Mesajı Okuyun
Old 09-05-2011, 01:18   #4
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi

E:1995/5196
K:1996/5335
T:09.10.1996

Davacılar, murişlerinin iş Kazası sonucu ölümünben doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, 2.071.000.000.-TL maddi ve 40.000.000.-TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacılara verilmesine karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine (...) aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-(...)
2- Hükme dayanak alınan kusur raPorunda davalı Karadeniz Bakır İşletmeleri A.Ş.'nin %15, güvenlik görevlisi Melnat Tekin'in %15, dava dışı bulunan üçüncü kişi durumunda olan Şenbay Nakliyat Kollektif Şirketinin ve şoförünün toplam %70 oranında kusurlu bulunduğu açıktır. Öte yandan, davanın, dayanışmalı sorumluluk esasları gözönünde tutularak açılmadığı gibi dava dilekçesindeki sözlerden ve ileri sürülen olaylardan ve bunların yorumundan, davacının dolaylı biçimde müteselsil bir ödetme isteğinde bulunduğu da anlaşılmamaktadır.
Hal böyle olunca, davalı İdare ile çalıştırdığı güvenlik görevlisinin kusur oranı gözönünde tutularak tazminata hükmetmek gerekirken dava dışı bulunan Şenbay Nakliyat Kollektif şirketi ve şoförünün kusurundan da davalının sorumlu tutulması isabetli değildir.
O halde, davalının bu yonleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır, (09.10.1995).
KARŞI OY GEREKÇESİ
Davacılar,zararlı sonucu meydana getiren müteselsil borçlulardan biri aleyhine dava açmış ve zararın giderilmesini istemislerdir. Birden çok kimsenin kusurları ile birlikte neden oldukları zarardan sorumlulukları düzenleyen Borçlar Kanununun 50, 51 ve 142. maddeleri hükmüne dayanarak zararın tümü muteselsil sorumlulardan birinden istenebilecegi gibi, sorumluların hepsi aleyhine acılacak tek bir dava ile de talep edilebilir. Dava dılekçesinde açıkça müteselsil sorumluluktan bahsedilmemiş veya kusurları oranında tahsil işlenmişse kural olarak ancak kusur oranında hüküm tesisi gerekmekte ise de, dava dilekçesinde müteselsil sözcüğü yazılmamakla beraber, ileri sürülen olaylar ve bunların yorumundan dolaylı şekilde müteselsilen ödetme isteği bulunduğu anlaşılıyorsa, istemin müteselsil sorumluluğa dayandırıldığım kabul etmek gerekir.
Bu davada da davacı, davalı idarenin taşıma sözleşmesi yaptığı A.Ş. ve onun işçilerinin eylemlerini anlatmış, kusur oranına dayanan bir tahsil istemi de belirtmeden fazlaya dair hakları da saklı tutarak, sadece davalı idareyi dava etmistir. Artık davacının davalıdan kusuru oranında bir talepte bulunduğunu ileri sürmek mümkün değildir. Davacıların, zararlı sonucu meydana getiren müteselsil borçlulardan biri aleyhine açtıkları davada zararın tümünü talep etmeleri ortülu olarak degil, aksıne Borclar Kanununun 142. maddesinde de öngörülen teselsül kuralına dayandığının açık bir kanıtıdır. (Yargıtay H.G.K. 24.6.1983 - 1981/9-533 E. 1983/724 K., Yargıtay 4.H.D. 25.11.1981 gün ve 11641 E.-12762 K. Yargıtay 11.H.D. 22.3.1984 gün, 1694 E. 1652 K. sayılı ilamları)
Öte yandan, Sayın çoğunluğun, davada talep olmadığı için müteselsil sorumluluğu kabul etmeyip yine talep olmadığı halde paylı sorumluluğu kabul etmesi açık bir çelişki yaratmaktadır. Ayrıca, davada taraf olmayan taşıyıcı firma işçisi Mehmet Tekin'in kusurundan davalıyı sorumlu tutması: da diğer bir çelişkidir.
O halde, c avalinin zararın tümünden sorumlu olduğu ve olayın özünde teselsül kuralına dayanıldığı gözetilerek verilen kararın onanması gerekir. Yukarda belirtilen gerekçeler ile çoğunluk görüşüne karşıyım.
M. Serpil ÖZGENÇ
Muhalif Üye