Mesajı Okuyun
Old 30-06-2005, 00:24   #49
fikirbay

 
Varsayılan ilginç bir gelişme

Yargıtay 5. dairesinin "delillerin yetersizliği" gerekçesi ile Adalet Bakanı'nın "yazılı emrini" reddettiği ve evvelki yazılarda ele alınan olaya ilişkin (o olayla doğrudan irtibatlandırılabilecek) ilginç bir gelişme yaşandı geçen hafta.

Milliyet Gazetesi'nin Avrupa baskısında yer alan bir "özel haber" de Almanya'daki Essen Başkonsolosluğu'nda "Otomat Soruşturması" başlıklı bir haber çıktı. Tam sayfa 6 sütun üzerinden verilen haberde, Yargıtay 5. dairesinin delil yetersizliğinden reddettiği Mainz'daki otomat paralarının keyfi ve şahsi harcamalar için kullanıldığı konusunun bizzat Essen Başkonsolosu tarafından itiraf edildiği ve Başkonsolosun ifadesine göre, durumun Bakanlıkça da bilindiği, ancak harcamaların keyfi ve şahsi olduğu iddialarının asılsız olduğunun belirtildiği yazılıdır.

Elbetteki "Yargı Bağımsızlığı" adına Adalet Bakanı'nın yazılı emrinin reddedilmesi normal karşılanmalıdır. (Önceki yazılarda gündeme gelmişti.) Ama, göz göre göre delillerin yetersizliğinden söz edilmesi ve Yargı'ya açıkça yalan beyanda bulunmuş kimselerin "böylelikle" korumaya alınması hiç normal karşılanamaz. Bu konuda da cesurca ve açık yüreklilikle fikir beyan etmek gerekir. Üstelik, Yargı'ya yalan beyanda bulunmak dışında pek çok suçu da işlediği delillerle sabit olan bir kimsenin "İdarenin Yargı Üzerindeki Nüfuzu" sayesinde korunuyor olması hiç kabullenilemez. Adaleti bizzat hukuk adamları zedeler veya katlederse, yargı bağımsızlığı kalmayacağı gibi, o Devlet de çöker.

Tekrar ediyorum Devlet çöker, çöker. Bir ülkede, her türlü yolsuzluk ve usulsüzlük olabilir. Ama bundan çok daha tehlikeli olanı, yolsuzluk ve usulsüzlüklere bulaşanların bizzat hukuk adamlarınca görmezden gelme ve örtbas teknikleri ile bir anlamda korumaya alınması veya himaye görmesidir.

İnsan, belli bir noktaya kadar her türlü kötülüğe sabredebilir. Çünkü bu esnada inancınızı yitirmez, Adalet Mekanizmasına güvenirsiniz ve bu güvenle "kötülere karşı çıkmak için" kendinizde bir güç hissedersiniz. Amma, Adalet Mekanizması da suç işleyenleri görmezden gelme teknikleri ile himaye etmeye başlamış ise, asıl o zaman Devlete, Hukuka ve Adalete olan inancınızı kaybedersiniz ve bunun müsebbibi kötüler değildir.

Yani, insanlarımızın Devlete, Hukuka ve Adalete karşı güvenini yitirmelerinin sebebi maalesef bu ülkede haddinden fazla usulsüzlük ve yolsuzluk yapılması ve yolsuzlukları yapanlar değildir. Yolsuzluk ve usulsüzlük yapanların sayıca çok olması insanı kendi Devletinden soğutmaz, başka unsurlar soğutur...

Mustafa Kemal'in dediği gibi:

"Hakikatı konuşmaktan korkmayalım!.."