Mesajı Okuyun
Old 06-01-2012, 16:44   #2
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan FIRAT POLAT ZORBA
Sayın Meslektaşlarım;

Elimizde içinden çıkamadığımız bir dava var. Konuyu özetlyecek olursam;

Alacaklı tarafça Borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılıyor ve takip sonrası Borçlu'ya ait taşiınmazlara haciz konuluyor. Akabinde Borçlu tarafça Alacaklı aleyhine senet üzerinde tahrifat ve ekleme yapmak sebebi ile suç duyurusunda bulunuluyor ve Alacaklı yargılanıp ceza alıyor. Ancak Yargıtay bu ceayı bozuyor ve yargılaması halen devam ediyor. Yargılamanın sebebi Borçlu tarafça verilen imzalı beyaz kağıt üzerine sonradan senet şekli vermek.
Bu aşamaya kadar benim müvekkilim konuya dahil değildir.
Bu sırada alacaklı tarafça taşınmazlar satışa çıkarılıyor ve bu aşamada benim müvekkilim ihaleye katılarak ve parasını ödeyerek taşınmazları ihale ile alıyor. İhaleye karşı borçlu tarafça İcra Hukuk Mahkemesinde fesih davası açılmasına rağmen red ile sonuçlanıyor ve kesinleşiyor. Borçlu bu esnada Asliye Ticaret Mahkemesinde devam eden menfi tespit davasında ihtiyati, tedbir kararı alarak takibi durduruyor. Durdurma kararına istinaden ihale kesinleşmesine rağmen müvekkil adına taşınmazları tapuya tescil ettiremiyoruz.
Devam eden menfi tespit davasına fer'i müdahil olarak katıldık ve tedbirin kaldırılmasını yahut değiştirilmesini ( tarafımızdan yatırılan paranın çekilmemesi yönünde devamı ile taşınmazın devrine engel tedbirin kaldırılması ) talep ettik. Ancak Ticaret Mahkemesi her celsede taleplerimi reddediyor.
Konu ile ilgili fikri olan ve mümkünse emsal kararı olan meslektaşlarımın cevaplarını bekliyorum.

Merhabalar;

Menfi tespit davası sırasında verilen tedbir kararının -kural olarak- taşınmazın rızaen devrini engellemesi ancak cebri icra ile satışına engel olmaması gerekir. Burada aslolan mahkemenin verdiği tedbir kararının niteliğidir:

Alıntı:
T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/9603
Karar: 2002/10780
Karar Tarihi: 23.05.2002

Dava: Yukarıda gün ve numarası yazılı merci kararının müddeti içerisinde temyizen incelenmesi şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: İhtiyati tedbir kararı taşınmazın rızaen 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesini amaçlayan bir karar olup, cebri icra yolu ile devir işlemlerini engellemez. Şikayetin kabulüne karar verilmek gerekirken, reddine karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarda açıklanan sebeple İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 23.05.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Alıntı:
T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/7667
Karar: 2004/10410
Karar Tarihi: 27.04.2004

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/238 esas sayılı dosyası üzerinden verilen 09.04.1959 tarihli ihtiyati tedbir kararı, borçluya ait taşınmazların üçüncü kişilere rızaen devir ve temlikinin önlenmesine yönelik olup, bu taşınmazların cebri icra ile satılmasını önleyici nitelikte değildir. İcra Müdürlüğünce satış isteminin anılan ihtiyati tedbir kararının satışa engel teşkil ettiğinden bahisle reddine dair 23.12.2002 tarihli kararı doğru değildir. Mahkemece anılan icra müdürü kararına yönelik şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMKA28. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 27.04.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

Alıntı:
T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/10439
Karar: 2005/13734
Karar Tarihi: 24.06.2005

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Şikayete konu, HUMK'nun 101 ve 103. maddelerine göre verilen ihtiyati tedbir kararının incelenmesinde; tedbirin, taşınmazların 3. kişileri rıza ile yapılacak devir ve temliklerinin önlenmesine ilişin olarak verildiği, bu tedbirin cebri icrayı kapsar nitelikte olmadığı görülmüştür. Tapu Sicil Müdürlüğü ve Satış Müdürlüklerine tedbir kararının gönderilmesine ilişkin karar verilmiş olması da bilgi edinilmesi amacına yönelik olup, cebri icra yoluyla yapılacak takip ve satışları engeller mahiyette olmadığından mahkemece icra müdürü işleminin iptaline karar vermek gerekirken şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 24.06.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

Alıntı:
T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/17954
Karar: 2005/21826
Karar Tarihi: 11.11.2005

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Alacaklı tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibin kesinleşmesinden sonra, alacaklının satış işlemlerini başlattığı anlaşılmaktadır. İcra müdürlüğünce, taşınmazın kaydına hacizden önce tedbir konulması nedeniyle tedbiri koyan mahkemeden taşınmazın satışının yapılıp yapılamayacağı konusunda görüş sorulmuş, ilgili mahkemece de, istemin alacak iddiasına dayalı olmasından ötürü ihtiyati tedbire konu taşınmazın satışının bu karardan dolayı mümkün bulunmadığı, tedbirli hali ile dahi satışının olanaklı olmadığının bildirilmesi üzerine anılan müdürlükçe alacaklının satış talebinin reddine karar verildiği görülmektedir.

Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/558 Esas sayılı dosyasında davacısının S. E., davalısının ise takip borçlusu E. S. olduğu, takip alacaklısının ise bu dosyada taraf bulunmadığı, verilen tedbir kararının taşınmazın maliki olan borçlunun rızaen bu taşınmazını üçüncü kişilere satmasına engel olunmasına yönelik olup bu taşınmazın başka kişilerce malikin borçları açısından cebri icra yolu ile haczedilip satışının yapılmasına mani teşkil etmez. İcra müdürlüğünce satış işlemlerine devam edilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan icra mahkemesince alacaklının şikayetinin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 11.11.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

Saygılarımla...