Konu: ecrimisil
Mesajı Okuyun
Old 29-08-2008, 18:20   #6
halit pamuk

 
Varsayılan

Kararı yanlış yorumlamadınız, 1. HD'si yanlış karar vermiş.

Ecrimisil le ilgili davalarad müstekar içthat oluşturan 3. HD'si bir kararında daha açık bir şekilde bu konuya değinmiş

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 1989/6004

K. 1989/744

T. 23.1.1989

DAVA : Dava dilekçesinde ihbarnamenin iptali, 338.720 lira borçlu olmadığının tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği düşünüldü:
KARAR : Davalı Hazine, Devletin özel mülkiyetinde bulunan tapulu arazinin davacılar tarafından işgal edilmesinden ötürü kendilerine 08/09/1983 gün ve 2886 sayılı Devlet ihale Kanununun 75. maddesi uyarınca ecrimisil ihbarnamesi tebliğ etmiş olup davacılar borçlarının bulunmadığının tespitini mahkemeden istemişlerdir.
Mahkemece istem aynen kabul edilerek davacıların borçlarının olmadığının tespitine ve "ihbarnamenin iptaline" karar verilmiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere ecrimisil ihbarnamesi 2886 sayılı yasanın 75. maddesinin 1. fıkrası uyarınca tebliğ edilmiştir. Anılan fıkra hükmüne göre, Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufunda bulunan taşınmaz malların başkaları tarafından işgali üzerine, fuzuli şagilden, 2886 Sayılı Devlet ihale Kanununun 9. maddesinde sayılan mercilerde (ticaret odası, sanayi odası, borca veya bilirkişiler) sorulmak suretiyle 13. maddede gösterilen komisyonca (ilgili idare memurunun başkanlığında, işin ehli olan en az bir uzman ve maliye memuru) takdir ve tespit edilecek ecrimisil istenir. Ecrimisil rızaen ödenmediği takdirde de hükümleri uyarınca tahsil edileceği, sözü edilen 2886 Sayılı kanunun 75. maddesinin ikinci fıkrasında hükme bağlanmıştır.
Yukarıda kısaca değinilen hukuksal durum karşısında davacılar, tebellüğ ettikleri "Ecrimisil ihbarnamesi" üzerine idarece bir hata yapıldığını, kendilerinin Hazineye ati araziyi işgal etmediklerini veya işgallerinin yasal bir nedene dayandığını ileri sürerek tebligatı yapan idareye başvurarak düzeltme isteminde bulunabilirler. Bu düzeltme isteminin reddi veya tam olarak kabul edilmemesi durumlarında ilgililer ile idare arasında bir idari uyuşmazlık söz konusu olur ki bu uyuşmazlığın çözüm yeri de idari yargıdır.
Devlet İhale Kanununun sözü edilen 75. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ve rızaen ödenmeyen ecrimisilin 6183 Sayılı Kanuna göre tahsil edileceğine dair hüküm de, uygulamanın yukarıda açıklandığı üzere yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Çünkü 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil usulü Hakkında Kanun uygulaması söz konusu olduğunda, anılan kanunda özellikle istisna edilen işlemler dışında (İhalenin feshi, istihkak gibi) uyuşmazlıkların idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekir.
Sözü edilen 75. maddenin sonra gelen fıkralarındaki hükümlerden de anlaşılacağı üzere Kanun koyucu, Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz mallarla ilgili olarak ecrimisil yönünden yeni ve değişik bir uygulama getirmiştir. Örneğin, üçüncü fıkrada, Hazineye ait bir taşınmazın kiraya verilmiş olması halinde dahi, Hazine kira aktini yenilemek istemediği takdirde kira süresinin bitiminden itibaren ecrimisil (haksız işgal tazminatı) ödenmesi öngörülmüştür. Bu hüküm, ecrimisili ödenmesinin temel şartı olan (MK. 908) "kötü niyet zilyetliği" aramamakta ve 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanunun, kiracının feshi ihbar etmedikçe kira aktinin uzayacağına dair 11. maddesiyle Borçlar Kanununun bu konudaki hükümlerini bertaraf etmektedir. O kadar ki, maddenin birinci fıkrasının son cümlesindeki hüküm, 08/03/1950 gün ve 22/4 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararını da bu konuda uygulama dışı bırakmıştır. Çünkü, anılan cümledeki hükme göre ecrimisil istenmesi için Hazinenin bu işgalden dolayı bir zarara uğramış olması gerekmediği gibi şagilin kusuru da aranmayacaktır.
Bu hukuki durum karşısında uyuşmazlığın genel hükümler dairesinde çözümlenmesinin mümkün olmadığı, eskiden olduğu gibi ecrimisil istenebilmesi için artık Hazinenin mahkemeye başvurup karar alması gerekmediği, aksine kendisinin bir idari işlemle ecrimisili tahakkuk ettirdiği, buna karşı çıkmak isteyen mükellefin diğer idari işlemlerde ve vergi tahakkuklarında olduğu gibi idari yargıya başvurması gerektiği ve son olarak da, devletin mükellefe tebliğ ettiği alacağına dair ihbarnamenin iptalinin hiç bir zaman adliye mahkemesinin görev alanı içinde bulunmadığı hususları dikkate alınarak uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı mercii olduğu sonucuna varılmalıdır.
İdari yargının görevine giren bir uyuşmazlığın adliye mahkemelerinde menfi tespit davasına konu edilemeyeceği gibi, idarece çıkarılan bir ödeme ihbarnamesinin iptaline de bu mahkemelerce karar verilemez.
Bu nedenlerle dava dilekçesinin yargı yolu görevi yönünden reddi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şeklide hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 23/01/1989 gününde oyçokluğuyla karar verildi.