Mesajı Okuyun
Old 04-06-2011, 16:50   #17
Av. Nezih Sütçü

 
Varsayılan

Yüksek Mahkeme Kararlarının gerekçeli yazılması ve halkın erişimine açılması için Bursa Brosu Başkanlığı bir mücadele başlatarak bu konuda dava açmıştır. Dava dilekçesi aşağıdadır.

DANIŞTAY BAŞKANLIĞI’NA

Yürütmeyi Durdurma ve Duruşma İstemlidir

DAVACI :Bursa Barosu Başkanlığı BURSA
VEKİLİ : Av. Nezih Sütçü – Av. Cumhur Özcan
Av. Ali Arabacı - Av. Cankat Taşkın
ORTAK ADRESLERİ :………
DAVALI : 1-Danıştay Başkanlığı-ANKARA
2-Yargıtay Başkanlığı-ANKARA

DAVA KONUSU : Onama kararlarında, atıf yapılan Yerel Mahkeme Kararının tamamının veya özetinin yer almasının sağlanması; tüm Yüksek Mahkeme kararlarının halkın bilgisine sunulması ya da halkın erişimine açılması için Danıştay Başkanlığı’na 18.1.2011 tarihinde; Yargıtay Başkanlığı’na da 20.1.2011 tarihinde yapılan başvuruların (EK- İki adet başvuru ve alındı fotokopileri) zımnen reddine dair kararların İPTALİ, yargılamanın duruşmalı yapılması ve dava konusu işlemlerin yürütmesinin durdurulması talebidir.

TEBLİĞ TARİHİ : Yargıtay Başkanlığı’nın zımni red tarihi 17.3.2011; Danıştay Başkanlığı’nın zımni red tarihi 19.3.2011 olup, bu tarihlerden itibaren 60 günlük dava açma süresi içinde dava açılmıştır.

DAVA NEDENLERİ : Yüksek Mahkemelere, Bursa Barosu Başkanlığı tarafından yapılan başvurularda;
1)Bir çok onama kararının neredeyse matbu, soyut ifadelerle karşımıza çıktığı;
2)Onama kararlarında içeriği tespit edilemeyen yerel mahkeme kararlarına atıf yapıldığı;
3)Onama kararlarındaki gerekçelerin ya tüm mahkeme kararlarında geçerli olabilecek nitelikte ya da dava konusu uyuşmazlık hakkındaki tüm mahkeme kararlarında geçerli olabilecek nitelikte yazıldığı;
4)Soyut gerekçeli karar yalnız başına hiçbir hüküm ifade etmediğinden kararın emsal olma niteliği ve tartışılma imkanının ortadan kalktığı;
5)Bir başka anlatımla, eski emsal kararlar ile soyut gerekçeli kararlar karşılaştırıldığında, Yüksek Mahkemenin görüş değiştirip değiştirmediğinin, hatta hukuki görüşünün anlaşılamadığı;
6)Soyut gerekçeli kararın, haksız bir eleştiri bile olsa, dosyanın özenle ve tartışarak incelemediği kanaatini uyandırdığı;
7)Böyle kararlar karşısında hukuki bilgi ve donanıma sahip avukatların dahi davanın neden reddedildiği veya kabul edildiği hususlarında somut açıklama yapamadıkları;
8)Soyut gerekçeli kararların, akademik ve ulusal düzeyde kararların tartışılmasını ve üzerinde yorum yapılmasını güçleştirdiği ve hukukun gelişmesine de engel olduğu;
9)Yüksek Mahkeme kararlarında soyut gerekçelerin bulunmasının, Yerel Mahkeme kararının kabullenilmesini güçleştirdiği ve adalete olan güvenin sarsılmasına neden olduğu;
10)O nedenle onama kararlarında, kendisine atıf yapılan Yerel Mahkeme Kararının tamamının veya özetinin yer almasının sağlanması, Yüksek Mahkemenin de değerlendirmesinin bulunması zorunluluğunun olduğu;
11)Ayrıca, Yüksek Mahkemenin tüm kararlarına ulaşılamadığı; mahkemenin internet sitesinde tüm kararların yayımlanması, Türk Milleti adına verilen kararların tamamının halkın bilgisine sunulmasının sağlanmasının gerektiği;
ifade edilerek, Anayasamızın 9. maddesinde yargı yetkisinin, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağına ; 36. maddesinde herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğuna; 141. maddesindeki bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağına ve davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının, yargının görevi olduğuna dair hükümler dikkate alındığında; onama kararlarında, atıf yapılan Yerel Mahkeme Kararının tamamının veya özetinin yer almasının sağlanması ve tüm Yüksek Mahkeme kararlarının halkın bilgisine sunulması ya da halkın erişimine açılması talep edilmiştir (EK – İki adet başvuru fotokopisi ve alındı belgeleri).

