Mesajı Okuyun
Old 07-01-2006, 03:05   #3
nfb

 
Varsayılan

Sayın Akpunar' a katılıyorum. Verdiği örnek kararın istikrar kazandığından ben de emin değilim.O nedenle süresi içinde tam yargı davasını açmanız daha doğru olacaktır.

Ama yine de bazı hususları tartışmakta yarar görüyorum.

Olaya bir de şu örnekten bakalım. Bir fabrikada Özel Güvenlik görevlisi olarak çalışan bir personelin, işyerinde meydana gelen bir olayı önlemek için havaya ateş açması sonucu herhangi bir işçinin yaralanması ve sonuçta sakat kalması halinde bu bir işkazasıdır ve mağdurun dava hakkı 10 yıllık zamanaşımına tabidir.

Bir magandanın silahından çıkan bir kurşunla bir şahsın yaralanması halinde tabi olunacak zaman aşımı ceza zamanaşımıdır.

Gel gelelim idari kusur ya da idarenin ajanlarının hukuka aykırı eylemleri nedeniyle açılacak davalarda ise 1 yıllık HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE söz konusudur.

Özü itibariyle kaksız fiile dayanan her üç olayda idarenin sorumluluğunun bir yıılık süre sonrasında ortadan kalkması, adli yargıda görülecek diğer 2 örnekte zararın tamamının zamanaşımı süresi içinde belirlenebildiği halde idari yargıda ne ek dava ne de ıslah yoluyla zararın tamamının belirlenmesi ve karşılanmasının mümkün olmamasını birisi lütfen bana açıklasın.

Bu arada başka bir husus, sorudan henüz sakatlık olup olmadığının belirlenmediğini anlıyorum. Bu durumda bedensel sakatlık eğer olay tarihinden itibaren 1 yıılık süreden sonra belli olacak olursa, o takdirde daha henüz zarara ıttıla gerçekleşmemiş olacağından dava açma süresinin başlamayacağını düşünüyorum.(aynı gerekçe ile manevi tazminat talebinin de süresi başlamayacaktır zirakişinin sakat kalıp kalmayacağı henüz belli değildirO nedenle tavsiyem 1 yıllık süreniz dolmasına az bir süre kaldığında idareye yazılı olarak başvurmak suretiyle ( ve ne yazık ki miktar da belirterek) maddi manevi tazminat talebinde bulunmak olmalıdır.
Bir de eğer bedensel sakatlık oluşmuşsa, konunun uzmanından alacağanız harici bir bilirkişi raporu ile maddi tazminat miktarını belirlemek ve davayı o miktarın biraz üzerine çıkarak açmak yararlı olacaktır.

Cevabını bulamadığım bir başka konu ise, yine idari yargıda bu tür davalarda idare mahkemelerince verilen kararlarda faizin neden olay tarihinden değil de dava tarihinden itibaren işletildiğidir.

Böylece İdarenin vatandaştan daha üstün haklara sahip olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır.