Mesajı Okuyun
Old 24-03-2003, 21:06   #12
Nusret

 
Varsayılan Sacit Kayasu'ya Cevap

Sacit Kayasu arkadaşımızın yazdığı mesajı okuyarak verdiği hukuk mücadelesini (bence bu aynı zamanda politik bir mücadeledir de) ayrıntılı olarak öğrenmiş oldum. Bu olaydan, zamanında bir gazetede okuyarak haberdar olmuştum.

Sacit arkadaşımızı verdiği bu mücadeleden dolayı kutluyorum, ama yazdığı mesajdan dolayı da kınıyorum. Bizler, yani bu memleketin, bu halkın bilinçli evlatları, yaptığımız hiçbir şeyi, birileri bizi taltif etsin diye değil, sadece ve sadece onurlu yaşamanın bir gereği olduğu için yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz. Şimdi itiraz edilecektir, "ben taltif edilme değil, destek bekledim" diye. Ama yaptıklarından dolayı destek görmediği için pişmanlık duymak ile taltif edilmediği için kızgınlık duymak arasındaki sınır o kadar da kalın değildir.

Sacit Bey bilmez mi ki, demokratik hak ve özgürlükler için bu memlekette verdiği mücadele nedeniyle, kendisi gibi sadece işini (o da geçeci olarak) ve aile huzurunu değil, her şeyini, hatta yaşamını bile kaybetmiş kadınlı erkekli yüzlerce, binlerce yiğit vardır. Ve Sacit Bey, bu mücadelede bu tür serzenişlerin mücadelenin ahlakına aykırı olduğunu bilmez mi? Aklıma, 31 Mart 1981 tarihinde, 6 yıllık askeri öğrencilikten (3 yılı KAL'nde, 3 yılı da KHO'nda) sonra Teğmenliğe nasbına 1 yıl kala Kara Harp Okulu'ndan uzaklaştırıldıktan sonra, hayatının en büyük amacı beni, yani büyük oğlunu subay görmek olan babamın lafları geldi. O da böyle "Hani nerede arkadaşların, gelsin de sana yardım etsinler, seni kurtarsınlar!" demişti bana.

Babamın vefat ettiği sene, 1987'de İ.Ü. Hukuk Fakültesi'ni bitirmiştim. Neyse ki, rahmetli babama henüz sağken fakülteyi bitirdiğimi söyleyip gönlünü alabilmiştim. Aynı lafları, 5 yıllık avukat iken, 1993'te hakkımda DGM'lerde (hani şu düşünce suçları nedeniyle) açılan basın davalarından dolayı verilen gıyabi tevkif kararları nedeniyle mesleğimi fiilen yapamaz hale geldiğimde annemden de duymuş idim. Ve bu süreç yaklaşık 8 yıl sürdü, oğlumu 11 aylık iken bırakıp 2,5 yaşında iken alabilmiştim yanıma. Ama annem ve babam, sonuç itibariyle bilinçli olmayan iki işçi idi. Fakat bu mesajı yazmama sebep olan aynı türden serzenişlerin ve pişmanlık bildirilerinin sahibi ise memleketimizin aydın ve bilinçli bir insanı!?

Yukarıda yazdıklarıma kendi cephemden daha bir çok şey ekleyebilirim, ama gerek yok. Çünkü çok daha ağır bedeller ödeyen, bedel öderken de asla "yalnız bırakıldım, bu nedenle pişmanım" diye şikayet etmeyen insanlarımızın anıları bizi rahatsız eder. Ve bizler kendi cephemizden yaptıklarımızdan bahsetmeyi zul sayarız.

Sacit Bey'in yaptıkları iyidir, ama yetersizdir. Ve bu tür mesajlarla yaptıklarına gölge düşürmüştür. Kendisinden attığı onurlu bir adımın üzerine düşürdüğü bu gölgeyi bir an önce kaldırmasını dilerim.