Mesajı Okuyun
Old 12-04-2009, 21:52   #2
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Aşağıdaki içtihada konu olayda, konu kira sözleşmesi açısından değerlendirilmemekle birlikte, sözleşmeyle öngörülen gecikme tazminatı ve faiz konularının birlikte ele alındığı görülmektedir. İçtihada göre, ayrık haller hariç, kural olarak her ikisinin birlikte istenmesine engel olmadığı düşünülmektedir.

Saygılarımla.

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi

Esas: 1990/4196
Karar: 1990/9072
Karar Tarihi: 21.12.1990

ÖZET: Para borçlarında temerrüde düşen borçlu faiz ödemek zorundadır. Temerrüt faizi anlaşmaya gerek olmadan doğrudan doğruya kanundan doğar. Temerrüt faizi temerrüdün doğrudan doğruya sonucu olup bunun ödenmesi için alacaklının zarara uğraması şart olmadığı gibi, borçlunun kusurlu olması da şart değildir. Bu nedenle gecikme cezası ile faiz birbirinden farklı şeylerdir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararında da gecikme zammı temerrüt faizine benzetilerek aynı hukuki sonuca tabi tutulmamalıdır.

(818 S. K. m. 103)

Dava: Taraflar arasındaki itirazın iptali ve takibin devamı davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine (...) gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı kurum, davalının elektrik abonesi olduğunu, tükettiği elektrik borcundan dolayı davalı hakkında yapılan icra takibine itiraz ettiğini ileri sürerek haksız itirazın iptali ile % 15 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı istenen paranın tarifelere göre yanlış hesaplandığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, hem gecikme cezası ve hem de temerrüt faizinin birlikte talep edilemeyeceği gerekçesiyle ödenmeyen 899.260 lira ana borç ile 2.039.606 lira gecikme zammı turarı 2.898.866 lira üzerinden itirazın iptali ile faizle talebin reddine karar verilmiş ve hükmü davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki abonman sözleşmesine göre ücretlere yetkili mercilerce kabul olunan tarifeler uyarınca tahakkuk ettirilmektedir(mad.24) Olaya uygulanan satış tarifeleri gereğince sunuluşundan itibaren 15 gün içinde ödenmeyen faturalara gecikme zammı uygulanacağı bildirilmektedir. Sözleşme ile kararlaştırılan bu hüküm Borçlar Kanunu'nun 158/11. maddesindeki ifaya eklenen cezai şart niteliğindedir. Alacaklı hem borcun hem de cezanın ödenmesini talep edebilir. Faiz ise kısaca paranın kirasıdır. Yani alacaklının bir miktar paradan mahrum kalmasına mukabil mahrum kaldığı müddet için kendisine verilen bir ivaz karşılığıdır.

Borçlar Kanunu'nun 103. maddesine göre para borçlarında temerrüde düşen borçlu faiz ödemek zorundadır. Temerrüt faizi anlaşmaya gerek olmadan doğrudan doğruya kanundan doğar. Temerrüt faizi temerrüdün doğrudan doğruya sonucu olup bunun ödenmesi için alacaklının zarara uğraması şart olmadığı gibi, borçlunun kusurlu olması da şart değildir. Bu nedenle gecikme cezası ile faiz birbirinden farklı şeylerdir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 1988/11-706, 1989/661 sayılı kararında da gecikme zammı temerrüt faizine benzetilerek aynı hukuki sonuca tabi tutulmamalıdır." Görüşüne yer verilmek suretiyle bu düşüncenin istikrar kazandığına değinilmiştir. Bu bakımdan davacı hem cezayı hem de faizi talep etmekte haklıdır. Mahkemece bu yön gözetilmeden varsayıma dayalı bilirkişi görüşüne itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Karar bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA 21.12.1990 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları