Mesajı Okuyun
Old 19-11-2011, 22:44   #10
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Güler Şahin
Almış olduğumuz HMK semirinde hocamız manevi tazminatın belirsiz alacak olduğunu ve kısmi olarak istenebileceğini belirtmişti.

Şöyle düşünelim:

Manevi zarardan kaynaklanan davayı m. 109 uyarınca bölünmeye uygun ve açıkça belirli olarak nitelemek mümkün değil... Zira manevi zarar duygusu bir bütündür, bölünmeye uygun değildir.

Öte yandan bu davayı m.107 uyarınca belirsiz alacak davası olarak değerlendirmek de doğru olmaz. Manevi tazminat miktarını hakim hakkaniyet çerçevesinde, dosya ve tarafların özelliklerini dikkate alarak bizatihi kendisi "takdir" ve "hükmeder". Yani, istem sonucunun m. 107'deki gibi,

Alıntı:
Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda

bir "an" yoktur. Çünkü bu an, "hüküm" anıdır. Hükme doğru giden yargılamanın hiçbir aşamasında manevi tazminatın miktarı belli olmaz ki, davacı o rakama taşısın istem sonucunu. Aksi durumda hakimin davacıya, ne miktar manevi tazminat takdir edeceğini, dava görülürken fısıldaması gerekir. Bu da hakime yasaktır malumunuz...

Hocaya gelince. Hocalarla aram hiçbir zaman iyi değildi. Bu anlamda, 7 no.lu mesajdaki görüşümü yinelerim.
Alıntı:
Manevi tazminat, niteliği icabı ancak "hüküm" le belirli hale gelir. Dava açılırken inanılan manevi tazminat miktarı talep edilmeli ve hüküm beklenmelidir.
Saygılar.