Mesajı Okuyun
Old 24-11-2011, 10:58   #13
üye7160

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi
Esas: 2008/24008
Karar: 2009/4287
Karar Tarihi: 03.03.2009


TÜKETİCİ KREDİSİ - ŞAHSİ TEMİNAT VERİLDİĞİ - ASIL BORÇLU ALEYHİNE TAKİP SEMERESİZ KALMADIKÇA KEFİLLERDEN BORCUN İFASININ İSTENEMEYECEĞİ - ASIL BORÇLU İLE BİRLİKTE KEFİL HAKKINDA TAKİP YAPILAMAYACAK OLUŞU - İTİRAZIN KALDIRILMASI İSTEMİNİN REDDİ GEREĞİ

ÖZET: Somut olayda <Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemez> düzenlemesini getirmiştir. Bu nedenledir ki; alacaklı banka, asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takip semeresiz kalmadıkça kefillerden borcun ifasını isteyemez. Yasa'nın bu hükmü emredici nitelikte olup, mahkemece re'sen dikkate alınması zorunludur. Bu durumda asıl borçlu ile birlikte kefil hakkında takip yapılması yukarıda açıklanan yasa hükmüne aykırı olduğundan, mahkemece alacaklının borçlu kefil hakkındaki itirazın kaldırılması isteminin reddi gerekir.

(4077 S. K. m. 10)

Dava: Mahalli mahkemece verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı bankanın tüketici kredi sözleşmesine dayanarak asıl borçlu ile birlikte kredi sözleşmesinin kefili olan muteriz borçlu hakkında genel haciz yoluyla takip başlattığı görülmüştür.

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa'nın 10. maddesinin 3. fıkrası <Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemez> düzenlemesini getirmiştir. Bu nedenledir ki; alacaklı banka, asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takip semeresiz kalmadıkça kefillerden borcun ifasını isteyemez. Yasa'nın bu hükmü emredici nitelikte olup, mahkemece re'sen dikkate alınması zorunludur. Bu durumda asıl borçlu ile birlikte kefil hakkında takip yapılması yukarıda açıklanan yasa hükmüne aykırı olduğundan, mahkemece alacaklının borçlu kefil hakkındaki itirazın kaldırılması isteminin reddi yerine, bu hususun gözardı edilerek istemin kabulü isabetsizdir.

Sonuç: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 03.03.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)