Mesajı Okuyun
Old 23-07-2009, 15:14   #3
Emin Cihan UYSAL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.B.Demirci
muris muvazaası davasında davalı tarafız, muris ,oğlu ve gelini ile yaşadığı tek evini gelinine satmış.65bin liralık banka makbuzu elimizde ,keşfen evin değeri de o tarihte 50bin lira olarak tespit edilmiş.ancak bu para ortada yok.elimizdeki bu makbuza dayanarak davayı nasıl lehimize sonuçlandırabiliriz? bu konuda emsal yargıtay kararları bulabilen var mı?

Alıntı:
Yazan Av.Şentürk DURSUN
Sayın meslekdaşım,
Açacağınız tenkis davasında muris muvazaası her türlü delille kanıtlandığında miras hissenize kavuşursunuz. Bu konuda çok sayıda içtihat var. Selamalr, başarılar.23.07.2009,13.33

Sayın Dursun,
Sanıyorum bir yanlış anlaşılma var.

Sayın Demirci, banka makbuzu ile satış tarihleri aynı gün veya yakın günler olarak gözüküyorsa, satış işleminin tamamlandığını ispat açısından kolaylık sağlayacağı ve akit unsurlarının yerine getirilmesi bakımından işlemin ayakta kalacağı, ayrıca ödenmediğine dair ispat yükünün de sizde değil davacıda olacağı kanaatindeyim.

Konu ile ilgili ve yarar sağlacayacağını düşündüğüm bir yüksek mahkeme ilamı da aşağıda paylaşılmıştır.

Saygılar sunarım.

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/1983

K. 2003/2729

T. 12.3.2003

- TAPUNUN İPTALİ VE TESCİL DAVASI ( Mal Kaçırma Kastıyla Yaşılan Taşınmaz Temlikinin Muvazaa Sayılması Tapu Kaydının İptal Edilmesi )

- MUVAZAA ( Yerel Mahkemenin Muvazaa Nedenine Dayanmasının Yasal Dayanağının Olmaması )

- SATIŞ AKTİNİN TEMEL UNSURU ( Borçlar Hukukuna Göre Semen ve Bedel Satış Aktinin Temel Unsuru Olması )

- İSPAT ( Resmi Akit Taplosunda Davalının Aldığı Pay Karşılığı Bedelini Ödediğinin Belli Olması ve Aksinin İspatlanamaması )

818/m.182

ÖZET : Borçlar Kanununun 182. maddesi hükmüne göre semen ve bedel satış akdinin temel unsurlarıdır. Eğer bir satış akdinde yasanın öngördüğü anlamda verilen şey karşılığında bedel alınmışsa o akdin tamam olduğu kabul edilir.Somut olayda, davalının miras bırakandan aldığı pay karşılığı bir milyar lirayı ödediği, resmi akit tablosuyla bellidir. Bu bedelin ödenmediği de iddia ve ispat edilmiş değildir. Bu durumda taraflar arasındaki satış aktinin geçerli bir akit olduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle, 1.4.1974 tarih ½ sayılı İnançları Birleştirme Kararında tanımını bulan muvazaa olgusunun eldeki davada gerçekleştiğini söyleyebilmek mümkün değildir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada:
Davacılar, muris Ahmet Vural'ın kendilerinden mal kaçırmak amacıyla çekişmeli 3 parsel sayılı taşınmazdaki 193/1062 paydan 93/1062 payını satış gibi oğlu olan davalıya temlik ettiğini ileri sürerek, miras payları oranında iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Davalı, taşınmazı bedelini ödemek suretiyle satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi A. Sevil Çalıkoğlu tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, işlemin muvazaalı olduğundan bahisle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğine, toplanan delillere göre, tarafların ortak miras bırakan Ahmet V.'ın dava konusu 3 parseldeki, 93/1062 payını bir milyar bedelle, davalı oğluna temlik ettiği, anlaşılmaktadır. Yerinde yapılan keşfte de çekişmeli pay bedelinin bir milyar lira olduğu belirlenmiştir.
Borçlar Kanununun 182. maddesi hükmüne göre semen ve bedel satış akdinin temel unsurlarıdır. Eğer bir satış akdinde yasanın öngördüğü anlamda verilen şey karşılığında bedel alınmışsa o akdin tamam olduğu kabul edilir.
Somut olayda, davalının miras bırakandan aldığı pay karşılığı bir milyar lirayı ödediği, resmi akit tablosuyla bellidir. Bu bedelin ödenmediği de iddia ve ispat edilmiş değildir. Bu durumda taraflar arasındaki satış aktinin geçerli bir akit olduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle, 1.4.1974 tarih ½ sayılı İnançları Birleştirme Kararında tanımını bulan muvazaa olgusunun eldeki davada gerçekleştiğini söyleyebilmek mümkün değildir. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA alınan peşin harrcın temyiz edene geri verilmesin 12.3.2003 tarihinde oylirliğiyle karar verildi.