Mesajı Okuyun
Old 08-02-2007, 22:19   #6
Hekimbaşı

 
Varsayılan Yüksek Hukuk Eğitimi değil, Hukukta Lisansüstü Eğitim denmeli

Sevgili arkadaşlar,

Bu başlığa yazanların neredeyse tamamen hukuk alanında yüksek lisans, doktora yapmak isteyen hukuk fakültesi mezunu olmayanlardan ibaret olduğunu gözlüyorum.

Belki de başlık yüzünden bu böyledir. Ama; lisans düzeyinde hukuk eğitimi almamış olanların hukuka ilgisi kadar, o eğitimi almış olanların da diğer alanlardaki yüksek lisanslara ilgi duyması, ve buna olanak tanınması taraftarıyım.

Ayrıca, konunun üst başlığındaki 'Yüksek Hukuk Eğitimi' ifadesini de yanlış buluyorum, çünkü yanlış algılamalara yol açıyor. Konuya 'Hukukta Lisansüstü Eğitim' diyerek yaklaşırsak, çok daha doğru algılanmasını sağlayabiliriz.

Olaylara at gözlüğüyle bakmamak gerekir. İnsan bir mesleki eğitim aldıktan sonra başka alanlara olan ilgisini farkedip, elinden geldiğince o alanlara yönelmek isteyebilir. Ben bunun somut bir örneğiyim. Bu mümkün. Öğrenmenin de yaşı yoktur. Dolayısıyla, her isteyen sadece hukuk alanında değil, bütün alanlarda önceki eğitim, deneyim ve birikimini tamamlayıcı yönde ilave eğitim alabilmelidir.

Ne yani? Bir kez bir fakültenin öğrencisi olduk diye, ömür boyu o yaftayı boynumuzda taşımak zorunda mıyız? Ya da tam tersine, bu şansı elde ettik diye, başkalarının elde etmesine engel olmamız mı gerekir?

Elbette, bunun önkoşulları, yeterlilik sınavları veya ders dökümleri (transkript) ile yerine getirilmek durumundadır. Ama hiç kimsenin belli bir lisansüstü programa katılımını engellemek düşünülemez.

Böyle bir yaklaşım, kast düzenini kabul eden toplumlara özgüdür. TC ne asla yakışmaz.

Kesinlikle hukuk okumak veya icra etmek istemem. Ama buna karşın sağlıkla ilgili sorunlar, hasta hakları, bilişim, fikri haklar alanlarında üniversitede tez hazırlamak, yasamaya katkıda bulunmak ve çalışmak isteyebilirim. Bu çalışma elbette uygulama temelinde olmayacaktır; ama uygulamanın dayandığı felsefe, yasama, içtihatlar ve bunların değerlendirilmesi alanlarında olabilir. Bu sadece bana değil, söz konusu alanlarda çalışmakta olan hukukçulara da yararlı olacaktır.

O halde; neden benim önüme ille de hukuk fakültesi mezunu olmak koşulu konmak gerekir? Bunun olumsuz sonuçlarını tıpçıların tekelindeki adli tıp uzmanlığında görürüz. Halbuki mühendisler, biyologlar, hukukçular, hatta ressamlar da aynı alanda uzman olabilirler. Belki her birinin uzmanlıkları farklı yetkiler edinmeleriyle sonuçlanabilir, fakat sonuçta herhangi biri, diğeri olmaksızın bir bütün oluşturmaz.

Bu diploma ile meslek ve statü elde etme hastalığı ülkemize özgüdür. Ataerkil, statükocu toplumun bize öğretisidir. Meslek kuruluşları da bunu körüklemeyi pek severler. Anglosakson eğitim sisteminde ise; hemen hemen herkes, gerekli önkoşullara sahipse, her istediği dalda üst eğitimler alabilmektedir. Kimse kimseye 'sen ne mezunusun' dememekte, 'hangi dersleri aldın, ne başarı elde ettin' diye sormaktadır. Ayrıca, bir fakültede üst öğretim almak, hiç kimseye o fakülte mezunlarının meslekleriyle ilgili uygulama hak ve yetkilerini de kazandırmamaktadır. Bu sistemin başarısını ABD nin vardığı yerle ölçersek, tartışmasız günümüzün en iyisi olduğu ortadadır.

Bu nedenle, eğer kendi görüşünü belirtmişse, Sn. İlhan ın sözlerine katılmadığımı belirtmek zorundayım. Fakat, korkarım ki o kendi görüşünü değil, uygulamayı ifade ediyor, ki bu çok daha korkutucu ...

Öğretiler (disiplinler) arası iletişim ve kaynaşma, etkileşim dolayısıyla gelişmenin olmazsa olmaz önkoşuludur. Aksi takdirde kör, sağır ve hatta kendi meslekdaşlarımız dışında dilsiz kalırız.

Kaldı ki hukuk, insanoğlunun kendi başına ve en son geliştirdiği, herşeyini bütünüyle kendi inşa ettiği bir kurallar bütünüdür. Yani, matematik, mantık ve felsefe gibi herkes sadece okuyarak öğrenme olanağına sahiptir. Uygulama (avukatlık, savcılık, hakimlik vs) ise elbette bambaşka bilgi ve beceriler isteyebilir. Ama yüksek lisans ve doktora derken herhalde bunlardan söz etmiyoruz. Anayasa hukuku konusunda doktora yapan herkes de, hukuk fakültesi mezunu olsa bile, anayasa mahkemesi üyesi olmuyor değil mi? Ama makaleler yayınlayabilir, kitap yazabilir, belli konularda ders de verebilir. İsterse de evinde oturur.

Özetle; bunlar bambaşka şeylerdir. Fakat, hukuk alanında bir üst eğitim almanın amacı hukuk uygulaması içinde yer almak ise, bunu doğru bulmadığımı belirtmek zorundayım. O zaman, bu mesleki eğitim almayı zorunlu kılmalıdır. Elbette çok yakın eğitimleri almış olanlar ders dökümleri ekinde ve tamamlayıcı derslerde başarılı oldukları takdirde bunu talep edebilirler; ama bunun o fakülteyi en başından okumaktan pek de farkı kalmaz zaten.

Yabancılar bu işi şöyle çözmüşler: meslek olarak hukuk, tıp, mühendislik vs gibi majör işler icra edilecekse, staj ve / veya sınav koymuşlar. Yeterliliğini gösteremeyenler mesleği icra edemiyor, o fakültenin mezunu olsa bile. Gerekli ders dökümünü sağlayamayanlarsa sınava bile giremiyor. Yani, bir tıp fakültesinde kürsüde profesör bile olsanız, bu sınavda yeterli olmadıkça hekimlik mesleğini icra edemiyorsunuz. Araştırma yapabilir, ders verebilir, makale yayınlayabilir, kitap yazabilir, dekan olabilirsiniz; hatta hasta vizitelerine bile katılabilirsiniz; ama hastaya elinizi süremezsiniz. Ve ABD deki hekimler bu sınavlara birkaç yıl arayla girmek zorundalar. Çoğuna bu sınavlara girmenin önkoşulu olarak belli süre hizmet içi eğitim şart koşuluyor. Benzer şeylerin avukatlar için de olduğunu duydum, ama nasıldır bilemiyorum. Bu sayede, master, doktora gibi akademik faaliyetler ile uygulama birbirinden kesin çizgilerle ayrılmış.

Bana sorarsanız, sadece hukuk fakültesi mezununu kabul ederim diyenler, önkoşul koyma açısından kendilerini yeterli görmeyenler; ya da bununla uğraşmak istemeyenlerdir.

Ülkemizde bunu da anlayışla karşılamak gerekebilir. Çünkü bizim fakültelerimiz birbirinden tamamiyle kopuk yapıdadır. Yani, mühendislik fakültelerinde verilen 'iş hukuku' dersleri ile hukuk fakültesinde verilenler arasında uçurumlar vardır. Bu nedenle, transkriptinde 'iş hukuku' görünen bir öğrencinin o dersleri ne içerikte aldığının bir standardı yoktur. Kimse de bunlarla uğraşmaz. Lisansüstü program açan neden uğraşsın ki?

Saygılarımla,