Mesajı Okuyun
Old 15-10-2011, 10:53   #8
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Alıntı:
200 den fazla kadın örgütünün imza verdiği ve bakanlığa sunulan taslak aşağıdadır.

4320 SAYILI KADINLARA YÖNELİK HER TÜRLÜ ŞİDDET ve EV İÇİ ŞİDDETİN ÖNLENMESİ, ŞİDDETLE MÜCADELEYE DAİR
KANUN TASARISI TASLAĞI

GEREKÇE

1. 4320 sayılı “Ailenin Korunmasına Dair Kanun”un ismine kadın örgütleri, isimle amaç ve içerik arasında çelişki doğuracağı için itiraz etmişlerdi. İsmin yanlış seçilmesi, yasanın uzun yıllar uygulanamamasına ve aynı zamanda yasanın sadece numarası ile anılmasına neden olmuştu. 4320 sayılı yasa bu nedenle, ilgili kurum, kuruluş ve toplum arasında isminden daha çok yasa numarası ile benimsendi ve kullanıldı. Şimdi içeriği yenilenen ve geliştirilen bu yasaya, bambaşka ve yeni bir numara verilmesi, uygulamada yeni bir tanıtım süreci gerektirmesi ve eski yasanın yerleşmiş olumlu uygulamalarından kopma tehlikesi taşıması nedeniyle sakıncalı olacaktır. Bu nedenle, 4320 yasa sayısının korunması kritik önemdedir.

2. 4320 sayılı “Ailenin Korunmasına Dair Kanun” örneğinde olduğu gibi, yasanın adının içeriği ve amacı arasında çelişki/eksiklik/belirsizlik olmamalıdır. Bu nedenle, Yasanın adında, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Türkiye’nin de imzalamış bulunduğu CM (2011) 49 final, 7 Nisan 2011 tarihli “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” ile uyum sağlaması için gerekli değişiklik önerilmiştir.

BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Temel İlkeler
Amaç
MADDE 1- Bu Kanunun amacı, uluslar arası sözleşmelere uygun olarak, kadınların ve ev içi şiddete maruz kalan bireylerin her türlü şiddetten korunması, işlenen şiddet eylemlerinin gereken özenle soruşturulması, cezalandırılması ve bu eylemlerden kaynaklı mağduriyet için tazminat sağlanması; şiddetin önlenmesi ve ortadan kaldırılması; kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi yolu da içinde olmak üzere, kadın ve erkek arasındaki somut eşitliği teşvik etmek amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.

GEREKÇE

Amaç maddesi, yasanın adıyla bağlı olarak “kadınların ve ev içi şiddete maruz kalan bireylerin” korunması biçiminde daha geniş olarak formüle edilmiştir. Ek olarak, kadınlara yönelik şiddetin sadece, şiddet ya da şiddet tehdidi halinde “hukuksal” koruma ve kovuşturma mekanizmaları ile ortadan kaldırılamayacağı için, şiddetin önlenmesi (eğitim, caydırıcılık mekanizmaları, vb. ) ile (tüm ilgili uluslar arası sözleşmelerde olduğu gibi) şiddetin ortadan kaldırılması (şiddeti yaratan toplumsal koşulların dönüştürülmesi) de amaç maddesine eklenmiştir.

Maddeye eklenen “işlenen şiddet eylemlerinin gereken özenle soruşturması, cezalandırılması ve bu eylemlerden kaynaklı mağduriyet için tazminat sağlanması” bölümü, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin Sözleşmeye taraf devletlere, sözleşmenin 5. maddesinin 2. fıkrasında belirttiği yükümlülük olarak, buradan aynen alınmıştır.

Maddeye ayrıca, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin amaç maddesinde yer alan “kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve, kadınların güçlendirilmesi yoluyla da dahil olmak üzere, kadın ve erkek arasındaki somut eşitliği teşvik etmek” amacı da eklenmiştir.

Kapsam
MADDE 2- Bu Kanun, medeni hal, aynı çatı altında yaşama, karşılıklı bir ilişki içinde olma durumlarına ve cinsel yönelimine bakılmaksızın, şiddete uğrayan ya da şiddete uğrama tehlikesi altında bulunan; kadınların, çocukların, evlilik birliği ya da fiili beraberlikleri herhangi bir nedenle sona ermiş eş/nişanlı/tarafların veya yakın ilişki olsun/olmasın tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin veya ev içi şiddet mağduru olabilecek diğer bireylerin ve varsa bunların yakınlarının korunmasına ilişkin hükümleri kapsar.

GEREKÇE

Maddenin kapsamı, “medeni nikah/aynı çatı altında yaşama/yakın ilişki içinde olma” halleri dışındaki durumları da kapsayacak biçimde genişletilmiştir. Çünkü biliyoruz ki, kadınlar, daha orta öğrenim sıralarından başlayarak, kendilerinin aslında kendilerinden talep edilen kadar “yakın ilişki” kurmak istemedikleri, daha ileri bir arkadaşlık/ flört/ nişanlılık/ evlilik vb. ilişki düşünmedikleri erkekler tarafından da “taciz ve takip”e maruz kalmaktadırlar ve bu taciz ve takip, bazen onyıllarca sürmekte ve bazen de daha birkaç ay/yıl içinde cinayetle sonuçlanmaktadır. Dünyanın birçok ülkesinde bu konuda “stalking” adı verilen özel yasalar yürürlüğe konulmuştur. Türkçede “ısrarlı takip/taciz/musallat olma” olarak adlandırılabilecek bu durum için özel ve ayrı bir yasa çıkartılması yerine, bu konunun tek bir “şiddete karşı çerçeve yasa” içinde çözülmesi gerekmektedir. Aksi durumda Türkiye kamuoyu, (örneğin “mobbing/ işyerinde psikolojik şiddet” kavramında olduğu gibi, hayatta yaygın olarak yaşanan, ama hukuk dünyasında kavramsal karşılığı ve yaptırımı hala bulunamayan yeni bir hal ile karşı karşıya kalacaktır. Bilindiği gibi “mobbing”, sadece kadınlarla ilgili bir kavram olmadığı halde, Türkiye kamuoyuna bu kavramı asıl olarak kadınlar taşıdığı için sadece kadınlarla ilgili bir kavram olarak algılanmaktadır. Oysa ki, “stalking/ısrarlı takip/taciz” ağırlıkla kadınlarla ilgili bir kavramdır. Kadınların hayatını zehir eden ve birçok durumda hayatlarından olmalarına neden olan bu duruma karşı, doğal olarak 4320 sayılı yasa ve yürürlükteki yeni Türk Ceza Kanunu’nda belli hükümler vardır. Ama asıl olan bu “spesifik” şiddet türünün “hukuken” de tanımlanıp hayattan silinmesi iradesinin ortaya konulmasıdır.

