Mesajı Okuyun
Old 27-03-2018, 20:43   #8
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Şartları mevcut ise alacaklı İİK.m.278/3-1 ve 280/1 uyarınca tasarrufun iptali davası açabilir.

T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/13647
K. 2014/1487
T. 11.2.2014

DAVA : Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalı borçlu M. S. S.'ın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 4.10.2006 tarihli boşanma ilamındaki protokol gereğince 13.10.2006 tarihinde eşi davalı S. S.'a devrettiğini belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini istemiştir.

Davalı borçlu vekili, müvekkilinin dava dışı borçlu şirketteki hisselerini 2004 yılında devrettiğini, takip konusu sözleşmelerdeki bazı imzaların müvekkiline ait olmadığını, borcun ipotek ile teminat altında bulunduğunu, davaya konu evin aile konutu olması sebebiyle boşanma tazminatı olarak davalı Sema'ya devredildiğini, tasarrufun borçtan önce yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı S. S. vekili, Kuşadası mahkemelerinin yetkili olduğunu, 23.11.2004 tarihli kredi sözleşmesindeki imzanın borçluya ait olmadığını, tasarrufun borçtan önce yapıldığını, davaya konu taşınmazın aile konutu olup müvekkilinin katkıları le alındığını, boşanmanın muvazaalı olmadığını, takip konusu alacağın ipotekler sebebiyle teminat altında olduğunu belirterek davanı reddini savunmuştur.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre;davalıların ayrı yaşadığı,boşanma tarihinde borçlu hakkında yapılmış bir icra takibi bulunmadığından borçlunun alacaklılarını zarara uğratma kastıyla hareket ettiğinden bahsedilemeyeceği, davalılar arasında yine bir mahkeme kararına dayalı tasarrufun iptali yoluna gidilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, İİK 277 vd. maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" sebebiyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü kişi üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal sebeple iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.

Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 madde bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve Kanunun bağışlama hükmünde olarak iptale tabi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.

İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli 3. şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.

Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 29.12.2003-23.11.2004 tarihleri arasında düzenlenen kredi sözleşmelerinden doğduğu, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği, 2.5.2011 tarihli kati aciz belgesinin sunulduğu, iptali istenen 13.10.2006 tarihli tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapıldığı, davanın 5 yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmaz davalı Sema tarafından davalı borçluya karşı 20.9.2006 tarihinde açılan ve 10.10.2006 tarihinde kesinleşen boşanma davası sırasında sunulan boşanma protokolü gereğince 13.10.2006 tarihinde devredilmiştir. İlke olarak taraflar arasında bir anlaşmazlığı hükme bağlayan ilamlara karşı tasarrufun iptali davası açılamaz ise de, boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmediğinden, tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı mahkemece yapılmış olduğundan alacaklısından mal kaçırma amacında olan borçlu bu yolla amacına uygun olarak bir mahkeme kararı elde edebileceğinden, tasarrufun tarafları karı koca olduğundan, boşanma protokolü ile borçlu koca tarafından karısına anlaşmalı boşanma sonucu düzenlenen boşanma protokolü gereğince boşanan eşe devredilen taşınmazlar hakkında iptal davası açılabilir.

Somut olayda da dava önkoşulları mevcut olduğundan davalı S. S.'ın davalı borçlunun karısı olması ve kocasının durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması sebebiyle davaya konu 13.10.2006 tarihli tasarrufun İİK 278/3-1 ve 280/1 maddeler gereğince takip konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddi isabetli görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz eden davacıya iadesine 11.2.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.