Mesajı Okuyun
Old 03-01-2010, 00:55   #19
ismailduygulu

 
Varsayılan

Danıştay ve Yargıtay ceza genel kurulu kararı, avukatlık kanunu, humk hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, bağlı olarak, belirli bir aylık ile taraflar arasında belirli bir ücret ödenmesi konusunda anlaşma var ve bunun dısında ek herhangi bir ücret talep edilmeyeceği ve masraf niteliğinde karsı yana yüklenen avukatlık ücretinin bağlı çalışılan kisiye ait olacağı açıkça yzili ve aylık ücret de asgari ücret ile belirlenmiş miktarın üzerinde ise, avukat ayrıca ve ek olarak maktu ya da nisbi oran üzerinden avukatlık ücreti farkı talep edemez. Çünkü avukatlık kanunu ve asgari ücret tarifesi, bk nun akit serbestliği kuralı ile humk na göre karsı yana yüklenen avukatlık ucretinin masrafdan sayılması ve taraflar arasında ayrıca bir düzenleme ile de işverene ait olacağı bagitlanmis ise, başkaca ek ücret yolu kapanmış olur. Tmk m. 3/2, 2 hükmü de bunu destekler. Ama taraflar arasındaki sözleşmede bu hususlar eksik bırakılmış ise avukatlık kanununun ilgili hükümleri ve pek tabii asgari ücret tarifesinin ilgili tarifeleri ek olarak uygulanabilir. Bu yonde akit yapan ve boşluk bırakmayan bir banka ya da finans Kurulu'su veya baskaca kisilerden ek bir talep mümkün olmaz. Avukatlık kanunu avukatlık ile bağdaşmayan işlerin istisnası olarak saydığı bağlı avukatlık durumunda, aktı iyi yorumlamak gerek. Bu hallerde aylık alanlar sadece fişini kessin ya da bordrosunu imzalasın, fişini keserken mahsuben fazla haklar saklı, bordroyu imzalarken fazla haklar saklı şerhi koyabilirse lehine olur. Koymasa da açıkça sözleşme ile kendisini sınırlandıracak hükümlere imza koymamış ise karsı yana yuklenen ya da yüklenmesi muhtemel ücreti de talep edebilir. Zaman asımı süresi icinde. Yani sinirli bir maaşa evet denmiş ve baskaca da, karsı yana yüklenen ücret de dahil, herhangi bir ek ücret talebinde bulunulmayacagina iliskin hüküm var ise, ne müvekkil yönünden ne de karsı yana yüklenmesi muhtemel ücret yönünden talep olmaz. Ama akit yok ya da boşluk var ise ek olarak yapılan her türlü isin ücreti iki taraflı olarak talep edilebilir. Çünkü bu halde avukatın aylığı danışmanlık kısmı içindir. Diğer işlerin ücreti ayrıca istenebilir. Ama şirketler ve özellikle banka ve finans kuruluşları avukatları ayrıntılı sozlesmelerle bağladıkları için, bu şirketler calistirdikleri avukatlar üzerinden avukatlık ısı yapmakta ve avukatlık ücretinin parça is olarak bir avukata yaptırsaydı ödemesi gereken ücreti maaşlı avukatı nedeniyle ödemediği gibi, mahkemelerin otomatik olarak karsı yans yüklediği avukatlık ücretini kendi avukatına odemeyerek, sair gelir adı altında gelir hanelerine yazıyorlar. Dikkat edin burada avukatların ekmegi nasıl şirket yada bankaların eline geçiyor? Artık piyasada cek ve bono donmuyor ve kredi kartı pazara hakim oldu. Kredi kartını kim tekel olarak elinde bulunduruyor? Bankaların bu yol ile avukatları bunyelerinde maaşlı olarak calistirip bankacılık islerinin dısında avukatlık isleri de tekellerine aldığını çözebiliyor musunuz? İste barolar ve tbb hamaset ile meşgul olurken finans kapital şirketleri avukatlık mesleğini nasıl ele geçiriyor? Bu konuyu daha çok tartışmak isterim. Kamu avukatları üzerinden devletin para kazanması cabası. Ama avukatlar da bu yeni durumun farkindalar mı acaba merak ediyorum. İste bu noktada sayıları her gecen gün artan avukatlar, altın yakalı ve özellikle icra isleri yönünden beyaz yakalı çağdaş işçiler olduklarının ve finans kuruluslarinca hem mesleklerinin tekel hakkını kaybettiklerini ve hem de somurulduklerini gormelidirler. Bu nedenle avukatların sendikalaşması ve sendikalist bir mücadele icine girmeleri gerekir. Bugünkü yapısı ile tbb ve barolar bu mücadeleyi vermekten uzak olduğu gibi hukuk dernekleri de bu yonde herhangi bir girişimde bulunmuyorlar. Bilmem ben söylemek istediklerimi anlatabildim mı? Selam ve saygı ile, kolay gelsin.