Kaldı ki, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin 34. maddesinde bu konu “Takip” başlığı altında ve “Taraf Devletler, başka bir kişiye karşı mükerreren tehditkâr davranışlara girişerek kişinin güvenliğinden endişe etmesine sebep olan kasıtlı davranışların suç sayılmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.” hükmüyle özel olarak düzenlemektedir. Türkiye’nin ilk imzacılarından olan bu sözleşmenin gereği olarak bu hükmün şiddetle ilgili bu önemli düzenlemede yer alması kaçınılmaz bir gereklilik ve hukuki sorumluluktur.

Tanımlar
MADDE 3- Bu Kanunda yer alan;

a) Uluslararası Sözleşmeler: Türkiye’de yürürlükte olan, Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiyesi Uluslararası Sözleşmesi (CEDAW) ve Sözleşme’ye Ek İhtiyari Protokol (1999) ile CEDAW Komitesi’nin kadına yönelik şiddete dair 19 No’lu Genel Tavsiye Kararı; Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Sözleşme’ye Ek İhtiyari Protokol ve Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ve Ekonomik, Sosyal, Kültürel Haklar Uluslar arası Sözleşmesi ile;

Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Şiddet Suçu Mağdurlarına Devlet Tarafından Tazminat Ödenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme, Avrupa Sosyal Şartı, İnsan Ticaretine Karşı Eyleme İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi de dahil olmak üzere Türkiye’nin tarafı olduğu tüm uluslar arası sözleşmeleri ve bu sözleşmelerin kadına yönelik ya da ev içinde gerçekleşen şiddet ya da şiddet tehdidine yönelik tüm hükümlerinin, otomatik olarak bir iç hukuk normu olduğunu hüküm altına alır.

GEREKÇE

Tanımlar maddesinde, bu yasaya anlam ve ruh kazandıracak hukuki altyapının: TC Anayasası ile Türkiye’nin kabul etmiş bulunduğu ve ülkede halen “ulusal ve ulusalüstü” bir yasa normu olan uluslar arası sözleşmelere atıfta bulunulmuştur. İkisi hariç bu sözleşmelerin tümü halihazırda Anayasa’nın 90. maddesi gereğince temel insan hakları konusunda, yasalar ile uluslar arası sözleşmeler arasında uyuşmazlık olduğunda uluslar arası sözleşmeler uygulanacaktır. Üstelik Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca “anayasaya aykırılığı iddia edilemeyecek” bir yasa hükmünde oldukları için 1. yeni yasalara aynen geçirilmek zorundadır, 2. eski yasalardaki hükümleri otomatik olarak geçersiz kılarlar. Dolayısıyla, bu uluslar arası sözleşmelerin hükümlerini yasalara tek tek yazmak yerine, sözleşmelere atıfta bulunmak yeterlidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından imzalanmış olup da (hala ve halen), TBMM onayına sunulmamış bulunan ve 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzalandığı için “İstanbul Sözleşmesi” olarak da anılan “Avrupa Konseyi Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Sözleşme” ile “Şiddet Suçu Mağdurlarına Devlet Tarafından Tazminat Ödenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi” dışındaki tüm sözleşmeler zaten bir iç hukuk normudur. (Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin suçtan mağdur duruma düşenlerin tazmin edilmelerine ilişkin 77/27 sayılı Tavsiye Kararı esas alınarak hazırlanan ve 24/11/1983 tarihinde imzaya açılan “Şiddet Suçu Mağdurlarına Devlet Tarafından Tazminat Ödenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi” 24/04/1985 tarihinde Türkiye tarafından imzalanmış ancak, henüz onaylanmamıştır. Başta Almanya, Fransa, İtalya ve İsviçre olmak üzere, birçok Avrupa ülkesi, anılan Sözleşmenin gereklerine uygun yasal düzenlemeleri yapmıştır. Türkiye de, imzaladığı bu sözleşmenin gereği olarak bu konuyla ilgili bir yasa taslağı tasarısı hazırlamış, ama 1985’ten beri ne bu sözleşme, ne de buna bağlı olarak hazırlanan yasa tasarısı taslağı onaylanmamıştır. (Konuyla ilgili kadın örgütleri olarak üç ayrı talebimiz bulunmaktadır: 1. “Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin (İstanbul Sözleşmesi) derhal ve herhangi bir çekince belirtilmeksizin TBMM’de onaylanması; 2. 24/04/1985 tarihinde Türkiye tarafından imzalanmış olan “Şiddet Suçu Mağdurlarına Devlet Tarafından Tazminat Ödenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi”nin derhal ve herhangi bir çekince belirtilmeksizin TBMM’de onaylanması; 3. İkinci maddedeki sözleşmenin iç hukuka uyarlanmasını sağlamak üzere hazırlanmış bulunan yasa tasarısı taslaklarının, kadın örgütleri (ve diğer ilgili sivil toplum örgütleri ile birlikte) gözden geçirilerek, ilgili sivil toplum örgütleri ile son hali verildikten sonra acilen yasalaştırılması.

b) Bakanlık: Kadın ve Eşitlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını,

GEREKÇE

Türkiye’de sadece kadın örgütlerinin değil, tek tek binlerce kadın ve erkeğin, kadınların bu denli ağır eşitsizliklerle mücadele ettiği ve bunun bedeli olarak günde en az 5 kadının öldürüldüğü bir ülkede, adında “kadın” olan tek bakanlığın da kaldırılmış olmasına dair hayreti, kaygısı ve itirazları sürmektedir. Bu denli ağır bir kadın-erkek eşitliği mücadelesi yaşanan bir ülkede, sorunu çözecek bakanlık düzeyinde bir resmi mekanizma olmaması, olanın da lağvedilmesi ve bağlı kuruluş olan KSGM’nin zayıflatılması kabul edilemez. BM Pekin ve Pekin +5 konferanslarında da öngörüldüğü ve Türkiye’nin de bu konuda uluslar arası taahhüt altına girdiği gibi, hayatın her alanında kadın-erkek eşitliğini sağlamak üzere resmi mekanizmalar yaratmak zorundadır. Türkiye’de bu anlamda yeni mekanizmalar yaratmak yerine, varolanların da kapatılması/yok edilmesi açık bir uluslar arası hukuk ihlalidir. Bu nedenle, Türkiye kadın örgütleri olarak, “kadın” bakanlığının kaldırılmış olmasına dair itirazlarımızı ve “Kadın ve Eşitlik Bakanlığı” kurulması taleplerimizi bir kez daha yineliyoruz. Ayrı bir bakanlık talebimizin, siyasi iktidarların “aile ve sosyal politikalar” konusundaki kendi politik görüşleri ne olursa olsun, anlamlı ve önemli bir talep olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle, kadına yönelik şiddetle gerçek ve samimi bir mücadele için “Kadın ve Eşitlik Bakanlığı” kurulması talebimizde ısrar ediyoruz. Siyasi iktidarların, kendi politik görüşleri doğrultusunda oluşturdukları/sürdürecekleri “aile ve sosyal politikalar bakanlıkları” konusundaki tavrına karşı da, gerek “aile” ve gerekse de “sosyal politika” konusundaki ideolojik argümanları tartışma hakkımızı saklı tutuyoruz. Bu rezervle, kamuoyuna asıl amacı “kadına karşı her türlü şiddeti önlemek” üzere takdim edilmiş olan bu yeni tasarının uygulanması ile görevli olacak hükümet organının “Kadın ve Eşitlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” olmasını öneriyoruz.


c) Hâkim: Aile mahkemesi hâkimi ile ceza kovuşturmasında Asliye Ceza hâkimini,
ç) Mahkeme: Aile mahkemesini, ceza kovuşturmasında Asliye Ceza mahkemesini,

GEREKÇE

Bu kanun anlamında, aile mahkemesi yargıcı sadece “koruma” kararı verebileceğinden, bu kararın ihlali durumunda yapılacak ceza yargılamasında asliye ceza mahkemesi ve yargıçları görevli olacağından önerilmiştir.

d) Koruyucu tedbir: Aile mahkemesi hâkimi veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının ve acil koruma/önleme tedbirleri gerektiği durumda kolluk görevlilerinin, bu Kanunun uygulanmasının söz konusu olduğu kişiler hakkında olayın kapsam ve özelliği dikkate alınarak, istem üzerine veya re’sen hükmedeceği tedbirleri,

GEREKÇE

Türkiye’de en yaygın, en bilinen ve (bizzat giderek ya da telefonla) ilk başvurulan en yakın mekanizma mahalle karakolları ve jandarma olduğu için en azından acil/kısa vadeli tedbirleri almak konusunda yetkili ve görevli olmak üzere “kolluk görevlileri” önerilmiştir. Kolluğa verilecek bu yetki/görev, “acil koruma/önleme tedbirleri” ile sınırlı tutulmuştur.

e) Şiddet: İster kamusal, ister özel alanda meydana gelsin, bireyin, fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlükten yoksun bırakmayı da içeren, fiziksel, cinsel, psikolojik, sözel veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı ifade eder. Kadına yönelik şiddet, cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ve kadının insan hakları ihlali olarak anlaşılmaktadır. Kadına yönelik cinsiyete dayalı şiddet, doğrudan kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya orantısız bir şekilde kadınları etkileyen şiddet anlamına gelir. Ev içi şiddet, mağdur faille aynı haneyi paylaşsa da paylaşmasa da, aile veya hanede, eski veya şimdiki eşler, partnerler ve/veya aynı çatı altında yaşayıp yaşamadığına bakılmaksızın aile mensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet anlamına gelir.

Bu kanun kapsamında kız çocuklarının erken ve zorla evlendirilmeleri de şiddet türü olarak değerlendirilecektir.

Kadını küçültücü yazı, resim, video, ses kaydı vb. materyallerin digital internet ortamında yayınlanarak digital ve elektronik ortamda meydana gelen şiddet de kadına yönelik şiddet olarak tanımlanır. Digital ve elektronik ortamda kadına yönelik şiddetin önlenmesi için gerekli tedbirler alınır.

GEREKÇE

1. Taslakta şiddetin “toplumsal veya özel alanda meydana gelmesi” hallerinden sözedilmektedir. “Toplumsal” kavramı, “toplumla ilgili, topluma ilişkin” şiddet türlerini içermektedir. Bunun yerine birçok uluslar arası sözleşmede de kullanılan “kamusal” kavramı önerilmektedir. TDK Büyük Sözlüğü’ne göre, “kamu” terimi, bir ülkede yaşayan halkın tümünün yanı sıra, halk hizmeti gören devlet organlarının da tümünü kapsamaktadır.

2. Türkiye’nin de taraf olduğu uluslar arası sözleşmeler ve kadına yönelik şiddet ve kadın hakları konusunda uluslar arası uygulamalar göstermektedir ki, kadınların ve kız çocuklarının erken ve zorla evlendirilmesi kadına yönelik şiddetin bir türüdür. Bu nedenle, erken ve zorla evliliklerin de kadına yönelik şiddet olarak tanımlanması gerekmektedir.

3. İnternet teknolojisinin hızla gelişmesi nedeniyle, kadına yönelik şiddetin, kadını küçültücü yazı, resim, video, ses kaydı vb. materyallerin internet ortamında yayınlanarak digital ve elektronik ortamda gerçekleştirilebileceği hususu göz önünde bulundurulmuş ve bu eylemlerin de kadına yönelik şiddet olarak tanımlaması yapılmıştır.

4. Şiddet tanımına, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nde yer alan “kadına yönelik şiddet”, “kadına yönelik cinsiyete dayalı şiddet” ve “ev içi şiddet” tanımları eklenmiştir.

Ev içi şiddet, uluslar arası sözleşmeler ve standartların da gösterdiği üzere saltlıkla eşler ve/veya partnerler arasında meydana gelen bir olgu değildir. Kimi zaman kadına şiddet uygulayan, diğer aile bireyleri olarak babalar, amcalar, kardeşler ve hatta anneler olabilmektedir. Bu nedenle ev içi şiddetin tanımlanırken özellikle şiddet uygulayan öznenin kapsamının geniş tutulmasına özen gösterilmiştir.


f) Kadınlara karşı ayrım: Kadınların medeni durumlarına bakılmaksızın ve kadın ile erkek eşitliğine dayalı olarak politik, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve diğer alanlardaki insan hakları ve temel özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve bunlardan yararlanılmasını engelleyen veya ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan ve cinsivete bağlı olarak yapılan herhangi bir ayrım, mahrumiyet veya kısıtlama anlamına gelir.

GEREKÇE
“Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiyesi Uluslararası Sözleşmesi” (CEDAW) 1. maddesinden aynen alınmıştır.

g) Toplumsal cinsiyet: Toplum tarafından kadın ve erkeğe yüklenen ve sosyal olarak kurgulanan roller, beklentiler, davranışlar ve eylemler anlamına gelir.

GEREKÇE

“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nde yer alan “toplumsal cinsiyet” tanımı eklenmiştir.

h) “Mağdur” şiddete doğrudan ya da dolaylı olarak maruz kalan gerçek ya da tüzel kişi anlamına gelir.

GEREKÇE

“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nde yer alan “mağdur” tanımı eklenmiştir. Her ne kadar Sözleşme’nin “mağdur” tanımında “gerçek” ifadesi bulunsa da, sözleşmenin önlemler bölümünde “tüzel” kişilerden de sözedildiği için bu yasada her ikisi birlikte tanımlar bölümüne alınarak sözleşmenin bir eksikliği tamamlanmıştır.

Aynı şekilde, şiddetin diğer bir kişi karşısında işlenmesi de şiddet olarak tanımlanmıştır. Bu madde ile özellikle çocukların tanıklığında işlenen suçların şiddet olarak tanımlanması ve cezalandırmada ağırlaştırıcı sebep sayılması önerilmektedir. Düzenleme, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin “Cezayı ağırlaştırıcı nedenler”i düzenleyen 46/d hükmüyle de uyumludur.

ı) “Kadın” ibaresi, 18 yaş altı kız çocuklarını da kapsar.

GEREKÇE

“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nde yer alan “Kadın” ibaresinin, 18 yaş altı kız çocuklarını da kapsayacağı kuralı eklenmiştir ve 18 yaş altı kız çocuklarının da bu kanun kapsamından yararlandırılmaları sağlanmıştır.

i) Şikâyet ve ihbar: Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan bireyin aile mahkemesine müracaat etmesini veya kendisinin ya da başka bir kişinin olayı Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluk kuvvetlerine yazılı, sözlü veya başka bir suretle bildirmesini (basında çıkan haberlerin ihbar kabul edilmesi dahil olmak üzere) ilgili makamları harekete geçiren bilgi edinmeyi ifade eder.

Temel ilkeler
MADDE 4- (a) Bu Kanunun uygulanmasında ve bu kanunun gerektirdiği hizmetlerin sunulmasında; başta Türkiye’nin taraf olduğu tüm uluslararası sözleşmeler ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olmak üzere, yürürlükteki tüm yasal mevzuat temel alınacaktır.

GEREKÇE

Uluslararası sözleşmeler ve anayasal kurallar eklenmiştir.

a) Bu yasa kapsamındaki, kadınlara/çocuklara/suç mağdurlarına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı verilecek destek ve hizmetlerin sunumunda temel insan haklarına dayalı, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı, sosyal devlet ilkesine uygun, adil, etkili ve süratli bir usûl izlenecektir. Bu nedenle uygulayıcılara bu esaslar çerçevesinde gerekli eğitimler verilecektir.

GEREKÇE

Yasa kapsamında verilecek destek ve hizmetlerin “toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı ve sosyal devlet ilkesine uygun” olması kuralı eklenmiştir.

b) Hakkında koruma tedbir kararı alınan kişilere, hizmet sunulmasının insan onuruna yaraşır şekilde yerine getirilmesi,

GEREKÇE

Yasanın öngördüğü önlem, hizmet ve desteklerin sunulmasında aleyhinde koruma tedbir kararı alınan kişilere de “insan onuruna yaraşır” şekilde davranılması kuralı eklenmiştir.


c) Hizmetin sunulması ve yürütülmesi sırasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, etnik kimlik, renk, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, millî veya sosyal köken, doğum ve doğum yeri, yaş, medeni hal, engellilik, göçmen ya da mülteci olmak, sağlık durumu, ekonomik ve diğer toplumsal konumları vb. nedenlerle ayrım yapılmaması,

GEREKÇE

Yasanın uygulanmasında, insanlar arasında “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nde de belirtildiği gibi, “etnik kimlik, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, doğum yeri, yaş, medeni hal, engellilik, göçmen ya da mülteci olmak, sağlık durumu ve benzeri nedenlerle” de ayrım yapılamayacağı eklenmiştir.

ç) Kadına yönelik şiddeti önlemenin en önemli unsurlarından birinin, kadın ve erkek arasında yasal ve fiili eşitliğin gerçekleştirilmesi olduğunu kabul edilerek çalışmaların bu ilkeye göre düzenlenmesi,

GEREKÇE

“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin giriş bölümünde yer alan ortak kabul, tasarı taslağındaki temel ilkelere eklenmiştir.

Anılan sözleşmede belirtildiği gibi, “kadına yönelik şiddet, erkekler ve kadınlar arasındaki eşitlikçi olmayan güç ilişkilerinin tarihsel bir tezahürüdür ve bu güç ilişkisi, erkekler tarafından kadınlar üzerinde tahakküm kurulmasına ve kadınlara yönelik ayrımcılık yapılmasına yol açmakta, kadınların ilerlemelerinin önünde bir engel oluşturmaktadır.”
Yine Sözleşme, “cinsiyete dayalı şiddet gibi, kadına yönelik şiddetin yapısal boyutunu ve bu şiddetin erkeklerle kıyaslandığında kadınları zorla ikincil bir konuma sokmanın çok önemli toplumsal mekanizmalarından” biri olduğunu açıkça vurgulamaktadır. Bu nedenle yasa ile ilgili tüm çalışmalara temel oluşturması gereken yaşamsal önemde bir ilkedir.

d) Koruyucu tedbir kararı verilmesi ve uygulanması sırasında hakkında koruma tedbiri verilen kişilerin durumları dikkate alınarak özel ihtimam gösterilmesi,

e) Bu Kanun kapsamında öngörülen tedbirlerin alınması ve uygulanması sırasında; kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler, vakıf, dernek ve diğer sivil toplum kuruluşları, gönüllü gerçek ve tüzel kişiler ile özel sektörün işbirliği içinde çalışması ve bu konuda toplumsal sorumluluğun paylaşılmasının sağlanması,

f) Bu Kanun kapsamında verilen hizmetin ülke çapında eşit ve dengeli sunulması,

ilkeleri gözetilir.

g) Kadına yönelik şiddetin önlenmesinin uluslar arası sözleşmeler ile yüklenilen bir yükümlülük olduğu ve kadına yönelik şiddetin önlenmesinin toplum güvenliği ve sağlığının korunmasının bir gereğidir.

h) Bu yasa kapsamında kadınlara yönelik cinsiyete dayalı şiddeti önleyen ve kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan özel önlemler ayrımcılık olarak kabul edilemez.

GEREKÇE

“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin temel ilke ve amaçları düzenleyen 4. maddesinden aynen alınmıştır.

h) fıkrası ayrıca, “Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiyesi Uluslararası Sözleşmesi” (CEDAW) 4/1. maddesi uyarınca eklenmiştir. Madde şöyledir: “Kadın ve erkek eşitliğini fiilen sağlamak için Taraf Devletlerce alınacak geçici ve özel önlemler, işbu Sözleşmede belirtilen türden bir ayrım olarak düşünülmeyecek ve hiçbir şekilde eşitsizlik veya farklı standartların korunması sonucunu doğurmayacaktır. Fırsat ve uygulama eşitliği hedeflerine ulaşıldığı zaman bu önlemlere son verilecektir.”

İKİNCİ BÖLÜM
Önleyici ve Koruyucu Tedbirler

Önleyici Politikalar, Tedbirler

MADDE 5-
Bu yasanın amacına uygun olarak, ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşları;

1) Kadınların aşağı bir cins olduğu veya erkekler ile kadınlar için alışılagelmiş, kalıplaşmış rollerin bulunduğu düşüncesine dayanan önyargıları, örf ve adetleri, gelenekleri ve her türlü uygulamaları yok etmek amacıyla kadınların ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarının değiştirilmesi için gerekli tedbirleri alır.

2) Kadına yönelik şiddeti önlemenin en önemli unsurlarından biri olan, kadın ve erkek arasında yasal ve fiili eşitliğin gerçekleştirilmesi için çalışmalarını bu ilkeye göre düzenler.

3) Kadınların sağlık hizmetlerine erişimi için gerekli tedbirleri alır.

4) Şiddetin önlenmesi için, tüm toplumu, özellikle erkekleri ve erkek çocukları bu yasa kapsamına giren bütün şiddet biçimlerinin önlenmesine aktif bir şekilde katkıda bulunmaları için teşvik etmek amacıyla gerekli tedbirleri alır.

