Mesajı Okuyun
Old 18-02-2009, 17:57   #12
altangenc

 
Varsayılan

Ben de bu tartışmaya bir Danıştay kararıyla kaykıda bulunayım. Kararda geçen "...yargı yerleri hükme varırken kullandıkları gerekçe tutarlı olmalı, hakkaniyete uygun bir yargılama yapıldığı kanaatini uyandıracak ifadeler kullanılmalıdır." cümlesine özellikle dikkatinizi çekmek isterim. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da adil yargılanma hakkı tartışılırken, kararın gerekçeli olmasına önem veriliyor. Kararın gerekçeli olmaması aynı zamanda adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde kabul ediliyor. Öte yandan yargılamanın adil yapılmış sayılması için gereçekten öyule olması yeterli olmayacak, davanın taraflarının da yargılamanın adil yapıldığına kanaat getirmesi gerekecektir. Bu da elbette mahkemenin kararına yazacağı gerekçeyle olacaktır.

T.C.
DANIŞTAY
12. DAİRE
E. 2002/1760
K. 2005/20
T. 13.1.2005
• İPTAL DAVASI ( Devlet Memurluğu sınavını Kazanan Davacının Koruma ve Güvenlik Görevlisi Olarak Atanmasına İlişkin İşlemi İptal Eden İdarenin İşleminin İptali Talebi )
• GEREKÇELİ OLMA ZORUNLULUĞU ( Mahkeme Kararlarının Gerekçeli OLması ve Gerekçelerin de Uyuşmazlıkla İlgisinin Olmasının Gerekmesi )
• İDARİ KARARLARDA BULUNACAK HUSUSLAR ( Kararlar da Kararın Dayandığı Hukuki Sebepler ile Gerekçesi ve Hükmün Belirtilmesinin Gerekmesi )
• HAKKANİYETE UYGUN YARGILAMA ( Yargı Yerlerinin Hükme Varırken Kullandıkları Gerekçelerin Tutarlı Olmasının Gerekmesi )
• ADLİ SİCİL KAYDININ BULUNMAMASI ( Davacının Çocuk Yaştayken İşlediği Suçtan Dolayı Kamu Hizmetinden Mahrum Bırakılamamaı- Suçun Üzerinden Beş Yıl Geçtiği İçin Adli Sicil Kaydında Gözükmemesi )
• KAMU HİZMETİNDEN YASAKLANMA ( Onbeş Yaşından Küçükken İşlenilen Hırsızlık Suçundan Verilen Cezanın Ertelenmiş Olması ve Üzerinden Beş Yıl Geçmiş Olması Nedeniyle Kamu Hizmetinden Yasaklanmasının Mümkün Olmaması )
• KORUMA VE GÜVENLİK GÖREVLİSİ OLARAK ATAMAYA İLİŞKİN KARARIN İPTALİNİN İPTALİ TALEBİ ( Davacının Onbeş Yaşından Küçükken İşlemiş Olduğu Suçtan Dolayı Hakkında Kamu Hizmetinden Yasaklanmasına Yönelik İşlem Yapılamaması )
2709/m.141
2946/m.16
2577/m.24
2253/m.10,12
3682/m.8
ÖZET : Anayasanın 141/3.maddesinde; bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı hükmüne yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "kararlarda bulunacak hususlar" başlıklı 24/e maddesinde de; kararlarda; kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesi ve hükmün belirtileceği kuralına yer verilmiştir.

Mahkemeler kararlarının yapısı ve içeriği açısından takdir yetkisine sahiptir, ancak; kararların dayanaklarını yeterli açıklıkta belirtmek zorundadırlar.Gerekçenin olayla ilgili bulunmayan hususlardan hareketle oluşturulması adil olmayan bir sonuca varılması nı sağlayacaktır.

Gerekçede, birbiri ile çelişen anlatımlara yer verilmesi, maddi olayla ilgisi olmayan saptamaların yapılması durumunda sağlıklı bir çözümlemenin yapılmış olmayacağı kesindir.

Bu nedenle, yargı yerleri hükme varırken kullandıkları gerekçe tutarlı olmalı, hakkaniyete uygun bir yargılama yapıldığı kanaatini uyandıracak ifadeler kullanılmalıdır.

Bu durumda; suç tarihinde 15 yaşını doldurmayan davacıya verilen 5 ay 25 günlük hapis cezasının para cezasına çevrilerek ertelenmiş olması nedeniyle 3682 sayılı Adli Sicil Yasasının 8/c maddesi uyarınca sözkonusu hükmün, beş yıl içinde yeni bir suç işlenmemesi nedeniyle bütün sonuçları ile ortadan kalkması ve adli sicil kaydının bulunmaması hususları birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde, 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasanın 12/3.maddesi hükmü uyarınca dava konusu işlemi iptal eden Mahkeme kararının olayla ilgisi bulunmayan alıntılar yapılmak suretiyle gerekçe oluşturulmuş ise de; karar sonucu itibariyle yerindedir.

İstemin Özeti : Ankara 10. İdare Mahkemesinin 5.12.2001 günlü, E:2001/780, K:2001/1706 sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti : Temyizi istenen kararın hukuk ve usule uygun olduğu, bu nedenle isteğin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: M.Önder Tekin

Düşüncesi : Anayasanın 141/3. maddesinde; bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Mahkeme kararının gerekçeli olması, gerek kanun yoluna başvurmak gerekse hakkaniyete uygun bir görüntü sunmak açısından davanın taraflarının menfaatini ilgilendirdiği gibi, demokratik bir toplumda kamunun menfaatini de ilgilendirmekte, mahkemelere olan güveni pekiştirmektedir.

Gerekçeli karar ilkesi, özellikle kanun yollarının açık olduğu durumlarda, hakkaniyete uygun yargılanma kavramının önemli bir unsurudur.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'de; mahkemenin kararlarını gerekçeli verme yükümlülüğünü hakkaniyete uygun yargılama ilkesi çerçevesinde tanımaktadır. Gerekçenin öğrenilememesi, gerekçede tarafların savlarına cevap verilmemesi ve yetersiz, yasaya dayanmayan gerekçelerin Avrupa İnsan hakları Sözleşmesinin 6/1.maddesine dolayısıyla adil yargılanma hakkına aykırı olduğunu belirten Hadjinastassiou ( Yunanistan ), Ruiz Torija ( İspanya ), Georgiadis ( Yunanistan ), De Moor ( Belçika ) kararları bulunmaktadır.

Mahkemelerin uyuşmazlık konusu olayı çözümleyerek vardığı sonuca ilişkin gerekçede; birbiri ile çelişen, tutarlı olmayan ifadelerin kullanılmış olması Anayasanın yukarıda yer verilen kuralı ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6/1.maddesine de aykırılık oluşturacaktır.

Dava konusu işlemi iptal eden mahkemece, işlemin dayanağı olan ceza davasına ilişkin mahkeme kararından davacı ile ilgili olmayan bölümlerin aktarılmış olması; davacının suçun farik ve mümeyyizi olmadığı ve sonuçta tarafına verilen 5 ay 25 günlük hapis cezasının ağır para cezasına çevrilerek ertelendiği gibi birbiri ile çelişen ifadeler kullanılarak sonuca varıldığı anlaşılmaktadır.

Mahkemece, olaya uygulanan yasa kurallarının ve varılan sonucun hukuka uygun olması hususu gözetilerek ceza davasına ilişkin mahkeme kararından yapılan alıntılardan davacı ile ilgili olmayan bölümlerinin çıkartılarak kararın sonucu itibariyle onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı : Yaşar Uğurlu

Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:

KARAR : Devlet memurluğu sınavını kazanan davacı; koruma ve güvenlik görevlisi olarak atanmasına ilişkin işlemi iptal eden işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.

Ankara 10. İdare Mahkemesinin 5.12.2001 günlü, E:2001/780, K:2001/1706 sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden; devlet memurluğu sınavını kazanan davacının, Çıldır HES İşletme Müdürlüğü emrine açıktan koruma ve güvenlik görevlisi olarak atandığı, ancak hakkında yapılan güvenlik soruşturması sonucu 21.8.1989 tarihinde Kars Emniyet Müdürlüğünde bakır tel hırsızlığından dolayı hakkında işlem yapıldığının bildirilmesi üzerine, 2946 sayılı Yasanın 16/d maddesindeki koşulu taşımadığı ileri sürülerek koruma ve güvenlik görevlisi olarak atanmasına ilişkin işlemin iptal edildiği ve bu idari işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı; olayda, davacının Ağustos-1989 tarihinde, bakır tel hırsızlığından dolayı yapılan yargılaması sonucunda, Kars 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.10.1994 gün ve E:1990/3, K:1994/289 sayılı kararı ile, suç tarihinde henüz 15 yaşını doldurmadığı ve üzerine atılı suçun farik ve mümeyyizi olmadığı anlaşıldığından 2253 sayılı Yasanın 12/2. maddesi uyarınca ceza tertibine yer olmadığına, yargılamanın yapıldığı tarihteki yaşı itibariyle ise 2253 sayılı Yasanın 10.maddesindeki tedbirlerden birinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına karar verildiği ve sonuçta tarafına verilen 5 ay 25 günlük hapis cezasının ağır para cezasına çevrilerek ertelendiği görülmekte ise de, yukarıda hükmü yazılı 3682 sayılı Adli Sicil Yasasının 8/c maddesi uyarınca sözkonusu hükmün, 5 yıl içinde yeni bir suç işlemediğinden dolayı bütün sonuçları ile ortadan kalktığı ve hakkında yapılan sabıka sorgulaması sonucunda da adli sicil kaydının olmadığının görüldüğü; öte yandan, 1975 doğumlu olan davacının suçun işlendiği 1989 yılında, henüz 15 yaşını doldurmadığı ve henüz işlediği bakır tel hırsızlığı suçunun farik ve mümeyyizi olmadığı dikkate alınacak olursa, 2253 sayılı Yasanın 12/3.maddesinde belirtildiği gibi, 15 yaşını doldurmamış, küçükler hakkında kamu hizmetlerinden yasaklılık cezalarının uygulanamayacağının ortada olduğu, bu durumda, bakır tel hırsızlığı suçunu işlediği tarihte henüz 15 yaşını doldurmayan ve sözkonusu suçun farik ve mümeyyizi olmadığı anlaşılan davacı hakkında yapılan yargılama sonucu verilen ve tecil edilen mahkumiyetin, bütün sonuçları ile ortadan kalktığı ve adli sicil kaydının bulunmadığı anlaşıldığından, koruma ve güvenlik görevlisi olarak yapılan atamasının iptaline ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle işlem iptal edilmiştir.

Davalı idare, davacının koruma ve güvenlik görevlisi olarak açıktan ataması yapıldıktan sonra Iğdır Valiliği Emniyet Müdürlüğünce hakkında işlem yapıldığının bildirilmesi üzerine 2495 sayılı Kanunun 16.maddesinin ( d ) fıkrası uyarınca atama onayının iptal edilmesinin hukuka uygun olduğunu öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

Anayasanın 141/3.maddesinde; bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı hükmüne yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "kararlarda bulunacak hususlar" başlıklı 24/e maddesinde de; kararlarda; kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesi ve hükmün belirtileceği kuralına yer verilmiştir.

Mahkemeler kararlarının yapısı ve içeriği açısından takdir yetkisine sahiptir, ancak; kararların dayanaklarını yeterli açıklıkta belirtmek zorundadırlar.Gerekçenin olayla ilgili bulunmayan hususlardan hareketle oluşturulması adil olmayan bir sonuca varılması nısağlayacaktır.

