Mesajı Okuyun
Old 30-04-2009, 21:19   #4
fikirbay

 
Varsayılan biruni (beyruni) ile galile kıyaslamasından yola çıkarak gözümüzü açmak ve adil olmak

Sitede, sanırım Mitoloji üzerine bir tartışma sırasında, dünyanın döndüğünü düşünen ilk kişinin Galile olduğu ve bunun yanlış olduğunu iddia edenlerin bildirmeleri istenmiş.

Ben bildirmek isterim ki; Galile'den yaklaşık 500 yıl evvel, Biruni (Beyruni) adında bir bilim adamı dünyanın döndüğünü ve yuvarlaklığını tespit etmiş.

Harizmi ve İbn-Sina dönemi bilginlerinden olduğu biliniyor.

Adaletin kör gözünü açmak denilince aklıma bu geldi. Şu bağlamda; Teknik dışında da neredeyse tüm normlarımızı Avrupa'dan ve onun temel aldığı Yunan Mitolojisi'nden almak kaçınılmaz bir zorunlulukmuş gibi şartlandırılmışız.

Bunun en basit örneği, Amerika kıtasının 15. Yüzyıl'ın sonunda keşfedilmiş olduğunu beynimize yerleştirmiş olmamızdır.

Halbuki, 15. Yüzyıl'da Amerika adını verdiğimiz bir kıtanın yeryüzünde var olduğunu anlamış olanlar Avrupalılardır.

Amerika kıtasına Avrupalılar ayak bastıklarında; Apache, Comanche, Cherokee, Kentucky, Seminol, Mişuki, Siyu, Mevuk, Soson, Kahula, Payitu, Chayanne, Chevrolet, Corvette, Pontiac, Fox, Tahoe gibi pek çok Kızılderili ile Mayalar, İnkalar, Aztekler gibi belirli kültür normlarına sahip insanlar o kıtada yaşamakta idiler.

Amerika yerlilerinin Asya’lı kavimlerden oluştuğunun araştırılmasını istemeyen İngiliz (Büyük Britanya) emperyalizmidir. Zira, kıtanın sorgusuz sualsiz İngiliz egemenliği altında tutulması gerekmektedir. Tartışmaya açılması ne olur ne olmaz sakıncalıdır!? Büyümekte olan ve kendi roketini, uydusunu, nükleerini yapmaya başlayan Çin (veya Hindistan), yarın Avustralya kıtası benim burnumun dibidir ve benim 1,5 Milyar nüfusum var, nereden İngiliz’in oluyormuş bu kıta diyerek talepte de bulunabilir ve ultimatom verebilir. İngiliz, Çin’i uyuşturmakla bir yere varamamıştır ve belki de bu gibi sebepler yüzünden, İngiltere adına göstermelik Valilikler, birer Devlet statüsü ve görünümü ile, işgal edilen topraklarda hukuki bir temel gibi dünya kamuoyuna yutturulmaya çalışılmaktadır. Bunların sorgulanacağı günlerin yakın olduğunu görüyorum. Adalet heykelinin gözündeki bağcığın/bandajın açılması bunları görebilmemiz ve bu hesapların döndüğü dünyayı daha iyi anlamamız için yararlı olacaksa, ben dünden razıyım.

Gerçekten de Amerika kıtasındaki insanların Asya'dan göçmüş olabilecekleri de düşünüldüğünde, ki etnik ve fiziki görünüm dahi böyle bir soruyu sormamızı haklı kılacak gibidir, dünyanın neden Avrupa kültür normları ile ve Batı Gözlüğü ile görülmek zorunda olduğunu anlamak mümkün değildir.

Bu konularda hiçbir kompleksi bulunmayan çok değerli uluslararası Saygıdeğer Profesör Oktay Sinanoğlu'nun anlatımlarına ve kitaplarına bakmak yeterlidir.

Bir tv programında, Saygıdeğer Sinanoğlu, şöyle bir anekdot anlatmıştı: Türkiye'ye döndüğüm ilk zamanlar en yakın akrabalarım arasından bile bana, neden Yıldız Teknik Üniversitesi'ni seçtiğim, ODTÜ gibi bir üniversite dururken neden daha pasif bir okula yöneldiğim, sorulduğunda, onlara hatırlatmak zorunda kaldım ki, ben Yale Üniversitesi ve (şu an adını hatırlamadığım) bir diğer üniversitede kürsüleri olan bir bilim adamıyım ve ODTÜ kimya bölümünün de kurucularından biriyim. ODTÜ, elbette Amerikan sistemine uygun bir üniversitemizdir, ama ben doğrudan Amerika'dan geliyorum zaten.

Bu anekdot, zihinlerimizdeki yanılgıların ve toplum olarak çoğumuzun taşıdığı aşağılık duygusunun derecesini çok güzel ortaya koymaktadır.

Bu açıdan, heykelin gözünün bağını açmamız belki de elzemdir. Zira, Avrupa normları ile gözlerimiz öyle sıkı sıkıya bağlanmıştır ki, açtığımızda Kamau Kenyatta'nın ifadesiyle; elimizde bir İncil bulmaktan çekinir olduk doğrusu.

Bence bunlar anlamsız ve boş tartışmalardır ve sonu gelmez. Ayrıca, zamanımızı yarım yamalak bildiğimiz Mitolojik konuları ve Avrupa normlarını tartışarak geçirmemiz de kendi aklımızı köreltmektir. Bu konularda faydacı olmak daha önemli geliyor bana.

Asıl yapmamız gereken, Yasama, Yürütme ve Yargı sistemimizden Yasama ve Yürütme erkleri üzerinde milli iradenin söz hakkı mevcut iken, Yargı Erki üzerinde milli irade yerine egemen bürokratik sınıfların egemenliğinin nasıl kaldırılabileceğini, Yargı bağımsızlığının nasıl sağlanabileceğini veya bunun benzeri temaları tartışmak olmalıdır. Milletin gözünün açılmasını simgeliyecekse eğer o heykel, heykelin değil sadece gözleri, tümden çıplak kalmasına da razıyım kendi adıma.

Sevgilerimle.