5) Bu yasanın kapsamına giren bütün şiddet biçimlerine karşı, her gerçek ve tüzel kişinin korunması için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır. Bu işlemler sırasında mağdurun insan hakları merkeze konulur.

6) Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için, kültür, örf ve adet, din, gelenek veya “namus”un bu yasa kapsamında yer alan şiddet eylemlerinin bir gerekçesi olarak kabul edilmemesini güvence altına alır.

7) Kadınların bağımsız bir birey olarak güçlenmesi için eğitim, meslek edindirme vb. özel programlar uygular, ekonomik ve sosyal hakları konusunda kurslar düzenlemek vb. faaliyetlerde bulunur; kamuya yapılacak personel alımı ya da atamalarda, kadın-erkek eşitliği sağlanıncaya dek kadın alımına öncelik verme vb. pozitif ayrımcılık politikalarını uygular. Bu uygulamaların özel sektör ve sivil toplum örgütleri, siyasi partiler de içinde olmak üzere tüm diğer alanlarda gerçekleştirilmesi için gerekli yasal düzenlemeleri yapar ve tedbirleri alır.

8) Bu yasanın kapsamına giren bütün şiddet biçimlerinin farklı tezahürlerinin, bunların çocuklar üzerindeki sonuçlarının ve bu şiddet biçimlerinin önlenmesi gerektiğinin toplum içinde anlaşılması ve bu konuda farkındalığın arttırılması için, ulusal insan hakları kurumlarıyla ve eşitlik kurumlarıyla, sivil toplumla ve hükümet dışı örgütlerle ve özellikle de kadın hakları örgütleriyle işbirliğini içeren, düzenli ve her düzeyde farkındalık arttırıcı kampanya ve programları düzenler ya da teşvik eder.

9) Bu yasanın kapsamında yer alan şiddet eylemlerini önlemeye yönelik mevcut bilgi ve tedbirlerin toplum içerisinde geniş bir kapsamda yaygınlaştırılmasını güvence altına alır.

10) Yasa kapsamında yer alan her türlü şiddet vakalarına dair ilgili ayrıştırılmış toplumsal cinsiyet duyarlılığı çerçevesinde toplanan istatistiksel verileri belirli aralıklarla toplar; şiddetin temel nedenlerini ve sonuçlarını, şiddet vakalarını ve mahkûmiyet oranlarını, ek olarak bu yasanın uygulanması için alınan tedbirlerin etkisini incelemek amacıyla araştırma yapar, araştırma yapanları destekler. Bu alanda toplanan bilgilerin kamuya açık olmasını güvence altına alır.

11) Kadın erkek eşitliği, kalıplaştırılmayan toplumsal cinsiyet rolleri, karşılıklı saygı, kişiler arası ilişkilerde şiddetten kaçınma temelinde çatışma çözümü, kadına yönelik cinsiyete dayalı şiddet ve kişisel bütünlük hakkı meselelerinin resmi müfredat içerisinde ve eğitim sürecinin her düzeyinde öğrencilerin gelişim kapasitelerine uygun olarak öğretim materyallerinin içerisine dâhil edilmesi için gerekli adımları atar. Aynı şekilde, spor faaliyetleri, kültürel faaliyetler, boş vakit faaliyetleri ve medyada teşvik edilmesi için de gerekli adımları atar.

12) Ev içi şiddet faillerinin daha fazla şiddet eyleminde bulunmalarını engellemek ve şiddet içeren davranış kalıplarını değiştirmek üzere kişiler arası ilişkilerinde şiddet içermeyen davranışı benimsemeleri için failleri eğitmeyi hedefleyen programların oluşturulması veya desteklenmesi için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

13) İfade özgürlüklerine ve bağımsızlıklarına saygı duyarak, özel sektörü, bilgi ve iletişim sektörünü ve medyayı politikaların hazırlık ve uygulama aşamalarına katılmaya ve kadına yönelik şiddeti önlenmek ve kadın onuruna saygıyı arttırmak amacıyla yönerge ve öz-denetim standartlarını oluşturmaya teşvik eder.

14) Medya iletişim organlarının, cinsel eşitliğin sağlanması ve korunması için kadın ve erkekler arasında herhangi bir ayrımcılıktan kaçınarak çalışması; kadına yönelik şiddet haberlerinin, objektif gazetecilik ilkesi ile çocukların ve kadın mağdurların insan onurunu, özgürlüklerini ve insan haklarını azami derecede gözeten ilkeler doğrultusunda yapılması için gerekli çalışmaları yapar ve bu alandaki çalışmaları teşvik eder.

15) Eğitim materyallerine kadına ve çocuğa yönelik şiddet konularının dahil edilmesi, normlar geliştirilmesi ve uzmanların yetiştirilmesi, toplumda dönüşümün izlenmesi, toplanan istatistiksel veri ve araştırmaların da sonuçları ile eksikliklerin tespit edilerek düzeltilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve bu hususta düzenli olarak yıllık raporların çıkarılması sağlanır.

16) Bu kanun kapsamında tedbirlerin gerçekleştirilmesi için genel bütçeden pay ayrılması sağlanır.

GEREKÇE

“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” ve “Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Ayrımcılığın Tasfiyesi Sözleşmesi” (CEDAW – madde 5/a) ve Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Ayrımcılığın Tasfiyesi Komitesi’nin 19 No’lu Genel Tavsiyesi uyarınca eklenmiştir.

14. madde, 2004 tarihli İspanya Şiddet Yasası’nın 14. maddesinden alınmıştır.


Koruyucu tedbirler

Genel yükümlülükler
Madde - 6
İlgili kamu kurum ve kuruluşları,

1. Bu yasa kapsamındaki şiddet mağdurlarını ve şiddetin başta çocuklar olmak üzere tanıklarını ve yakınlarını, daha öte şiddet fiillerine karşı korumak için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

2. Bu tedbirler, mağdurun şikâyette bulunmasına veya faile karşı tanıklık etmesine bağlı olmaksızın; kadına yönelik şiddete ve ev içi şiddete dair cinsiyetlendirilmiş bir anlayışa dayanır; mağdurun insan haklarına ve güvenliğine odaklanır; mağdurlar, failler, çocuklar ve onların toplumsal çevreleri arasındaki ilişkiyi dikkate alan ve verilecek desteklerin mümkün olduğunca tek bir merkezde bütünleştirilmiş yaklaşımına dayanır; ikincil mağduriyetin önlemesini hedefler; şiddetin kadın mağdurlarının güçlenmesini ve ekonomik bağımsızlık kazanmalarını merkeze alır.

3. İlgili tüm kurumlar, mağdurların mevcut destek hizmetleri ve yasal tedbirler hakkında ana dillerinde, yeterli ve zamanında bilgi edinmelerini sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

4. Şiddet mağduruna yönelik temel destek hizmetleri, gerek mağdurun şiddetten korunması ve gerekse de şiddet sonrası toparlanmalarını kolaylaştıracak hizmetler olup; mağdurun bunlara erişebilir olmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alınır. Bu tedbirler, gerekli sağlık ve sosyal hizmetlere erişiminin sağlanması; durumun özelliklerine göre, hukuki ve psikolojik danışmanlık, maddi yardım, konut, eğitim, öğretim, meslek edindirme ve iş bulmalarına yardım gibi hizmetleri içerir.

