985, s.710 vd, ayrıca Bkz. Çetin Aşçıoğlu, Trafik Kazalarında Hukuki Sorumluluk ve Tazminat davaları, Ank, 1989,S.37 vd ).

Yasa'nın 85/3 ncü maddesinin açık hükmü karşısında mekanik sistemin benimsenmesi gerek ise de, bunun her somut olayın ve özellikle sürücüsünün amacı nazara alınarak değerlendirilmesi gerekeceği de açıktır. Örneğin kırmızı ışıkta beklemek durumunda olan bir araç sürücüsünün aracı stop etmesi veya sürücünün yol kenarındaki bir yerden adres sormak, herhangi bir şey almak için aracı kısa süreli hareketsiz bırakması, yani aracı terk maksadı taşımaması durumunda işletenin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olmadığını kabul etmek de yasa koyucunun amaçları ile bağdaşmayacaktır.

Bu genel açıklamalardan sonra somut uyuşmazlığa dönülecek olursa araç işleteni bulunan davalı aracını evinin önünde bulunan park yerine çektikten ve böylece aracı terk iradesiyle hareket ettikten bir süre sonra aracın arka koltuğunda başlayan yangın bilahare araçtaki LPG tankına sirayet etmiş ve tankın patlaması sonucu yangın büyüyerek sigortalı araca sirayet etmiştir. Bu durumda aracın işletilme halinde olmadığının, dolayısıyla sorumluluğunun bir tehlike sorumluluğu değil, kusur sorumluluğu olduğunun kabulü gerekir ve bu durumda da davacı tarafın KTK. nun 85/3 ncü maddesindeki durumların yani olaya işleten veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurunun veya araçtaki bozukluğun neden olduğunu kanıtlaması gerekir. Mahkemece Adli Tıp Kurumu'ndan alınan raporda kasko sigortalı araç hasarının %100 bu davalının kusurundan kaynaklandığı ifade edilmiş ise de, yangının hangi nedenle çıktığının bunda işleten davalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olup olmadığının veya yangının araçtaki bir bozukluktan ileri gelip gelmediğinin tespiti yapılmamış olduğundan, bu davalının bu yöne ilişen karar düzeltme itirazının kabulüyle Dairemizin 2004/5316 Esas, 2004/3367 Karar ve 17.04.2004 tarihli ilamının ortadan kaldırılarak, yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlerle davalı M. yararına bozulması gerekmiştir.

3- İ. Sigorta A.Ş. yönünden yapılan incelemeye gelince; yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere bu davalı diğer davalının işleteni olduğu aracın trafik sigortacısı olup, 2918 sayılı Yasa'nın 91/1 nci maddesi uyarınca trafik sigortacısı işletenin sadece tehlike sorumluluğundan kaynaklanan mali sorumluluğunu üstlendiğinden ve aynı Yasa'nın 85/3 ncü maddesinde düzenlenen kusur sorumluluğu sigorta kapsamı dışında bulunduğundan park halinde olan ve işletilme halinde sayılmayan araçtan sirayet eden yangın sonucu kasko sigortalı araçta meydana gelen hasar ZMSS kapsamında bulunmadığından, mahkemece bu davalı aleyhine açılan davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamakla, bu davalı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulüyle Dairemiz onama ilamının ortadan kaldırılarak, yerel mahkeme kararının bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

4- Diğer taraftan Dairemiz temyiz bozma ilamının karar nosu 2004/3367 olması gerekirken maddi hata sonucu 2005/3367 olarak yazılmış bulunduğundan bu hususun da düzeltilmesi cihetine gidilmiştir.

Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılardan M. vekilinin sair karar düzeltme itirazlarının reddine, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle M. vekilinin, (3) nolu bentte yazılı nedenlerle ise diğer davalı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin onama ilamının ortadan kaldırılarak, yerel mahkeme kararının (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davalı M. (3) nolu bentte yazılı nedenlerle ise diğer davalı sigorta şirketi yararına BOZULMASINA, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle Dairemiz temyiz ilamında yer alan <2005/3367 ibaresinin çıkartılarak yerine 2004/3367> ibaresinin yazılmasına, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harçlarının karar düzeltme isteyene iadesine, 23.12.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)