Gerekçede, birbiri ile çelişen anlatımlara yer verilmesi, maddi olayla ilgisi olmayan saptamaların yapılması durumunda sağlıklı bir çözümlemenin yapılmış olmayacağı kesindir.

Bu nedenle, yargı yerleri hükme varırken kullandıkları gerekçe tutarlı olmalı, hakkaniyete uygun bir yargılama yapıldığı kanaatini uyandıracak ifadeler kullanılmalıdır.

Dosyanın incelenmesinden; dava konusu işlemin iptaline karar veren Ankara 10.İdare Mahkemesince iptal hükmünün gerekçesi olarak; davacının da aralarında bulunduğu sanıklar hakkında "telefon teli hırsızlığı" suçundan Kars 2. Asliye Ceza Mahkemesinde açılan dava sonucu anılan Mahkemece verilen 12.10.1994 günlü, E:1990/3, K:1994/289 sayılı karardan yapılan alıntıda davacının kardeşi olan ... isimli sanık hakkında kullanılan"... üzerine atılı suçun farik ve mümeyyizi olmadığı anlaşıldığından 2253 sayılı Yasanın 12/2.maddesi uyarınca ceza tertibine yer olmadığına, yargılamanın yapıldığı tarihteki yaşı itibariyle ise 2253 sayılı Yasanın 10.maddesindeki tedbirlerden birinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına karar verildiği... henüz işlediği bakır tel hırsızlığı suçunun farik ve mümeyyizi olmadığı dikkate alınacak olursa... suçun farik ve mümeyyizi olmadığı anlaşılan ..." ifadelerinin alındığı anlaşılmaktadır.

Davacının, Kars 2. Asliye Ceza Mahkemesinin anılan kararı ile, suç tarihinde PTT kurumuna ait telefon tellerini çaldığının sabit görülmesi, Türk Ceza Kanununun işlenilen suça ilişkin maddeleri ile, 647 sayılı Kanunun 4.maddesi uygulanarak neticede verilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın 875.000.lira ağır para cezasına çevrilmesine ve geçmişteki hali ve suç işleme hususundaki eğilimine göre cezanın ertelenmiş olması karşısında; mahkemece gerekçe oluşturulurken dava konusu işlemle ilgisi bulunmayan davacının kardeşi ... hakkında kullanılan ifadelerden alıntı yapmak suretiyle maddi olayla ilgili bulunmayan, birbiri ile çelişen hususların gerekçeye dayanak alındığı görülmektedir.

Bu durumda; suç tarihinde 15 yaşını doldurmayan davacıya verilen 5 ay 25 günlük hapis cezasının para cezasına çevrilerek ertelenmiş olması nedeniyle 3682 sayılı Adli Sicil Yasasının 8/c maddesi uyarınca sözkonusu hükmün, beş yıl içinde yeni bir suç işlenmemesi nedeniyle bütün sonuçları ile ortadan kalkması ve adli sicil kaydının bulunmaması hususları birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde, 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasanın 12/3.maddesi hükmü uyarınca dava konusu işlemi iptal eden Mahkeme kararının olayla ilgisi bulunmayan alıntılar yapılmak suretiyle gerekçe oluşturulmuş ise de; karar sonucu itibariyle yerindedir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile Ankara 10. İdare Mahkemesinin 5.12.2001 günlü, E:2001/780, K:2001/1706 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile sonucu itibariyle onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına 13.1.2005 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

Uyuşmazlık konusu olayda, davacının Kars Asliye Ceza Mahkemesi kararı ile PTT Kurumuna ait telefon tellerini çalmak suretiyle "hırsızlık suçunu" işlediği sabit görülerek neticede verilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ceza ağır para cezasına çevrilerek ertelenmiş ise de; davacının işlediği suçun "hırsızlık" suçu olması dikkate alındığında, 2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkındaki Yasanın 16/d maddesi kapsamında bulunan bir suçu işleyen davacının koruma ve güvenlik görevlisi olarak atanmasına ilişkin işlemi iptal eden dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından,

İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşü ile aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.