Mesajı Okuyun
Old 14-02-2007, 10:17   #7
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 1991/4239
K. 1992/1246
T. 12.3.1992
• KESİN VADE ( Öngörülen Tarihin Geçmesiyle Temerrüdün Oluşacağı )
• AYNEN İFA VE CEZA ( Dekorasyon İşlerinin Kesin Olarak Kararlaştırılan Vadede Tamamlanmaması )
• TEMERRÜT ( Kesin Vade Varsa İhtara Gerek Kalmaması )
818/m.106/2,107
6762/m.24
743/m.2
ÖZET : Taahhütnamede işin teslimi gereken tarih kesin vadeye bağlanmış olup bizatihi bu tarihin geçmesiyle BK.nun 107. maddesi uyarınca davalının temerrüdü oluşmuştur. Artık bundan sonra davalıya ayrıca bir uyarı çekmeye lüzum ve zaruret bulunmamaktadır.

BK.nun 106/2. maddesi gereğince borçlunun temerrüdünün gerçekleşmesi halinde alacaklı her zaman onun ifasını talep ve gecikmeden doğan zarar ve ziyanını isteyebilir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın, ( Gebze Asliye Birinci Hukuk Hakimliği )nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 16.5.1991 tarih ve 470-235 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili; davalının müvekkiline ait dört adet evin dekorasyon işini yapıp engeç 31.5.1988 tarihinde teslim etmeyi, teslim edemediği takdirde her geçen gün için ( 100.000 ) lira cezai şartı ödemeyi kabul ettiği halde işin hala tamamlanmadığını ileri sürerek ( 32.000.000 ) liranın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, mahkemece toplanan delillere göre işin henüz ikmal edilmediği, kalan işin 35 günde tamamlanabileceği görüşüyle 35 günlük ceza tutarı ( 3.500.000 ) liranın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dosyada mevcut ve ihtilafsız bulunan 9.2.1988 tarihli ( Anlaşmadır ) başlıklı belge ile davalı, davacıya ait dekorasyon işlerini ( 31.5.1988 ) tarihine kadar yapıp teslim etmeyi üstlenmiştir. Aynı sözleşmede belirtilen ödemeler davacı tarafından zamanında yerine getirilmiş, buna rağmen iş zamanında bitirilmemiştir. Davalı taraf savunmasında, işyerinin kendisine geç teslim edildiğini, ödemelerin zamanında yapılmadığını ve bu yüzden işin geciktiğini savunmuş ise de bilahare, ödemelerin zamanında yapıldığını kabul ettiği gibi, diğer savunmasını da belgelendirmemiş bulunmakla davacının BK.nun 81. maddesinde belirlenen edimini zamanında yerine getirdiği ve bir temerrüdünün bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Taahhütnamede işin teslimi gereken tarih ( 31.5.1988 ) olarak kesin vadeye bağlanmış olup bizatihi bu tarihin geçmesiyle BK.nun 107. maddesi uyarınca davalının temerrüdü oluşmuştur. Artık bundan sonra davalıya ayrıca bir uyarı çekmeye lüzum ve zaruret bulunmamaktadır.

BK.nun 106/2. maddesi gereğince borçlunun temerrüdünün gerçekleşmesi halinde alacaklı her zaman onun ifasını talep ve gecikmeden doğan zarar ve ziyanını isteyebilir. Davada da bu madde uyarınca akdin ifası ve zarar ziyan istenmiştir. Taahhütnamede belirlenen şartı ceza ifaya ekli nitelikte bulunduğundan, akdin ifasıyla birlikte istenebileceğinde bir tereddüt yoktur.

Doktrinde ve Yargıtay uygulamalarında akdin ifasının ve gecikmeden doğan zararın zamanaşımı süresine kadar istenebileceği kabul edilmektedir. Şüphesiz çok uzun bir süre bekleyip münasip olmayan bir zamanda akdin ifasının istenmesi iyi niyet kurallarıyla bağdaşmaz. Ancak olayda belli sürenin bitimiyle davalı temerrüdü oluşmuş ve davalı işe devam ederek ve davacıyı oyalayarak uzun süre işin yarım kalmasına neden olmuştur. Olayda teslim süresinin uzatılmasını gerektiren sebepler ileri sürülmüş ise de ispatlanamamıştır. İşin gecikmesinde davacının hiçbir kusuru yoktur. Bu nedenle ihtilaflı işte BK.nun 98-44. maddelerinin ve MK.nun 2. maddesinin uygulama alanı da bulunmamaktadır. Davacı iyiniyetle ödemelerini yapmış ve işin teslimini beklemiştir. Kusurlu ve mütemerrit olan davalıdır. Gecikmeden doğan zarar olayda baştan kararlaştırılmış ve günlük ( 100.000 ) lira olarak belirlenmiştir. Bu miktar tarafların ispat zorunda bulunmadıkları asgari zarardır. Cezai şart olarak taahhütnameye dercedilmiştir. Davalı tarafın tacir olduğu hususunda ihtilaf bulunmadığından cezanın tenkisi de ( BK.nun 161/son; TTK. 24 ) mümkün değildir. Bu durumda yüklenici olan davalının işi zamanında teslim etmemesinden doğan cezai şartı davacıya hiçbir indirim yapmaksızın ödemesi sözleşmeye, BK.nun 356/1. maddesindeki özen borcuna ve doğruluk ve güven kurallarına uygun düşecektir ( HGK.nun 9.10.1991 gün, E: 1991/15-340 K: 1991/467 sayılı kararı da bu doğrultudadır ).

O halde, mahkemece teslim tarihi olan 31.5.1988'den dava tarihine kadar oluşan cezai şartın tamamına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde 35 günle sınırlı olarak davanın kabulü doğru görülmemiş temyiz itirazlarının kabulüyle kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı işveren yararına ( BOZULMASINA ), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 12.3.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.