Mesajı Okuyun
Old 08-08-2007, 13:13   #4
AV.SEREN

 
Varsayılan

Sayın Marquez,
Tam istediğiniz gibi bir karar değil ama bunu bulabldim. Umarım işinize yarar. Bilirkişi raporunda olması gereken unsurlar yer almış, o nedenle belki bu karara dayanabilirsiniz.
Saygılar.

10. Hukuk Dairesi 2005/1666 E., 2005/4544 K.
İŞ KAZASI SONUCU TAZMİNAT
KAÇINILMAZLIK
RÜCU DAVASI
<li type="circle">5663 S. KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNUNDA ... [ Madde 1 ] <li type="circle">5663 S. KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNUNDA ... [ Madde 1 ]
"ÖZET"
506 SAYILI YASANIN 26. MADDESİNE DAYANAN RÜCU DAVALARINDA KUSURUN BELİRLENMESİNDE, ÖNCELİKLE ZARARLAN-DIRICI SİGORTA OLAYININ NE ŞEKİLDE OLUŞTUĞU DOSYA İÇERİĞİNDEKİ TÜM DELİLLER TAKDİR OLUNARAK, VARSA ÇELİŞKİ GİDERİLEREK BELİRLENMELİ SONRA KUSUR ORAN VE AİDİYETİ KONUSUNDA BİLİRKİŞİ İNCELEMESİNE GİDİLMELİDİR. KUSUR SAPTANIRKEN, İŞGÜVENLİĞİ MEVZUATINA GÖRE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN ALINIP ALINMADIĞI ARAŞTIRILMALI VE KAÇINILMAZLIĞIN OLAYIN MEYDANA GELDİĞİ ZAMAN GEÇERLİ BİLİMSEL VE TEKNİK KURALLAR GEREĞİNCE ALINACAK TÜM ÖNLEMLERE RAĞMEN ZARARIN KISMEN YA DA TAMAMEN MEYDANA GELMESİ DURUMU OLDUĞU DA GÖZ ÖNÜNDE TUTULMALIDIR.

"İçtihat Metni"
Davacı, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır.

Hükmün, taraflar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dava; iş kazası sonucu ölen sigortalı işçinin hak sahiplerine Kurumca yapılan Sosyal Sigorta Yardımlarının 506 sayılı Yasanın 26. maddesine göre davalı işverenden tahsili istemine ilişkindir. Mahkeme, kusur yönünden davali işveren ile 3. kişi Ahmet arasında görülüp sonuçlanan Zonguldak Dördüncü İş Mahkemesinin 2002/4 esas sayılı dava dosyasında hükme dayanak kılınan ve işvereni %70 kusurlu Ahmet'i kusursuz sayan kusur raporunu, tazminat yönünden ise, hak sahipliği dosyası ile beiirenen gerçek zarar tavanlarını esas alarak talep gibi ve yazılı şekilde isteği hüküm altına almıştır.

Dosya kapsamına göre; hak sahipleri tarafından Zonguldak Dördüncü iş Mahkemesinin 2000/411 esasında açılan tazminat davasının sadece işverene yöneltilip yargılama aşamasında ise davanın 3. kişi ve usta Ahmet'e ihbar edildiği, 4.9.2000 tarihli kusur raporunda işverene % 30, Ahmet'e % 10, ölen sigortalıya % 10 kusur izafe edilip ayrıca % 50 oranında kaçınılmazlık öngörüldüğü anlaşılmaktadır.

