Mesajı Okuyun
Old 24-11-2006, 01:39   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

**************
RÜCUAN TAZMİNAT DAVASI - TRAFİK KAZASI SONUCU ÖLEN SİGORTALI İÇİN YAPILAN MASRAFLARIN RÜCUAN TAHSİLİ TALEBİ - ARAÇ İŞLETENİNİN SORUMLULUĞU
KAYIT NO : 82158
**************
Esas Yılı : 2005
Esas No : 4455
Karar Yılı : 2005
Karar No : 8017
Karar Tarihi : 11.07.2005
Daire No : 10
Daire : HD
**************
ÖZET : Bu yönde; 1479 sayılı Kanunun 63. maddesi kapsamında rücu edilecek kişilerin sorumlulukları; öncelikle üçüncü kişinin suç sayılan hareketi ile yasada belirtilen sosyal sigorta yardımlarının yapılmasını gerektiren bir halin doğması ve sigortalı ya da haksahiplerine bu yardımların yapılması koşuluna bağlanmıştır.
**************
(2918 S. K. m. 3) (1479 S. K. m. 63)
Dava: Davacı, trafik kazası sonucu ölen sigortalının haksahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır.
Hükmün, davalılardan Mehmet ve İbrahim avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
Karar: Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Mehmet'in tüm, diğer davalı İbrahim'in ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Dava, 27.7.2000 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine davacı Kurumca bağlanan aylığın ilk peşin değerinin 1479 sayılı Kanunun 63. maddesi hükmüne göre davalılardan rücuan tahsili istemine ilişkin olup; mahkemece, davalı İbrahim'in, kusurlu Bağ-Kur'lunun kullandığı aracın, kaza tarihindeki maliki sıfatıyla Kurumun rücu alacağından sorumluluğuna karar verilmiştir.
Bu yönde; 1479 sayılı Kanunun 63. maddesi kapsamında rücu edilecek kişilerin sorumlulukları; öncelikle üçüncü kişinin suç sayılan hareketi ile yasada belirtilen sosyal sigorta yardımlarının yapılmasını gerektiren bir halin doğması ve sigortalı ya da haksahiplerine bu yardımların yapılması koşuluna bağlanmıştır.
Bu davada somutlaşan olayda davalılardan sürücü Mehmet'in % 75, sürücü Bağ-Kur'lunun % 25 kusurlu olduğu tespit edilmiş ve sigortalının haksahiplerine Bağ-Kur'ca ölüm sigortasından aylık bağlanmıştır.
Davalı İbrahim'in rücu alacağından sorumluluğuna dayanak kılınan 1479 sayılı Kanunun 63. maddesinin 3396 sayılı Kanunla değiştirilen 2. fıkrasında yeralan "...araç maliklerine..." ibaresi; Anayasa Mahkemesinin 27.3.2000 tarih ve 2001/343 E., 2002/41 K. sayılı kararıyla iptal edilmiş ve iptal kararı 13.11.2002 gün ve 24935 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu durumda; araç malikinin 1479 sayılı Kanunun 63. maddesi kapsamında Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak anılan yasanın öngördüğü "diğer sorumlular" kavramı kapsamında 2918 sayılı Kanunun 3. maddesi hükmünde öngörülen tanım çevresinde işleten sıfatına haiz bulunması; bir başka anlatımla trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan araç üzerindeki fiili hakimiyeti ile aracın tehlikesi kendisine ait olmak üzere kendi nam ve hesabına işletiyor olması halinde mümkündür. Davalı İbrahim'in, sigortalının kullandığı aracın işleteni olup olmadığı araştırılmamıştır. Ayrıca, sigortalının kaza tarihi itibariyle ehliyetnamesinin olup olmadığı, bu bağlamda işleten için ehliyetsiz kişiye araç kullandırtmadan dolayı kusurunun saptanamaması halinde davalı araç malikinin işleten sıfatına haiz bulunsa bile, sigortalının kusurundan sorumlu tutulamayacağı dikkate alınmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; araç maliki İbrahim'in aynı zamanda istihdam eden ve aracın işleteni durumunda olup olmadığı, sigortalının kaza tarihi itibariyle ehliyetnamesinin varlığı, işleten için ehliyetsiz kişiye araç kullandırtmadan dolayı kusurlu olup olmadığı hususunda araştırma ve soruşturma yapılmak ve taraflara delillerini sunması için mehil verilmek, tüm deliller toplandıktan sonra varılacak sonuca göre karar vermek gerekir. Şayet, davalı araç malikinin ehliyetsiz kişiye araç kullandırtmadan dolayı kusurunun saptanamaması halinde; işleten sıfatına haiz bulunsa dahi, sigortalının kusurundan sorumlu tutulamayacağından, aleyhindeki davanın reddine karar vermekten ibarettir.
O halde, hükmün temyiz eden davalı İbrahim'in bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç? Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ( BOZULMASINA ), temyiz harcının istek halinde İbrahim'e iadesine 11.7.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.

Sigortanın kendi sigortalısına rücu etmesi, kasıt ve ağır kusur halinde mümkündür. Ehliyetsiz olduğunu bildiği kişiye traktörü kullandırması ağır kusur kapsamında kalır ise dayıya rücu edilebilir. Traktörün devrilmesi olayında muhtemelen başka bir etkenin dahli olmayacağından ölenin kusur oranı oldukça yüksek olacaktır. Bu nedenle bir tazminat alınsa bile düşük olabileceği de dikkate alınmalıdır.