Mesajı Okuyun
Old 11-02-2019, 15:18   #4
para_doks

 
Varsayılan

T.C. Yargıtay
8. Hukuk Dairesi

Esas: 2015/22086
Karar: 2016/8166
Karar Tarihi: 03.05.2016

KATILMA ALACAĞI DAVASI - DAVACI LEHİNE HUKUK VE HAKKANİYETE UYGUN BİR ORAN BELİRLENEREK TALEP MİKTARI DA GÖZETİLEREK DAVACI LEHİNE ALACAĞA HÜKMEDİLMESİ GEREĞİ - DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMESİNİN İSABETSİZLİĞİ - HÜKMÜN BOZULDUĞU

ÖZET: Mahkemece, davacı erkeğin özel alışkanlıkları nedeniyle kişisel harcamalarının fazla olduğu, bundan ayrı 743 sayılı TKM'nun 152. maddesi uyarınca aileyi geçindirme yükümlülüğü bulunduğu, bu nedenle tasarruf edeceği miktarın davalı kadına göre daha az oranda olabileceği göz önünde bulundurularak TMK'nun 4 ve TBK 50 -51. maddeleri uyarınca davacı lehine hukuk ve hakkaniyete uygun bir oran belirlenerek taşınmazın dava tarihi itibariyle değeri ile çarpılması sonucu tespit edilecek miktarca ve talep miktarı da gözetilerek davacı lehine alacağa hükmedilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.

(6100 S. K. m. 33) (4721 S. K. m. 4, 202, 219, 222, 228, 229, 230, 235, 236) (6098 S. K. m. 50, 51)

Dava ve Karar: ... ile ... aralarındaki katkı payı, katılma alacağı davasının reddine dair ...... Aile Mahkemesi'nden verilen 16.04.2015 gün ve 1330/369 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 03.05.2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden ... bizzat ve vekili Avukat ..., karşı taraftan ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı ... vekili, evlilik birliği içerisinde tarafların ortak katkıları ile edinilen davalı adına kayıtlı bir adet taşınmaz ve banka hesabında mevcut para hakkında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle taşınmaz yönünden tapu kaydının 1/2 hissesinin iptali ile davacı adına tescili, mümkün olmadığı takdirde 7.000,00 TL, banka hesabındaki para yönünden 3.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. 12.03.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını taşınmaz yönünden 54.127,00 TL ve banka hesabındaki para yönünden 5.378,62 TL olarak arttırmıştır.

Davalı asıl ..., usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine rağmen cevap vermemiş, birinci celse alınan beyanında ise davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, banka hesabındaki paralara ilişkin talep yönünden davalı adına kayıtlı hesapta para bulunmadığı, taşınmaz yönünden ise davalının kişisel malı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2- Banka hesabına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.

Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.

Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.

Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK 222. m). Değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.

Somut olaya gelince; eşler, 14.08.1982 tarihinde evlenmiş, 12.07.2012 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 20.09.2013 kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK'nun 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).

Davalı adına Finansbankta kayıtlı hesap dökümü evrakları incelenmesinden hesapta 24.01.2012 tarihi itibariyle 10.757,23 TL'nin bulunduğu, bu paranın stopaj ve faiz uygulamalarından sonraki miktarı olan 9.103,47 TL'nin boşanma dava tarihinden kısa bir süre sonra 13.08.2012 tarihinde davalı tarafça çekildiği anlaşılmaktadır. Mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle mevcut olan paranın yukarıda izah edildiği üzere TMK'nun 222. maddesi uyarınca aksi kanıtlanamadığından edinilmiş mal olduğunun kabulü ile bankadaki para yönünden davacı lehine katılma alacağı hesaplanarak kabul kararı verilmesi gerekirken dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçeyle ret karar verilmesi hatalıdır.

3- Davacı vekilinin taşınmaz yönünden temyiz itirazlarına gelince;

Davaya konu 2 nolu meskenin kat karşılığı inşaat usulü ile edinildiği hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmayıp, tapu kaydının incelenmesinden meskenin alımına dayanak 36900 ada 2 parsel sayılı belediyeye ait arsadan ilk payın eşit hisseler ile taraflar adına tahsis suretiyle 06.09.1993 tarihinde, aynı arsadan ikinci kez alınan payın yine eşit hisseler 17.08.1995 tarihinde satış yolu ile davalı ve davacı adına tescil edilip, davacı kendi hissesinin tamamını davalıya 23.08.1995 tarihinde satış yolu ile tapuda devretmiştir.

Söz konusu malvarlığının edinme tarihi itibariyle dava katkı payı alacağına ilişkindir. Dosya içeriğine, toplanan delillere göre tarafların her ikisininde çalıştığı ve sürekli ve düzenli gelire sahip olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacı erkeğin özel alışkanlıkları nedeniyle kişisel harcamalarının fazla olduğu, bundan ayrı 743 sayılı TKM'nun 152. maddesi uyarınca aileyi geçindirme yükümlülüğü bulunduğu, bu nedenle tasarruf edeceği miktarın davalı kadına göre daha az oranda olabileceği göz önünde bulundurularak TMK'nun 4 ve TBK 50 -51. maddeleri uyarınca davacı lehine hukuk ve hakkaniyete uygun bir oran belirlenerek taşınmazın dava tarihi itibariyle değeri ile çarpılması sonucu tespit edilecek miktarca ve talep miktarıda gözetilerek davacı lehine alacağa hükmedilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) ve (3) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.350,00 TL Avukatlık Ücreti'nin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 873,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 03.05.2016 tarihinde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)