EMSAL (GEREKÇELENDİRİLMİŞ) KARARLARIN ÖNEMİ
Onama kararlarında gerekçe gösterilmesi, kararın “emsal karar” niteliğine olmasını sağlamaktadır. Gerekçeli kararın faydaları şunlardır;
1)Gerekçelendirilmiş karar, Yüksek Mahkemenin uyuşmazlığın dayanağı olan nedenlerin ve hukuki sebeplerin farkında olunduğunu göstermektedir.
2)Gerekçelendirilmiş Karar, hiçbir kişi, makam veya kurumun mahkemeye etkisinin olmadığı inancını kuvvetlendirecektir.
3)Gerekçelendirilmiş kararların ikna ediciliği artacağından, kararlara daha büyük oranda saygı duyulacaktır.
4)Gerekçelendirilmiş Karar, hukuk barışı ve sosyal barışın korunmasına hizmet edecektir.
5)Gerekçe, tarafların özellikle de temyiz talebinde bulunanın ileri sürdüğü hususların dikkate alındığını ve incelendiğini göstererek adalet duygularını tatmin etmektedir.
6)Gerekçe hukuk devleti ve hukuki güvenlik ilkesinin de gereğini oluşturmaktadır.
7)Yüksek Mahkemelerin verdiği emsal (gerekçeli) kararların adil yargılanma hakkının ve adaletin gerçekleşmesinde büyük önemi vardır. Şöyle ki;
a)Yasama organının çıkardığı kanunlar genel ve soyut düzenlemeler içermektedir. Bu ifadelerin somut olaylara uygulanmasında nasıl yorumlanacağı konusunda Yüksek Mahkeme kararları yol göstermektedir.
b)4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 1. maddesinde hakimin, karar verirken, yargı kararlarından yararlanacağı açıkça belirtilmiştir. Sonuç olarak emsal kararlar, hakimin vereceği kararı etkilemektedir.
c)Emsal kararlardan etkilenilerek davanın sonuçlanacağını bilen ve gören taraflar da bu Kararları Mahkemeye sunarak davalarını yönlendirmektedirler.
d)Emsal kararlar davanın sonucunu etkilediğinden, sonucu öngören taraflar, bu doğrultuda çözüm arayışına girmekte ve uzlaşma yoluna gitmektedirler. Bir başka anlatımla emsal kararlar, dava açılmadan veya açılan dava sırasında uyuşmazlığın çözümüne katkıda bulunmaktadır.
e)Hukuki boşlukların doldurulmasında ve yeni yapılacak düzenlemelerde emsal kararlar dikkate alınmaktadır. Daha önce düzenleme yapılmamış konularda verilen emsal kararlar, kanun yapımı hazırlıkları ve çalışmaları aşamasında değerlendirilmektedir. Böylelikle emsal kararların hukukun gelişimine de katkısı olmaktadır. Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik 4/c maddesinde, taslaklar hazırlanırken yargı kararlarının göz önünde bulundurulacağı belirtilmektedir.
f)Emsal kararlar, öğretim görevlileri, avukatlar, hakimler, yargı organı mensupları, medya mensupları, halk arasında tartışma ve eleştiri ortamının doğmasını sağlayarak da hukukun gelişmesine katkı sağlamaktadır. Emsal karar topluma mal oldukça ve toplum tarafından benimsendikçe, adalete olan güven de artmaktadır.
g)Emsal kararlardaki gerekçeler bu karara karşı başvurulacak kanun yolundaki itirazları belirlemede yardımcı olmaktadır.
h)Nihai olarak verilen emsal kararın gerekçesi, kararın maddi hataya dayalı olup olmadığını belirlemekte ve kararın her zaman düzeltilmesine imkan sağlamaktadır. Ayrıca, İnsan Hakları Mahkemesine yapılacak başvurulardaki gerekçeleri daha somut olarak ileri sürme imkanı tanımaktadır.
Başvuru dilekçemizde belirtilen ve yukarıda açıklanan nedenlerle Yüksek Mahkemelerin tüm kararlarının gerekçelendirilmesinin sağlanması ve halkla paylaşımını sağlamak için bu davayı açma zorunluluğu doğmuştur.