Mahkemece; kaçınılmazlık oranının % 60' ı ile istihdam eden sıfatından dolayı 3. kişi Ahmet'in % 10 kusuru işverene yüklenerek işverenin % 70 kusurlu sayıldığı, söz konusu işveren kusurunun 22.6.2001 tarihli hesap raporuyla % 100 kusura göre belirlenen hak sahiplerinin gerçek zarar tavanlarına uygulanarak ve Sosyal Sigortalar Kurumu tahsislerinin mahsubu ile bakiye karşılanmayan maddi zararların tamamıyla ayrıca manevi tazminatın tahsiline hükmedildiği, hükmün Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 6.11.2001 tat ıh 2001/6983-7451 sayılı kararı ile Borçlar Kanunu'nun 43. maddesine göre gerçek zarar tavanlarından %20 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak düzeltilerek onandığı, bu defa işveren tarafından Zonguldak Dördüncü İş Mahkemesinin 2002/4 esasında 3. kişi Ahmet aleyhine dava açılarak kesinleşen tazminat dosyası nedeniyle yapılan ödemelerin % 10'nun 3. kişiden tahsilinin talep edildiği, hükme esas alınan kusur raporunda işverenin % 70 ölenin % 10 kusurlu sayılıp % 20 oranında da kaçınılmazlık öngörüldüğü, davanın reddine ilişkin hükmün Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesinin 1.12.2003 tarih 2003/8170-19771 sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiği, zararlandırıcı sigorta olayının ise 14.2.2000 tarihinde 3. kişi Ahmet nezaretinde yapılan kazı çalışmaları sırasında "arın patlamasına" bağlı tavan göçüğü nedeniyle meydana geldiği ve ekipte bulunan sigortalının ölümüyle sonuçlandığı anlaşılmaktadır.

Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesi olup, davalı işverenin rücu alacağından sorumluluğu ancak maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür. 506 sayılı Kanunun 26. maddesine dayanan rücu davalarında kusurun belirlenmesinde mahkemece, öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğu dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa çelişki giderilerek belirlenmeli ve bu kabul edilen maddi olgular bilirkişiye bildirilip olaydaki kusur durumunun buna göre çözümlenmesi istenmelidir. Başka ifade ile mahkemece bilirkişi raporuna esas alınacak maddi olgu kusur durumuna etkili tüm deliller toplanıp, çelişki varsa bu da giderilmek suretiyle açık bir şekilde saptanmalı, sonra kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir. Bundan başka, bu tür davalarda; bilirkişi kurulunun kusur durumunu saptarken iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerekeceğini, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığını ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının anılan mevzuat hükümleri ile İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerinde yer almasa dahi işverenin olay tarihinde yürürlükte bulunan 1475 sayılı Kanunun 73. maddesi kapsamında işyerinde çalışan sigortalıların sağlığını ve işgüvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları ve araçları noksansız bulundurmak yükümlülüğü ile kaçınılmazlığın olayın meydana geldiği tarihte geçerli bilimsel ve teknik kurallar gereğince alınacak tüm önlemlere rağmen zararın kısmen yada tüm olarak meydana gelmesi durumu olduğu da gözönünde tutularak belirlemelerinde zorunluluk vardır.

Somut olayda, yukarıdaki ilke ve esaslar çerçevesinde irdelendiğinde; Zonguldak Dördüncü İş Mahkemesinin 2000/411 esas sayılı tazminat davasına dayanak kılınan 4.9.2000 tarihli kusur raporu 506 sayılı Yasanın 26. maddesi koşullarına uygun olarak düzenlenmediği, işveren ile 3. kişi arasında aynı mahkemenin 2002/4 esasında görülen alacak davasına dayanak yapılan kusur raporu ise davacı kurumun söz konu davada taraf olmaması nedeniyle temyize konu eldeki davada tarafları bağlamaz.

Mahkemece yapılacak iş; yukarda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile işkolunda uzman bilirkişi heyetinden kusur oran ve aidiyeti yönünden yeniden kusur raporu almak, denetlendikten ve varsa çelişkiler giderildikten sonra teselsüle dayanılmadığı ve kaçınılmazlıktan işverenin sorumlu tutulamayacağı olguları da gözetilerek, tespit edilen işveren kusurunu hak sahipliği dosyasında %100 kusura göre belirlenen gerçek zarar tavanlarına uygulamak suretiyle işverenin sorumlu olacağı tavan tazminat tutarlarını belirleyip sonucuna göre hüküm kurmaktan ibarettir.

O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.4.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.