Mesajı Okuyun
Old 06-12-2007, 12:20   #99
Gülümse

 
Varsayılan Atlar..1

Bundan 9 sene önce çocuklarımı bir yaz kampına gönderdim.. Amerikan filmlerinin etkisi ile üçü de onlardan kurtuluyormuşum, cezalılar da ben onları sürgüne göndermişim gibi davranmışlardı..

Bir hafta geçip eve döndüklerinde üçü bir ağızdan kampa yeniden gitmek istediklerini belirttiler. Ne tenis ne yüzme ne de baska etkinlikler onların ilgi alanlarının dışında kalmıştı.. Onları tek ilgilendiren şey ata binmekti.. İkinci haftayı kabul ettiğimde başıma yeni dertler açılacağını bilmiyordum..

Üç kardeşin üçü de ata binmeye başladılar. Isaklı köyünde olan bir clube üye olmak durumda kaldık. Ve en önemlisi nasıl olduğunu anlamadan kendimi at üzerinde buluverdim.. Eh o dönemden sonra haftanın en az 4 günü oralara gidip at binmeye başladık. Sonunda babamız bu olaya el koyup bize güzel al renkte kısrak bir at aldı. İsmi Mona Lisa..

Mona Lisa beş kişilik ailenin biricik sevgili atı olmuştu. Ondan daha mutlusu yoktu.. Kimseye kendini sevdirmezken bizim onu sevmemiz için elinden geleni yapıyor üstüne bindiğimizde büyük bir titizlikle bizi kolluyordu..

Zaman geçtikçe Mona Lisa beni sahibi olarak belirledi. Benim dışımda hiç birimizi üzerine bindirmemeye bensiz hiç hareket etmemeye çocuklarım binse bile gelip benim önümde durmaya başladı. Bu sahiplenme duygusu başka sorunlar daha yaratmaya başladı. At binme konusunda bayağı ilerleyin büyük oğlumu üstünden atmaya ve koşa koşa yanıma gelmeye başladı. O sadece benim binebileceğim bir at haline gelmişti..

Mona Lisa'nın bu seçimi bizim için büyük bir problemdi. Asıl ata binen çocuklarımdı ve ilerleyerek yarışmalara katılacak hale gelmişlerdi ama at onları red edip benimle kalmayı tercih etdiyordu. Ata yeni bir hoca bulduk ben binmekten vazgeçtim. Hayır sorun değişmedi..

Mona Lisa ile başka bir tesise gittik. Orada hem çocuklarım daha iyi eğitim alacaklardı hem de Mona Lisa düzelecekti.. Aylarca üstüne binmeme ramen Mona Lisa huyundan vazgeçmedi. Bu arada harika güzel bir at daha hayatımıza ilave oldu. Kır aygır bir arap atı olan Paşa..

Bu arada Mona Lisa çocuklarım için büyük bir tehlike haline gelince onun yerine bir at aramaya başladım.. Aynı çiftlikte olmasına ramen aylarca onun yanına uğramadım. Mona Lisa tınmadı.. En son büyük oğlum ile engelle doğru gittiğinde büyük bir hile ile engelden atlamak yerine, hain bir sıçrayışla engelin önünde durup oğlumun tek başına engeli atsız atlamasına neden oldu ve yanıma koştu.. O zaman anladım ki çocuklarıma karşı kötü niyetliydi..

Ve kızım ile oğlumun rahat rahat binecekleri uzun boylu yakışıklı Domer ile Mona Lisa'yı takas ettim. Mona Lisa uzun süre aynı çiftikte satılmayı bekledi.. Antalyada atlara bakımı ile ünlü olan bir çiftliğe satıldı..

Onun iyi bir yere gitmesinden dolayı içim huzurluydu.. Ama gittikten bir hafta sonra sancılanıp ölüdüğünü ancak bir sene sonra öğrendim. Hollanda atı olan Mona Lisa'nın kronik bir bağırsak hastalığı oluduğunu bilmiyorduk. Sadece elma ve havucun gaz yaptığını hissetmiş, elma verirken karbonatlı elma vermeyi tercih etmiş gazını önlemek için taze maydonoz ve ot toplamıyı yeğlemiştik..

Bu konuda ki hassas davranışımızın aslında Mona Lisa'nın hayatını uzattığını ama yeni sahiplerinin bunu fark etmeden havuç ve elma mükafatından bol bol verebileceğini tahmin edemezdik..

Halen oğlumun odasında bir yerlerde Mona Lisa'nın pirinç levhaya yazılmış ismi durdur.. Ve benim de içimden bir şeyler sızlayıp geçer..