5. Şiddet mağduruna ve özellikle de kadınlara ve çocuklarına güvenli konaklama sağlayan kadın sığınaklarına ulaşabilecekleri iletişim bilgileri verilir. Devlet ve yerel yönetimler, mağdurların kolaylıkla başvuracağı ya da inisiyatif kullanarak kendisi mağdurlara ulaşan ya da mahkeme ve kolluk güçlerinin yönlendirmesi ile temas kurulan, yeterli sayıda, uygun ve kolayca ulaşılabilir sığınaklar açmakla görevlidir.

6. Şiddet mağduruna, anında, ulusal ve uluslar arası bireysel/ toplu şikâyet mekanizmaları, ilgili kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri hakkında, iletişim bilgileri de içinde olmak üzere yazılı ve sözlü bilgi verir.

GEREKÇE
“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden aynen alınmıştır.


Madde -7 Telefonla yardım hattı
Bu yasanın yürürlüğe girmesini izleyecek üç ay içinde, yasa kapsamına giren bütün şiddet biçimleriyle ilgili olarak; arayanlara, gizlilik içerisinde ya da arayanın kimliğinin gizli kalmasına gereken özeni göstererek danışmanlık vermek, mağdura hakları konusunda bilgilendirme yapmak ve ilgili kurumlara yönlendirmek için ülke çapında, kesintisiz (7/24) çalışan, ücretsiz telefon destek hattı hizmeti sağlayacak bir telefon hattı açılacaktır.
GEREKÇE
“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden aynen alınmıştır.

Madde - 8 Cinsel şiddet kriz merkezleri
Bu yasanın yürürlüğe girmesini izleyecek bir yıl içinde, tüm kentlerde en az bir adet olmak üzere, cinsel şiddet mağdurlarına yönelik tıbbi ve adli muayene, tedavi, delillerin saptanması ve saklanması, travma desteği ve danışmanlık sağlamak üzere, yeterli sayıda, uygun ve kolay erişilebilir, tüm hizmet ve desteklerin ücretsiz olacağı cinsel şiddet kriz merkezleri kurulacaktır.

Cinsel şiddet kriz merkezleri, 7 gün 24 saat acil hizmet verir. Her cinsel şiddet kriz merkezi’nde, adli tıp uzmanı, kadın jinekolog, kadın psikolog, kadın sosyal hizmet uzmanı ile kadın hemşire çalışır. Cinsel saldırıya uğrayan kişiler, cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından risk grubunda yer almakta olduklarından, riski ortadan kaldırmak için, saldırıdan sonra derhal cinsel yolla bulaşan hastalıkların önlenmesi için gerekli tedaviler uygulanır. Cinsel saldırı sonrası istenmeyen gebelik oluşması halinde, gebeliğin sonlandırılması işlemi kriz merkezleri tarafından yerine getirilir. Mağdurun beyanına başvurulması ve şikayetinin tamamlanması süreci de, Cumhuriyet Savcısı ve/veya kolluk güçlerinin kriz merkezine davet edilmesi ile kriz merkezinde tamamlanır.

GEREKÇE
“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden aynen alınmıştır.

Kolluk Birimlerince Alınacak Tedbirler

MADDE 9- Kolluk birimleri, mağdur ya da 3. kişilerin herhangi bir biçimde ihbarı ya da kendisinin öğrendiği/tanık olduğu bir şiddet olayı karşısında, resmi tatil gün ve saatlerinde ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, koruyucu tedbir kararı verilinceye kadar öncelikle mağduru, yakınlarını ve tanıkları güvence altına alacak ve saldırganı durduracak/uzaklaştıracak tedbirleri alacaktır. Acil kolluk görevlileri, şiddete maruz kalan birey hakkında gerekli güvenlik tedbirlerini alır.

Bu tedbirler, 24 saat içinde (resmi tatillere denk geldiği takdirde 72 saat içinde) görevli cumhuriyet savcılığına haber vermek ve cumhuriyet savcılığı aracılığıyla Aile Mahkemesi Hakimi’nden onay almak üzere ve durumun özelliğine göre:

- Saldırganı 72 saat süreyle alıkoymak,
- Mağduru 72 saat süreyle güvenli bir yerde korumak,
- Mağdura baro CMK veya konu ile ilgili özelleşmiş birimden avukat atanması için gerekli girişimde bulunmak,
- Saldırgana bir hafta (7 gün) süreyle, mağdurun, çocuklarının ve yakınlarının ev, iş, okul ve aile/arkadaş/sosyal aktivite mekanlarından uzak durmasını emretmek,
- Gerektiği takdirde, mağdura 72 saat süreyle yakın fiziki güvenlik sağlamak,
- Gerektiği takdirde, mağdurun kolluk ile hızlı haberleşebileceği teknik takip olanaklarını sunmak,
- Gerektiği takdirde mağduru ve varsa çocuklarını bir sığınağa yerleştirmek, sığınak bulunmayan il ve ilçelerde güvenli bir yerde kalmalarını sağlamak ve bu yerin giderlerini karşılamak,
- Gerektiği takdirde mağdurun acil tıbbi bakım ve tedavisinin yapılmasını ve adli raporların alınmasını sağlamak,
- Gerektiği takdirde, mağdurun ve varsa çocukları ile bakmakla yükümlü oldukları diğer kimselerin, 3 gün süreyle, her bir kişi başına günlük brüt asgari ücret tutarında acil yaşam giderleri ile bir başka şehre nakilleri durumunda yol giderlerini karşılamak,
- Şiddet ya da şiddet tehdidi ile ilgili olarak çevredeki tanıkların beyanlarını tutanak altına almak da içinde olmak üzere gerekli tüm delilleri toplamak,
- Şiddet mağduru, yakınları ve tanıklarının güvenliğinin sağlanması için gerekli tüm diğer tedbirleri almaktır.

Kolluk birimleri, konu ile ilgili dosyayı Savcılığa sunarken, aldığı tedbirleri gerekçeleri ile açıklamak ve konunun özelliği gereği alınan tedbirlerin süresinin uzatılması ya da kendi yetkisi dışındaki diğer tedbirlerin alınması gerektiği takdirde önerilerini de gerekçeleri ile belirtmek zorundadır.

Kolluk birimleri, Savcılığa sundukları dosyanın bir özetini aynı anda Şiddet Önleme, İzleme ve Eşgüdüm Merkezi Müdürlüğü’ne de iletmek zorundadır.

Bu Kanunda öngörülen kolluk görevleri, kolluk içinde oluşturulacak şiddetten koruma birimi tarafından, bu birimler oluşturuluncaya dek öncelikle ilgili kolluk birimlerinde belirlenen, bu alanda eğitim almış yeterli personel tarafından yerine getirilir. Yasa ile amaçlanan hizmetlerin yerine getirilebilmesi için eğitim almış yeterli sayıda kolluk görevlisi ilgili birimlerde görevlendirilir.