YÜKSEK MAHKEME KARARLARINA GEREKÇELİ OLMA ZORUNLULUĞU GETİREN MEVZUAT HÜKÜMLERİNE DAHA YAKINDAN BAKILMASI
Anayasamızın 141/3 maddesinde “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” denilmektedir. Yine Anayasamızın 9. maddesine göre Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılan yargı yetkisi sonucu verilen hükümlerin Türk Milleti ile paylaşılması gerekmektedir.
Halen yürürlükteki 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m 439 da aynen “Mahkemei Temyiz iki tarafın temyiz arzuhaliyle lâyihasında ve cevap lâyihasında muharrer kâffei itirazat ve müdafaat hakkında esbabı mucibe beyaniyle redden veya kabulen karar vermeğe ve bunları kararına yazmağa mecburdur” denilmektedir.
Yürürlükteki HUMK’nun “karar düzeltme” ile ilgili 440/II. maddesinde, “Yargıtay evvelce cevapsız bırakılan itirazları kendi görüşüne göre hükme etki yapacak nitelikte bulmazsa karar düzeltilmesi isteği üzerine vereceği kararda bu itirazları reddederken herbiri hakkında gerekçe göstermek zorundadır” şeklinde hüküm vardır.
Yine 5236 sayılı Yasanın 16. maddesi ile düzenlenen 436/1. maddesinde “Yargıtay, onama kararında, onadığı kararın hukuk kurallarına uygunluk gerekçesini göstermek zorundadır” denilmektedir. Aynı cümle, 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girecek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m 370/1 de de yer almaktadır. 370. maddenin gerekçesinde “Maddeyle, temyiz incelemesi sonunda verilecek onama kararlarının da, Anayasanın 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki hükme uygun olarak gerekçeli olacaklarına işaret edilmekte” denilmektedir.
Danıştay Kanunu m 51 de verilen kararların gerekçelerinin belirtileceği hüküm altına alınmıştır.
İdari Yargılama Usulü Kanunu m 24/e de, kararlarda, kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesinin bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanunu m 305/1 de, Yargıtay’ın hükmünü 231. madde gereğince açıklayacağı; 231. maddede, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesinin ana çizgileriyle anlatılacağı; m 232/3 de de hükmün gerekçesinin, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulacağı; m 34 de hakim ve mahkemelerin her türlü kararının, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılacağı; m 230 da hükmün gerekçesinde yer alması gereken hususların neler olduğu belirtilmiştir.
Tüm bunlar yanında, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m 388 de (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m 297 de), iki tarafın iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, ihtilaflı konular hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışması ret ve üstün tutma sebeplerinin, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebebin hükümde gösterilmesi gerektiği; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m 298/2 de de hükümde gerekçesi ile birlikte karşı oya da yer verileceği belirtilmiştir.
Yukarıdaki hükümler birilikte değerlendirildiğinde, Yüksek Mahkeme Kararlarının da gerekçeli olması gerektiği sonucuna varılır. Gerekçesiz olarak verilen kararlar Anayasaya ve yürürlükteki Kanunlara aykırıdır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde
“Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir.”
denilmektedir. Aynı sözleşmenin 45. maddesinde, hükümlerin, başvuruların kabul edilebilirliğine veya kabul edilemezliğine ilişkin kararların gerekçeli olacağı belirtilmiştir. Ek 7 nolu protokolün 2. maddesi ile cezai konularda iki dereceli yargılanma hakkı tanınmıştır.
Özellikle temyiz dilekçesinde açık ve somut bir biçimde ileri sürülen gerekçenin davanın sonucunu etkileyecek nitelikte olması durumunda dikkate alınmaması, adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurmaktadır.
Önemle belirtmek gerekir ki, Yüksek Mahkemelerin, yerel mahkeme kararlarındaki gerekçelere atıfla (gönderme ile), kanun yolu başvurularını reddeden kararlarında, başvuru dilekçesindeki gerekçelerin karşılanması hayatın olağan akışına göre mümkün değildir. Bir başka anlatımla, yerel mahkemenin kararından sonra, o karardaki gerekçeleri çürütmek üzere yapılan kanun yolu başvurusundaki itirazlar, daha önce verilen yerel mahkeme kararındaki gerekçelerle karşılanamaz. Çünkü, yerel mahkeme kararı, temyiz başvurusundan önceki tarihlidir. Yüksek Mahkeme denetimi, biri kanun yolu başvurusu sebeplerinin değerlendirilmesi, ikincisi de yerel mahkeme kararının değerlendirilmesi olmak üzere iki aşamalı olarak gerçekleştirilmektedir. Gönderme (atıf) ancak ikinci aşama (yerel mahkeme kararı) için söz konusu olabilir.
Avrupa Konseyi’nin R(94) 12 No’lu “Yargıcın Bağımsızlığı, Etkinliği ve Rolü Hakkında Öneri Kararı’nda “yargıç hükmünü verirken anlaşılabilir bir dil kullanarak açık ve tam gerekçe bildirmelidir…” denmektedir.
Yukarıdaki mevzuat hükümlerinin, Yüksek Mahkeme Kararlarının gerekçeli olmasını zorunlu kıldığı tartışmasızdır.
SONUÇ VE İSTEK: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yüksek Mahkemelerin onama kararlarında, atıf yapılan Yerel Mahkeme Kararının tamamının veya özetinin yer almasının sağlanması; tüm Yüksek Mahkeme kararlarının halkın bilgisine sunulması ya da halkın erişimine açılması için Danıştay Başkanlığı’na 18.1.2011 tarihinde; Yargıtay Başkanlığı’na da 20.1.2011 tarihinde yapılan başvuruların zımnen reddine dair kararların İPTALİNE, yargılamanın duruşmalı yapılmasına ve dava konusu işlemlerin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesini saygılarımızla vekil olarak arz ve talep ederiz.11.5.2011.