Mesajı Okuyun
Old 21-08-2011, 00:53   #41
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Tüm görüşleri okudum ve tamamına aynen katılıyorum.
Tek ekleyebileceğim husus şudur.
1. Kararda borçlu ihtarname ile temerrüde düşürülmüş ve genel mahkemede temerrüt nedeniyle tahliye davası açılmıştır. Bu kararda Yargıtay açıkça "Temerrüt ihtarına dayanan tahliye davaları yasal içerikli ihtarnamenin tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde ihtara konu edilen aylara ait kira parasının ödenmemiş olmasıyla temerrüt olgusu gerçekleşir ve o tarihten itibaren davacı davasını açabilir. Dava açılması için yasada bir tavan süre sınırlaması olmamakla beraber bu hakkı elde eden kiralayanın makul ve münasip uzun bir süre kullanmaması ve bunun bir tehdit amacına dönüştürülmesini iyi niyet kuralları ile bağdaştırmak mümkün değildir." demektir. Demek ki yasada belirtilen 1 yıl ve 6 aylık sürelerle konunun bir ilgisi yoktur.
2. Kararda borçlu Örnek 51 (13) ile temerrüde düşürülmüştür. Örnek 13 gönderilen borçlunun borcu 30 gün içerisinde ödememesi ile temerrüt oluşur. Alacaklının İcra Mahkemesine gitmek gibi bir zarureti yoktur. Dilerse Sulh Hukuk mahkemesinde davasını açabilir. Böyle bir davada örnek 13 noterden gönderilen ihtarname gibi değerlendirilir. Mahkemeyi bağlayan 6 aylık süre itirazın kaldırılması için söz konusudur. Her iki kararda da borçlunun itirazı bulunmamaktadır Aynen 1. karardaki gibi davanın makul bir süre içerisinde açılıp açılmadığının değerlendirilmesi gerekir.

Sözün özü temerrütten sonraki kira paralarını ihtirazi kayıtsız kabul eden alacaklının kira döneminin bitimi üzerine kira sözleşmesinin yenilenmiş sayılmasına da sebep olacak şekilde geçmişe dönük temerrüt için tahliye davası açması iyiniyetli kabul edilmemektedir. Her durumda somut olayın özellikleri makul süreyi değiştirebilir. Bana göre alacaklının her ay kirasını ihtirazi kayıtla kabul etmesi halinde dava 5 yıllık zamanaşımı süresinin sonlarına doğru bile açılabilir. Yeter ki koşullar alacaklıyı haklı göstersin. Örneğin alacaklının düzenli kira parasına zaruri nedenlerle muhtaç olması alacaklıyı haklı gösteren bir sebep olarak kabul edilebilir.