GEREKÇE
Şiddet mağdurlarının 7/24 en kolay ulaşabilecekleri ve en hızlı sonuç alabilecekleri ülke çapında en yaygın birim kolluk güçleridir. Bu nedenle, şiddetin durdurulması ve gerekli acil tedbirlerin alınması konusunda kolluğun görev ve yetkilerinin artırılması yaşamsal bir önem taşımaktadır. Öte yandan, Türkiye’de yargısal süreçlerin zaman alması ve yargı üzerindeki işyükü nedeniyle şiddetle ilgili yasalar hızlı ve etkili bir biçimde uygulanamamaktadır. Bu da, yasaların saldırganlar üzerinde hiçbir caydırıcılığının olmamasına neden olmaktadır. Aynı şekilde mağdurlar da, yargılamanın uzun süreceği ve etkili bir koruma alamayacağı için saldırganın sırf bu şikayet nedeniyle yeni ve daha ağır saldırılarda bulunacağı endişesi ile yasal haklarını kullanmaktan kaçınmaktadırlar. Tüm bu nedenlerle, kolluğa bu konuda acil tedbirleri alma yetkisinin ve görevinin verilmesi hem mağdurları yasal girişimde bulunma ve bunu devam ettirme konusunda cesaretlendirecek; hem de saldırganların kolluğun derhal olaya müdahale edip yaptırım uygulaması olasılığını bildikleri için yasaların caydırıcılığı sağlanmış olacaktır.

Şiddet mağdurlarının CMK ve adli yardım hizmetlerinden yararlanmasının arttırılması, şiddetle mücadelede mağduru güçlendirecek ve adalete erişimi kolaylaştıracak, işleyişi etkili ve hızlı hale getirecektir.


Cumhuriyet Savcılarınca Alınacak Tedbirler

MADDE 10- Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde veya resmi çalışma saatleri dışında, Cumhuriyet savcısı tarafından da acil koruyucu tedbir kararı verilir. Cumhuriyet Savcıları mağdur ya da 3. kişilerin herhangi bir biçimde ihbarı, kolluğun ilettiği ya da kendisinin öğrendiği/tanık olduğu bir şiddet olayı karşısında, öncelikle mağduru, yakınlarını ve tanıkları güvence altına alacak ve saldırganı durduracak/uzaklaştıracak tedbirleri alacaktır. Bu tedbirler, 9. maddede sayılanlara ek olarak (kollukça 9. madde gereğince alınmış olan tedbirleri genişletmek, süresini uzatmak da içinde olmak üzere) bu yasada öngörülen gizlilik kararı alınması ve benzeri tüm tedbirleri içerebilecektir.

Cumhuriyet savcısı, konu kendisine intikal eder etmez, gerekli ilk acil koruma kararlarını sözlü olarak kolluğa bildirir ve sözlü emri, sözlü emir verildiği takdirde her halükarda teknik olanaklar kullanılarak yazılı olarak derhal kolluğa gönderir. Cumhuriyet Savcısı’nın bu kararları, kolluk birimlerince ilgiliye derhal tebliğ edilir ve yerine getirilir.

Cumhuriyet Savcıları, herhangi bir talep ya da şikayet olmasa dahi, bu şiddet ya da şiddet tehdidi sırasında, Türk Ceza Yasası’nı ihlal eden tüm eylemlerle ilgili olarak ivedilikle hazırlayacağı iddianameyi ilgili Ceza Mahkemesi’ne iletecektir.

Cumhuriyet Savcıları, şiddet ya da şiddet tehdidi ile ilgili olarak aldıkları tedbirleri gerekçeleri ile açıklayarak ve konunun özelliği gereği alınan tedbirlerin süresinin uzatılması ya da başkaca tedbir alınması gerektiği takdirde önerilerini, gerekçeleri ile belirterek dosyayı en geç 48 saat içinde Aile Mahkemesi’ne iletecektir.

Aile mahkemesince verilen koruma kararlarının ilgiliyi tebliğ ve kararın uygulanmasının izlenmesi Cumhuriyet Savcılıkları tarafından gerçekleştirilecektir.

GEREKÇE
1. “Acil koruyucu tedbirler konusunda savcıların görev ve yetkileri artırılmıştır.
2. Dosyanın aile mahkemesine gönderilmesi konusunda süre aynı gün yerine, 48 saate çıkartılarak delillerin toplanması kolaylaştırılmıştır.
3. Savcılığa en fazla “otuz gün” süreyle sınırlı tedbir kararı verme yetkisindeki “otuz günlük” süre kaldırılmıştır. Savcılık gerekli acil önlemleri alacağı ve nihai karar için dosyayı 48 saat içinde Aile Mahkemesi’ne göndereceği ve esasen aile mahkemesi gerekli tüm tedbirleri yeniden gözden geçireceği için bu süre gereksizdir. Koruma tedbirlerinde “delil” aranacakmış yanılsaması yaratabilme ve aile mahkemesi yargıçlarını kararlarını “otuz” ya da “otuzar” günlük süreler olarak düşünmelerini telkin niteliği taşıyabileceği için de risklidir. Savcının vereceği karar, aile mahkemesi yargıcı tarafından kaldırılıncaya/değiştirilinceye kadar yürürlükte kalmalıdır.


Aile Mahkemelerince Alınacak Tedbirler
MADDE 11- (1) Aile mahkemesi hâkimi, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, istem üzerine veya re'sen bu maddede belirtilen tedbirlerden bir ya da birkaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başka tedbirlere hükmedebilir.

(2) Bu tedbirler;

a) Şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan ve şiddet uygulayana yardımcı olan kişinin;

1. Korunan bireye (gerektiğinde yakınlarına ve şiddetin tanıklarına) karşı şiddete yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,
2. Müşterek konuttan uzaklaştırılması ile konutun 2 nci maddede belirtilen bireylere tahsisi,
3. Korunan bireylere yaklaşmaması,
4. Korunan bireylerin konut, okul, işyeri ya da bulunduğu yere yaklaşmaması; aynı ya da yakın işyerlerinde çalışma durumunda, ilgili işverenlikçe mağdurun güvenliği sağlanacak biçimde iş ve işyeri değişikliğinin sağlanması ya da tedbir kararında belirtilecek süre ile işten uzaklaştırılması,
5. Korunan bireylerin eşyalarına zarar vermemesi,
6. Korunan bireyleri iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,
7. Silah veya benzeri araçlarını kolluk birimlerine teslim etmesi; bu kişinin kamu ya da özel sektörde görevi gereği bulundurduğu silah veya benzeri araçları kurumuna teslim etmesi, ilgili işverenlikçe silah veya benzeri araç taşımasını/bulundurmasını gerektirmeyecek şekilde iş ve işyeri değişikliğinin sağlanması ya da tedbir kararında belirtilecek süre ile işten uzaklaştırılması;
8. Korunan bireylere ya da bu bireylerin yaşamakta olduğu konuta, okula, işyerine veya bulunduğu yere, alkol, uyarıcı veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanmış olarak yaklaşmaması ve belirtilen maddeleri bu yerlerde kullanmaması,
9. Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurmasının ve tedavisinin sağlanması, sonucun mahkemeye ilgili kurum raporu ile bildirilmesi,
10. Belli bir süre ile öfke kontrolü, toplumsal cinsiyet, stresle baş etme vb. yöntemlerin öğretileceği eğitime tabi tutulması, vasıflı bir işi olmayanların meslek edindirme kurslarına katılımlarının sağlanması, sonucun mahkemeye ilgili kurum raporu ile bildirilmesi,

b) Korunan bireyin (yakınlarının ve tanıkların);

Bu yasa kapsamına giren mağdur ve yakınları hakkında gerekli koruma tedbirleri Devlet tarafından alınır. Cumhuriyet savcılarının korunma ve güvenlik talepleri ve aile mahkemesi kararları, ilgili makam ve mercilerce öncelikle ve ivedilikle yerine getirilir. Koruma için ihtiyaç duyulan araç ve gereçler Kadın ve Eşitlik Bakanlığı, Adalet ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Adalet Bakanlığı tarafından temin edilir.

Bu yasa kapsamında, korunan birey (yakınları ve tanıkları) için, duruma göre (değiştirerek ya da sayılanlar dışında tedbirler ekleyerek) alınması gereken tedbirler;

1. Teknik takip yöntemleri ile şiddetin durdurulması için acil koruma uyarısı verecek birimin korumasına alınması,
2. Can güvenliği riski olması durumunda acil kolluk yakın korumasına alınması, acilen (varsa ve birlikte yaşamak istiyorlarsa çocukları ile birlikte) bir sığınağa ya da adresi gizli bir yere yerleştirilmesi ile (bu hakkı konusunda bilgilendirildikten ve rızası alındıktan sonra), giderleri bu yasa kapsamında karşılanmak üzere, gerektiği durumlarda (karşılıklılık esası olan) bir başka ülkeye gönderilmesi,
3. Can güvenliği riski olan durumlarda (bu hakkı konusunda bilgilendirildikten ve rızası alındıktan sonra), giderleri bu yasa kapsamında karşılanmak üzere, saldırgan ya da saldırganlar tarafından tanınmaması için, estetik cerrahi yoluyla fizyolojik görünümün değiştirilmesi de dahil olmak üzere gerekli operasyonların yapılması,
4. Nüfus kaydı, ehliyet, evlenme cüzdanı, diploma ve benzeri belgelerin değiştirilmesi de içinde olmak üzere her türlü kimlik bilgilerinin değiştirilmesi; kimlik bilgileri değişimi sırasında bireyin menkul ve gayrimenkul mal varlıklarıyla ilgili hakları, sosyal güvenlik ve diğer haklarının korunması gibi hususlarda düzenleme yapılması,
5. Şiddet riskinin gereklerine göre, mağdurun, çocuklarının, yakınlarının ve şiddet tanıklarına ait bilgilerinin gizliliğinin sağlanması,
6. Kamu kurum ve kuruluşlarında ve özel sektörde çalışması ve talep etmesi halinde, özlük haklarında aleyhe bir değişiklik olmaksızın, iş yerinin ya da iş alanının değiştirilmesi;
7. Sığınak seçeneğinin tercih edilmediği ya da uygun sığınak bulunmadığı koşullarda ya da sığınak sonrasında barınma yeri olmayanlara ve (varsa ve birlikte yaşamak istiyorlarsa çocukları ile bakmakla yükümlü oldukları diğer yakınlarına) uygun barınma yeri sağlanması,
8. Mağdurun ve varsa çocukları ile bakmakla yükümlü oldukları diğer kimselerin, hayatlarını yeniden düzenleyebilmeleri için kendilerine geçici maddî yardım ile talep halinde kira ve eşya yardımı yapılmasının sağlanması,
9. Başka şehre nakilleri gereken ya da bunu talep eden mağdur ve yakınlarının yol ve taşınma giderlerinin karşılanması,
10. Mağdurun ve varsa çocukları ile bakmakla yükümlü oldukları diğer kimselerin, hayatlarını yeniden düzenleyebilmeleri için koruma kararı süresince, gündelik yaşama giderlerinin sağlanması için kendilerine tedbir nafakası bağlanması, (iş bu tedbir nafakası, Bakanlığın bütçesinde yer alan ödenekten karşılanır. Yapılan bu ödemeler, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödeme kabiliyeti varsa şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişiden tahsil edilir.)
11. Gerektiği takdirde, mağdurun ve varsa çocukları ile bakmakla yükümlü oldukları diğer kimselerin tıbbi ve psikolojik tedavilerinin yapılmasının sağlanması,
12. Çocuklar için 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda öngörülen koruyucu ve destekleyici tedbirler ile Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre velayet, vesayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması konularının düzenlenmesi
13. Çocuklarla ilgili herhangi bir ziyaret veya velayet hakkının kullanılmasının mağdurun veya çocukların haklarını ve güvenliğini tehlikeye düşürmemesi sağlayacak yasal veya diğer önlemlerin alınması,
14. Çocuklar için ücretsiz ya da ücreti işbu kanun kapsamında karşılanmak üzere kreş desteğinin sağlanması,

Ve gerekli diğer tedbirlerdir.

Bu tedbirlerin uygulanmasında, İçişleri Bakanlığı ile ilgili diğer kurum ve kuruluşlar gerekli her türlü gizlilik kurallarına uymak zorundadırlar.
Koruma tedbirleriyle ilgili esas ve usûller Kadın ve Eşitlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelik ile belirlenir.

GEREKÇE

Koruyucu tedbir kararında bulunacak hususlar
MADDE 12- (1) Koruyucu tedbir kararında;
a) Hakkında tedbir kararı verilen kişilerin açık kimlik ve adres bilgilerine,
b) Tedbir veya tedbirlerin şekli ve süresine,
c) Geçici maddi yardım veya tedbir nafakası öngörülmüş ise, bunun süresi ve miktarına,
ç) Karara karşı kararı veren aile mahkemesine bu kararın kaldırılması veya değiştirilmesi için başvuruda bulunabileceği,
d) Hakkında tedbir kararı verilen kişinin kararın gereklerini yerine getirmemesi halinde gözaltına alınacağı ve tutuklanacağına; eylem ya da eylemlerinin TCK anlamında oluşturduğu suçların yanısıra, sadece koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranış nedeniyle de yargılanacağına; koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranış nedeniyle verilecek altı aydan oniki aya kadar cezanın, hiçbir biçimde ertelenmeyeceği, paraya çevrilemeyeceği ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılamayacağına, bu nedenle, başkaca bir yargılama faaliyetine gerek olmaksızın cezanın infazına geçileceğine, tedbir kararında nafakaya hükmedilmiş ise yapılacak ilamsız icra takibine itirazla icranın durmayacağına,

ilişkin hususlara yer verilir.

GEREKÇE

Devamı 2.sayfadadır.